MALATYA'DA NATO'DAN ÇIKILSIN ÜSLER KAPATILSIN FERYADI YÜKSELDİ VE AZERBAYCAN'A DESTEK VERİLDİ (VİDEO-FOTO)

Bugün Malatya'da Nato'ya Ve Üslerine Hayır Cumasında, Nato'dan Çıkılsın Üsler Kapatılsın feryadı yükseltildi. Ayrıca Karabağ'ın İslam Toprağı olduğu belirtilerek, işgalci Ermenistan, işbirlikçi gerici Arap krallıkları ve Doğu Türkistan'ı işgal eden Çin tel'in edildi. 

Görüntülenme: 7285 Tarih: 02 Ekim 2020 15:27
MALATYA'DA NATO'DAN ÇIKILSIN ÜSLER KAPATILSIN FERYADI YÜKSELDİ VE AZERBAYCAN'A DESTEK VERİLDİ (VİDEO-FOTO)

Kürecik Nato Radar Üssüne Hayır İnisiyatifi tarafından bugün Malatya Soykan Meydanında Nato'ya ve Üslerine Hayır temalı basın açıklaması düzenlendi. 

Basın açıklamasında ayrıca işgalci Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik saldırıları, Siyonist İsrail ile anlaşma yapan işbirlikçi gerici Arap krallıkları ve Doğu Türkistan'ı işgalinin 71. yıldönümü münasebetiyle Çin protesto edildi. 

'Kahrolsun Nato, Kahrolsun Amerika', 'Nato'dan Çıkılsın Üsler Kapatılsın', 'Kürecik Radarı Kapatılsın', 'Söz Değil İcraat Kürecik Radarını Söküp At', 'Başın Sağolsun Azerbaycan', 'Karabağ Bizimdir Bizim Kalacak', 'Karabağ İslam Toprağıdır', 'Azerbaycan Canımız Feda Olsun Kanımız', 'Kahrolsun Suudi Amerika', 'Bahreyn'den Kudüs'e Direnişe Bin Selam' ve 'Filistin'e Selam Direnişe Devam' sloganlarının atıldığı eylemde basın açıklamasını Yasir Torun okudu.

Basın açıklamasının tam metni şöyledir:

NATO’YA VE ÜSLERİNE HAYIR BASIN AÇIKLAMASI

Bismillahirrahmanirrrahim.

Değerli basın mensupları ve Muhterem Vatandaşlarımız!

Bilindiği gibi 1949 yılında kurulan NATO’ya Türkiye 1952’de üye oldu. Bu uluslararası terör örgütü, üye ülkeler tarafından sözde savunma amacıyla kuruldu. Yine NATO’nun sözde amaçları; barış düzenini, uluslararası güvenliği ve sosyal gelişmeyi korumak olarak özetlendi. NATO’nun en can alıcı maddelerinden biri şudur: İttifak Avrupa’da ABD’nin konvansiyonel ve nükleer askeri varlığını zaruri sayar. Yani bu şu anlama gelmektedir: NATO, her ne kadar Batı ittifakı gibi görünse de aslında ABD çıkarlarına odaklı ve tek kutuplu bir örgüttür. ABD 2. Dünya Savaşı sonrası elde ettiği üstünlükle Avrupa devletlerini denetimi altına almayı amaçlıyordu. Avrupa ülkeleri de aslında bu gerçeği bildikleri için bugünlerde ABD’den bağımsız ayrı bir askeri güç kurmak için zemin yoklamaktadır.

Soğuk Savaş olarak adlandırılan dönemde SSCB’nin yayılmacılığı bahane edilerek Varşova Paktı’na karşı kurulan bu askeri terör örgütü, kuruluş döneminden itibaren birçok katliama imza attı. Japonya, Kore, Vietnam, Afganistan, Somali, Irak ve Libya NATO tarafından dümdüz edildi.

1991 yılında Sovyet rejimi çökünce NATO kendisine ‘Kızıl Tehlike’ diye adlandırdığı Komünizmden sonra ‘Yeşil Tehlike’ dediği İslam’ı düşman olarak seçti. Halbuki normal şartlarda Sovyetlerin yıkılmasının ardından NATO’nun kendisini feshetmesi gerekirdi. Fakat bu, böyle olmadı ve NATO sözde ‘Terörizmle Mücadele’ ve ‘Enerji Hatlarının Güvenliği’ konularını gündeme getirerek kendisine yeni görev alanları icat etti. Yeni hedefler doğrultusunda üye sayısını arttıran ve zamanla eski Varşova Paktı üyesi ülkeleri de bünyesine alan bu terör örgütü, gözünü enerji havzalarının bulunduğu Batı Asya’ya yani onların değimiyle Ortadoğu’ya dikti.

