Hüseyin el-İzzi X hesabında şunları yazı: “Kesinlikle, San’a en çok gemi taşımacılığının güvenliğiyle ilgileniyor ve dünyanın çıkarlarına en çok saygı duyuyor. Geçmişte bunu kanıtladık. Mazlum Gazze'de çocuklara ve savunmasız sivillere yönelik saldırganlığı sona erdirene kadar İsrail rejiminin gemileri hariç Kızıldeniz'deki tüm gemilerin seyrinin güvenli olacağını bir kez daha vurguluyoruz."
Bu, Ensarullah grubunun, güney Yemen'de Aden'in karşısındaki bölgede bir İsrail gemisinin silahlı kuvvetler tarafından el konulmasına ilişkin haberlere gösterdiği ilk tepki oldu.
İşgal altındaki bölgelere yönelik füze ve İHA saldırılarının yanısıra Yemen ordusu, işgal rejimi düşman İsrail ile mücadele için yeni bir strateji benimsemiştir. 
Yemen silahlı kuvvetleri sözcüsü, dini, milli ve ahlaki sorumluluğu gereği, siyonist rejimin ve Amerika’nın Gazze şeridine yönelik günlük saldırıları ve Filistin  halkının şehit edilmesini göz önünde bulundurarak, Yemen halkı  dünyanın tüm özgür halklarının talebini karşılamak için 3 özelliğe sahip  her gemiyi hedef alacaklarını belirtti. Söz konusu şartlar, 
1-    Siyonist rejim bayrağını taşıyan gemiler
2-    İsrail şirketlerinin işlettiği gemiler
3-    Ve, İsrail firmalarına ait gemiler'den oluşuyor..
Yemen ordusu ayrıca tüm dünya ülkelerinden bu gemilerde mürettebat olarak çalışan vatandaşlarını gemilerden almalarını, bu gemilerle etkileşime girmek veya yükleme yapmaktan kaçınmalarını, gemilerine İsrail gemilerinden uzak durmalarını istedi.
Gazze'de ateşkesin devam ettiği bu günlerde Kızıldeniz, Siyonist rejime karşı direniş gruplarının ana cephesi haline gelmiş, Yemenli Ensarullah'ın Gazze halkına destek amaçlı son eyleminde ise Siyonist rejim İsrail'e ait üçüncü gemiye el konulmuştu.

Geçtiğimiz hafta iki İsrail ticari gemisine el koyan Yemenliler, pazar günü üçüncü İsrail gemisine de el koydu. Üçüncü İsrail gemisinin de Yemen açıklarında ele geçirildiği haberi Siyonistler için bir başka şok olurken,  direnişe karşı son yenilginin acısı arttırdı zira İsrail gemilerine el konulması krizi, Siyonist rejimin sarsılmakta olan ekonomisini uygulamada yok edecek.
İşgalci Kudüs rejiminin ticari olan ve olmayan gemilerinin Kızıldeniz'deki hareketlerinin durdurulması, Siyonist rejimin ekonomisini eskisinden daha da krize soktu. İsrail'deki şirketlerin kargolarını taşıyan ticari gemiler, Bab el-Mendeb'e varmadan seferlerini durdurarak, yola çıktıkları limanlara geri döndüler.  Bu arada Asya ülkelerinin limanlarından işgal topraklarına ithal edilmek üzere, gıda ve inşaat malzemelerinin de aralarında bulunduğu çeşitli ticari yükleri taşıması gereken kargo gemileri daha yola çıkmadı.
Aksa Tufanı operasyonunun ardından Siyonist rejimin Gazze'ye karşı yürüttüğü savaşın doğrudan ve dolaylı maliyetlerine bakıldığında, ekonomik durumun, işgalci Kudüs rejimi liderlerinin savaşı süresiz olarak sürdürmesine izin vermediği görülüyor.
Hint Okyanusu koridorunu işgal altındaki topraklara bağlayan Kızıldeniz ve özellikle Bab el-Mendeb Boğazı, İsrail ekonomisinin en önemli deniz koridoru ve omurgasını oluşturmakta ve bu hayati arterin tehlikeye atılması, İsrail ekonomisinde telafisi mümkün olmayan kayıplara neden olabilmektedir. 
Siyonist yetkililerin Gazze'de ateşkesin sona ermesinin ardından saldırılarına devam etme tehdidinde bulunduğu dikkate alındığında, bu durumda muhtemelen daha fazla gemi Ensarullah tarafından avlanacaktır. Buradan hareketle Ensarullah'ın Gazze savaşına girerek Siyonist rejimi ateşkesi kabul etmeye zorladığı gibi bunun devamında da kilit rol oynayacağı söylenebilir.

parstoday