BATI ŞERİA DİRENİŞİ DESTAN YAZIYOR (ANALİZ)

Batı Şeria’daki yeni direnişçiler, yaşanan realiteyi ve siyasi tabloyu aşmış. Bunların çoğunluğu işgal rejimiyle imzalanan Oslo İlkeler Anlaşması'ndan sonra dünyaya gelen; işgalcinin bağnazlığını, saldırganlığını, tecavüzünü, Yahudileştirme çabalarını ve her tarafa yerleşke inşa etmesini müşahede eden kişilerdir.  

Görüntülenme: 818 Tarih: 17 Ekim 2022 22:31
BATI ŞERİA DİRENİŞİ DESTAN YAZIYOR (ANALİZ)

Batı Şeria’da başlayan direniş giderek genişlemekte, Kudüs ve Mescidi Aksa gibi bütünleyici ve toparlayıcı sloganlar altında yeni bir Filistin intifadasına doğru yol almaktadır. Filistin halkı bu direnişiyle Filistin insanına ve Filistin toprağına saldırganlığına son vermeyen, hepsini yutmak için iştahla saldıran işgale karşı baş kaldırmaktadır.

Cenin mülteci kampında sesini duyuran Cenin Tugayı önemli bazı etkenlerin ardından doğdu. Onun oluşumuna neden olan sebeplerin başında Eylül 2021'de beş Filistinli esirin uzun uğraşların ardından özgürlük tüneli kazıp kaçmaları, ondan önce de Batı Şeria, Gazze ve 1948 Bölgesi'ndeki Filistinlileri birleştiren ve Mayıs 2021'de meydana gelen Kudüs Kılıcı Savaşı oldu. 

Cemil El-Amuri’nin Haziran 2021'de, Kudüs Kılıcı Savaşı devam ederken, askeri noktada işgal askerleriyle çatışmaya girmekle Batı Şeria’da işgal askerleriyle silahlı çatışmanın fitilini ateşledi. Bu eylemden sonra El-Amuri ve direnişçi arkadaşları Cenin yakınlarında işgal askerlerini hedef almaya başladı. Ondan sonra silah ve direniş arkadaşı Abdullah El-Husari bayrağı devraldı ve geçen Mart ayında işgal güçlerinin ateşiyle şehit oldu. 

Cenin Mülteci Kampı'nda boy gösteren Aslanlar Yuvası grubu ise işgal ordusu için ürkütücü bir kâbusa dönüşmüş durumda. Direnişin hızla yayıldığı bu süreçte Batı Şeria ve Kudüs’teki gelişmelerin nereye varacağını hiç kimse kestiremiyor.

Ortak Payda

Batı Şeria ve Kudüs’te ortaya çıkan yeni direnişçiler, düşmanla barışın tökezlediği ve çıkmaz sokağa girdiği, direniş güçlerinin düzenli eylem ve çalışmalarının azaldığı bir süreçte Filistin halkına her türlü zulmü reva gören ve çekinmeden insanları öldüren işgalciye ağır darbeler indirmeye devam ediyor. Güvenli adımlarla direnişlerini sürdürüp düşmanı acıtan eylemler yapıyorlar. 
Siyasi yorumcu Talal Ukil, yeni direniş neslinin ortak paydasının işgalcinin Filistin halkına yönelik işlediği insanlık dışı cinayet ve baskılarını reddetme olduğunu söyledi.

Filistin Enformasyon Merkezi'ne konuşan Ukil, “İsrail, Filistin halkının her türlü hakkını inkar ediyor. Filistin halkına özgü hak ve hukuka saldırıyor. Bu da gençlerde tepkiye ve misillemede bulunmaya neden oluyor. İşte bütün bunlardan sonra düzenli eylem ve direnişin ilk halkaları oluşmaya başladı.” dedi. 

Cenin Mülteci Kampı, Batı Şeria’da işgalci İsrail ile savaşın ana kapısını oluşturmaktadır. İşgalci, yılbaşından beri Cenin’de 200 Filistinli genci tutukladı. Sadece Mart ayında Cenin’de 100 kişiyi tutukladı. 

Siyasi yorumcu Mustafa Es-Savvaf yeni direnişçilerle eski direnişçiler arasındaki ortak paydanın, “Filistin davasını tasfiye girişimleriyle Kudüs ve Mescidi Aksa zulümlerini reddetme, Gazze, Batı Şeria ve 48 Toprakları'ndaki Filistinlileri toplayacak bir direnişle düşmana karşı durma ve onu işgal ettiği topraklardan çıkarma” olduğunu ifade etti.