Türkiye ise kuruluşundan 3 yıl sonra NATO’ya Kore savaşına asker gönderme şartıyla dahil edildi. Emperyalizme karşı ilk milli mücadeleyi veren ve sömürge altında inleyen diğer mazlum ülkelere örnek olan bir kurtuluş savaşı veren Türkiye, 30 yıl sonra ABD, İngiltere ve diğer sömürgeci NATO ülkeleriyle birlikte dünyanın öbür ucundaki Kore’de savaşa giriyordu. O dönemin ABD Dışişleri Bakanı, Kore savaşına gönderdiğimiz askerlerimiz için ‘Türk askeri çok masrafsız, günlük masrafı 23 senti aşmıyor’ deme cüretini gösterebiliyordu. Böylece Avrupa ve ABD’nin çıkarları için kurulan NATO, Türkiye’nin katılımıyla Asya’ya doğru bir genişleme gösteriyordu.

Bu süreçte kazanan taraf hep NATO üyesi Batılı ülkeler, kullanılan ve sırtından hançerlenen ise Türkiye oldu. Bu durumu 20 Kasım 2018 tarihindeki grup toplantısında Sayın Devlet Bahçeli şu veciz ifadeyle özetledi: ‘Türkiye NATO üyeliğinden hep zararlı çıktı.’

15 Temmuz hain darbe girişimi dahil cumhuriyet tarihimiz boyunca yapılan darbelerin hepsinde NATO’nun yani ABD’nin parmağı vardı. Yine ülkemizde işlenen siyasi suikastlerin tamamı NATO GLADYO yapılanması tarafından gerçekleştirildi.  

Tüm bu gerçeklere rağmen maalesef siyasi iktidarlar ülkemizdeki NATO üslerini kaldıracaklarına yenilerini ihdas ettiler.

En son 2012 yılında Malatya’mızın Akçadağ ilçesine bağlı Kürecik bölgesine kamuoyunun tüm itirazlarına rağmen gerçek amacı Siyonist İsrail’in güvenliğini sağlamak olan NATO Radar Üssü kuruldu.

Esasında Kürecik NATO Radarının ülkemize hiçbir faydası yok tam tersine büyük zararları var. Geçen yaz Doğu Akdeniz’de ABD, İsrail ve Yunanistan’a ait deniz ve hava kuvvetlerinin katıldığı ‘NOBLE DİNA’ adlı ortak tatbikatta, Kürecik NATO Radar üssü de kullanılarak düşman kuvvet olarak tanımlanan Türkiye’ye ait savaş uçaklarının vurulması senaryosu icra edildi. Söz konusu tatbikatta icra edilen senaryoda geçen ifadeler aynen şöyle: ‘Kıbrıs Rum Kesimi ve İsrail’e ait ortak doğalgaz arama platformu düşman kuvvet diye nitelenen Türkiye Hava Kuvvetlerinin saldırısına uğruyor. Bu saldırıyı defetmek için Kürecik’teki NATO Radarı devreye sokuluyor. Radar, Türkiye’ye ait jetleri izliyor ve ABD gemisindeki füzeler Türkiye’nin savaş uçaklarını vuruyor.’

Görüldüğü gibi Seyyid Battal Gazi’nin şehrinde kurulu olan bu radar üssü ülkemiz için büyük bir tehlike oluşturuyor. Yani koynumuzda yılan besliyoruz. Bu yüzden Kürecik NATO Radar üssü hiç vakit kaybetmeden sökülmeli burada çalışan ABD’li ve İsrailli personel ülkelerine gönderilmelidir.

Biz, tüm siyasi partileri ülkemizin NATO’dan çıkması ve üslerin kapanması yönünde ortak irade göstermeye ve karar almaya; ayrıca Sivil Toplum Kuruluşlarını, alimleri, aydınları ve kanaat önderlerini siyasi partileri bu konuda cesaretlendirecek açıklamalar yapmaya davet ediyoruz.

Biz, ülkemizde anti emperyalist ve anti Siyonist bilincin artması ve kök salması ve ayrıca Türkiye’nin NATO’dan çıkması ve üslerin kapanması talebimizi gündeme getirmek için her ayın ilk Cumasında burada toplanıyoruz. Bunun için de her ayın ilk Cuma gününü ‘NATO’YA VE ÜSLERİNE HAYIR CUMASI’ olarak ilan ettik. Başta siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere toplumun tüm kesimlerini bu önemli konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz.

