Ebu Arafe işgal güçleri tarafından daha önce farklı zamanlarda esir edilmişti. Son olarak 15 aylık süreyle idari hapisle esaret altında tutulmasından sonra yaklaşık bir yıl önce serbest bırakılmıştı. 

İşgal güçleri 9 Kasım 2020 tarihinde onu Ofer'deki askeri üsse ifade vermeye çağırmalarının ardından esir etmiş ve idari hapis cezasıyla 15 ay süreyle zindanda tutmuşlardı. 

Ebu Arafe bu olaydan önce de farklı zamanlarda işgal güçleri tarafından esir edilerek birkaç yıl zindanlarda tutulmuştu. 

2014 yılında esaretten kurtulmasının ardından da işgal rejimi onu asıl memleketi olan Kudüs şehrinden sürgün etmişti. 

Söz konusu sürgün olayından sonra işgal rejimi onun Kudüslü kimliğini almıştı. İşgal rejimi onunla birlikte Kudüs'ten Filistin Meclisi'ne milletvekili seçilen Hamas mensupları arasında yer alan Ahmed Atun, Muhammed Tutah ve Muhammed Ebu Tayr'ın da Kudüslü kimliklerini almıştı. 

Bir Filistinlinin Kudüs'te ikamet edebilmesi için işgal rejimi tarafından kendisine "Kudüslü" kimliğinin verilmiş olması şart koşuluyor. İşgal rejimi bu kimliği çok keyfi bir şekilde alabiliyor ve Kudüslüleri bu yolla sürgüne gönderiyor.

İsrail işgal rejiminin Filistinlilere yönelik olarak kullandığı "idari tutuklama" uygulamasına göre bir işgal yargıcı herhangi bir suçlama yapmadan ve dava dosyası açmadan bir Filistinliyi altı ay süreyle hapse atabiliyor ve tutukluluğunu yine hiçbir gerekçe ileri sürme ihtiyacı duymaksızın altı aylık sürelerle on kez uzatabiliyor. On kez uzatmanın tamamlanmasından sonra serbest bırakması gerekse bile, tutuklu bir süre serbest bırakıldıktan sonra işgal güçlerinin birkaç gün içinde onu yeniden idari tutuklu olarak hapse atmaları imkanı var. Bu da işgal yargısına, bir Filistinliyi sadece beş yılda bir ev ziyareti izni vermek suretiyle yargısız bir şekilde müebbet hapse mahkum etmesine imkan veriyor.

Filistin Enformasyon Merkezi