Filistin Enformasyon Merkezi'nin haberine göre, Euro Med, özellikle bankacılık altyapısının sistemli biçimde hedef alınmasının, Gazze’deki sivil yaşamı felce uğrattığını vurguladı.
24 Nisan Perşembe günü yayımlanan açıklamada, Gazze’deki mevcut yaşam koşullarının bilinçli olarak ağırlaştırıldığına dikkat çekildi. Gözlemevi, bu durumun yalnızca insani değil, aynı zamanda hukuki bir felaket olduğunu ve uluslararası hukukta açıkça tanımlanan soykırım suçunun unsurlarını taşıdığını ifade etti. Gazze halkının yaşam hakkı, insan onuru ve temel insani ihtiyaçlara erişim gibi en temel haklarının ihlal edildiği belirtildi.
Bankacılık Sistemine Yönelik Sistematik Saldırılar
Ekim 2023'te başlatılan askeri saldırılarla birlikte İsrail’in, Gazze'deki bankaları ve ATM’leri doğrudan hedef aldığına, aynı zamanda dışarıdan hiçbir nakit girişine izin vermediğine dikkat çekildi. Bu uygulamaların sonucunda bölgedeki neredeyse tüm bankaların kapanmak zorunda kaldığı ve bunun ağır insani ve ekonomik sonuçlar doğurduğu bildirildi.
Nakit akışının kesilmesiyle birlikte yaşanan kriz, zaman içinde daha da büyüyerek halkın temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmesine yol açtı. Bankacılık hizmetlerinin durması, insanları alternatif çözümler aramaya yöneltti. Bu da kara borsanın büyümesine neden oldu ve halk, yüksek komisyonlar ödemek zorunda bırakıldı.
Yoksul Aileler En Ağır Yükü Taşıyor
Özellikle düşük gelirli ailelerin bu durumdan en fazla etkilenen kesim olduğu belirtildi. İsrail'in uyguladığı sistematik yoksullaştırma politikaları, insanların geçim kaynaklarını ortadan kaldırırken, nakit eksikliği nedeniyle çalışanlar, küçük işletme sahipleri ve yurt dışından para alanlar yalnızca döviz büroları ya da bazı tüccarlar aracılığıyla paraya erişebiliyor. Bu aracılar ise %35’e varan komisyonlar talep ederek halkın içinde bulunduğu çaresizlikten yararlanıyor. İsrail'in yargı ve düzen mekanizmalarını yok etmesi, bu durumu denetimsiz bırakıyor.
Gazze’deki milyonlarca insan, düzenli gelirini kaybederken, hayatta kalmayı başaranlar da nakde ulaşamadıkları için temel gıda, ilaç, barınma ve ulaşım gibi hayati ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Yardım girişlerinin 50 günü aşkın süredir tamamen durdurulduğu ve temel ürünlerde ciddi bir kıtlık yaşandığı vurgulandı.
Kriz, Kişisel Hikâyelerde Derinleşiyor
Euro-Med’in saha ekibine konuşan Malik Hamid (36), bir üniversitede akademisyen olarak görev yapıyor. Savaşın başlamasından bu yana yalnızca 300 dolarlık maaş alabildiğini, bankalar kapalı olduğu için bir tüccar aracılığıyla nakit temin ettiğini ancak bu tutarın %30’unun komisyon olarak kesildiğini aktardı. Hamid’in üç yaşındaki oğlu Enes, Dravet Sendromu adlı nadir bir nörolojik hastalıkla mücadele ediyor ve aylık 110 dolara mal olan ilacını almakta büyük zorluk yaşıyor.
Bir başka örnek ise Hasan Salah (42). Filistin yönetiminde çalışan Salah, altı kişilik ailesini geçindirmeye çalışıyor. Aylık maaşı 420 dolar olmasına rağmen, eline geçen miktar yalnızca 290 dolar. Artan fiyatlar karşısında temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekiyor, borç bulmakta da zorlanıyor.
Finansal Altyapı Hedef Alındı, Amaç Sadece Ekonomik Değil
Euro-Med, İsrail’in bankacılık sistemini doğrudan hedef almasının yalnızca ekonomik bir saldırı olmadığını, aynı zamanda Gazze halkını açlığa mahkûm etme ve toplu bir yok etme stratejisinin parçası olduğunu vurguladı. Bu uygulamaların, işgalci güç olarak İsrail’in uluslararası hukukta üstlendiği sorumlulukları açıkça ihlal ettiğinin altı çizildi.
Uluslararası Topluma Çağrı
Gözlemevi, başta Cenevre Sözleşmeleri ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi’ne taraf olan devletler olmak üzere, tüm uluslararası toplumu İsrail’in ihlallerine karşı acil ve etkili önlemler almaya çağırdı. İsrail’in Gazze’ye yönelik yasa dışı kuşatmayı kaldırması, nakit girişine ve insani yardımların ulaşmasına izin vermesi gerektiği belirtildi. Ayrıca, bölgedeki finans sisteminin yeniden işler hale getirilmesi gerektiği vurgulandı.
Aynı zamanda bu politikaların birer soykırım aracı olarak kullanıldığını ortaya koyacak uluslararası ve bağımsız soruşturmaların başlatılması ve sorumluların yargılanması talep edildi.
Son olarak, Gözlemevi, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından Netanyahu ve eski İsrail Savunma Bakanı hakkında çıkarılan tutuklama emirlerinin uygulanması gerektiğini, bu kişilerin yargı önüne çıkarılması ve uluslararası toplumun İsrail’e karşı ekonomik, diplomatik ve askeri yaptırımlar uygulaması çağrısında bulundu.