Kıymetli Basın Mensupları ve Aziz Vatandaşlarımız!

Geçtiğimiz günlerde işgalci Ermenistan’ın provokatif bir şekilde Azerbaycan topraklarına saldırması sonucu çok sayıda kardeşimiz şehit oldu. Kardeş Azerbaycan halkının ve hepimizin başı sağ olsun. Ermenistan’ı bu vahşi saldırısından dolayı tel’in ediyoruz.

Ermenistan bu saldırısıyla bölgedeki dengelerle oynamakta ve Emperyalist ve Siyonist güçlerin bu bölgeye gelmesine zemin hazırlamaktadır. Karabağ bir İslam toprağıdır ve Ermenistan o topraklarda işgalcidir. Bu sorunun da tek çözüm yolu, Ermenistan’ın kayıtsız şartsız işgal ettiği Karabağ topraklarından derhal çekilmesidir. Aksi halde eninde sonunda silah zoruyla da olsa o topraklardan atılacaktır. Ayrıca vatanlarından sürülen bir milyon Azeri kardeşimizin bir an önce evlerine dönmesinin yolu açılmalıdır.

Biz, Azerbaycan halkının bu haklı davasında sonuna kadar yanındayız.

Bu arada Aliyev yönetiminden de bu kritik günlerde sırf başörtüsünü ve dini değerleri savundukları için haksız yere zindana atılan başta Azerbaycan İslam Partisi lideri Mövsüm Samedov olmak üzere tüm alimleri bir an önce serbest bırakmasını talep ediyoruz.

Değerli Basın Mensupları ve Muhterem Vatandaşlarımız!

15 Eylül’de Bahreyn ve BAE ile ‘İlişkilerin Normalleştirilmesi’ anlaşması imzalayan Siyonist rejim, beş ülke ile daha ilişkileri normalleştirmeyi hedefliyor. Büyük Şeytan ABD’nin arabuluculuğunda başlatılan normalleşme görüşmelerinin bölgedeki öncülüğünü Suudi Krallığı yürütmektedir. Bölgesel sorunlarda kutuplaştırıcı bir politika izleyen Krallık bugün, Siyonist rejim lehine başlatılan normalleşme sürecinin garantörü konumundadır. Filistin davasını ve Kudüs’ü Siyonist işgal rejimine peşkeş çeken Suudi Arabistan Krallığı ihanet çemberini daha da genişletmek istemektedir.

İslam ülkeleri bu ihanet projesine karşı caydırıcı müeyyideler uygulamalı, Suudi krallığı, BAE ve Bahreyn gibi anlaşma imzalayan ülkeler ile diplomatik ilişkiler derhal dondurulmalıdır.

Bu arada Siyonist İsrail ile anlaşma imzalayan Al-i Halife rejimini, direnişçi Bahreyn halkının canları pahasına meydanlara çıkarak protesto etmesi takdire şayandı. Al-i Halife rejimi tarafından yıllardır katliama ve işkenceye uğratılan Bahreyn halkı vatanlarına ve Kudüs davasına sadık olduklarını bir kez daha tüm dünyaya gösterdiler. Selam olsun kahraman ve direnişçi Bahreyn halkına.

Öte yandan Hamas ve El Fetih başta olmak üzere Filistinli grupların kendi aralarında birlik olma girişimlerinin sonuç vermeye başlaması İslam alemini sevindirmektedir. Vahdet içerisinde hareket eden Filistinli grupların Siyonist rejim karşısında zafer elde etmesi ve Kudüs’ün işgalden kurtarılması daha çabuk gerçekleşecektir.

Ayrıca 1 Ekim Çin Halk Cumhuriyeti'nin 71. uğursuz kuruluş yıldönümü münasebetiyle, Doğu Türkistan'ı işgal eden Çin Halk Cumhuriyeti'ni protesto ediyoruz. Doğu Türkistan ve Uygurlu Müslüman kardeşlerimizle dayanışma içinde olduğumuzu ilan ediyoruz.  

Kıymetli Basın Mensupları ve Aziz Halkımız!

6 Kasım Cuma günü yine bu meydanda Nato’ya ve Üslerine Hayır Cumasında buluşmak üzere hepinizi yüce Allah’a emanet ediyoruz. 

NOT: Haberin videosunu seyretmek için videonun üzerindeki facebook işaretine tıklayınız.

kudusgunu.com 

 

Yorumlar