Filistin Enformasyon Merkezi'ne röportaj veren Savvaf, “Direnişçilerin hepsi Filistin davasını omuzlamış, Aksa’yı savunmaya soyunmuşlar. Tek çalışmalarının işgale karşı olduğunu ilan ediyorlar. Bunu yaparken de belli bir Filistin grubunu işaret etmiyorlar.” ifadesini kullandı.
Yeni direnişçiler oldukça basit imkânlarla işgale karşı duruyor. Çoğu direniş eyleminde kullandığı silahı kendi imkânlarıyla temin ediyor. Nitekim şehit El-Amuri işgale karşı temin ettiği silahı, sattığı aracının parasıyla satın almıştı. Yine bazıları borç alarak silah almış ve borcunu ödeyemeden şehit düşmüştür.

Şehitlerin aileleri de işgalcinin hedefindedir. Nitekim Cenin şehitlerinden Ra’d ve Abdurrahman Hazım’ın babaları geçen haftalarda işgal askerlerinin hedefindeydi. İşgal ordusu Bilgi Tugayı ve Komando Tugayı'nın yanında uçaklardan istifade ederek şehit kardeşlerin babalarını tutuklamak için kampa büyük bir saldırı ve kuşatma başlattı. Şehitlerin babaları Albay Fethi Hazım, “Biz İsrail’in arzu ettiği kolaylıkları değil, özgürlük istiyoruz.” diyerek oğlunun eylemini tebrik etmesinden sonra işgalcinin hedefine girdi. Şimdi onu her yerde arıyorlar. 

Fetih’in askeri kanadı Aksa Şehitleri Tugayı 9 Ağustos’ta şehit olan İbrahim Nablusi ve İslam Sabuh için taziye mesajı yayınladıysa da, ikisi de siyasi tutuklamaya maruz kaldı. Babası Filistin Yönetimi'ne bağlı Koruyucu Güvenlik Birimi'nde albay olmasına rağmen Nablusi, Koruyucu Güvenlik Birimi'nin elinde 6 ay tutuklu kaldı.

Direnişçi Sabuh ise, altı ay Eriha zindanında olmak üzere iki yıl Filistin Yönetimi'ne bağlı zindanlarda tutuklu kaldı. Güvenlik güçlerine karşı koyduğu iddiasıyla ağır işkenceler gördü. Silah arkadaşı Şişani olarak bilinen Ethem Mebruk ile birlikte tutuklandı. Şişani özgürlüğüne kavuşmuş eski esirlerdendir. İşgal güçlerinin ateşiyle yaralanmış bir gazidir. O da iki yıl Filistin Yönetimi zindanlarında kaldı.

Halk İntifadası

2000 yılında meydana gelen intifadanın kokusu yeniden Batı Şeria’nın şehirlerine gelmeye başladı. İşgalcinin düşmanlığı ortada. Saldırıları giderek artmaktadır. Kurbanın ise artık takati kalmadı. İsrail’in dayatmalarına karşı teslim olma niyetinde değil. Sessiz sedasız kurban edilmeyi artık kabul etmiyor.
Aslanlar Yuvası grupları Nablus’ta artan direnişin sembolü haline geldi. İşgal rejiminde yayın yapan Kanal-13 Televizyonu durumun tehlikesine dikkat çekerek, “Nablus’taki Aslanlar Yuvası işgal rejiminin güvenliğini tehdit ettiği gibi, Filistin Yönetimi'nin istikrarını da tehdit etmektedir.” ifadesini kullandı.

Ukil yaptığı değerlendirmede, “İsrail, Filistinliler için yaptığı zulme direniş göstermekten başka bir seçenek bırakmadı. Sahada olup bitenler grupları aşmıştır artık. Çatışma sahasında artık bütün Filistin halkı var.” dedi. 

İsrail, Batı Şeria’daki saldırılarını Filistin Yönetimi'nin yıkılmasını önleyecek bir taktikle sürdürüyor. İsrail, Filistin Yönetimi'nin yıkılmasını asla istemediği gibi, sonucunu kestiremediği geniş çaplı bir askeri operasyona da girişmek istemiyor. 

Siyasi yorumcu Savvaf ise yaptığı değerlendirmede, Filistin Yönetimi'nin güttüğü politikanın Batı Şeria’da iflas ettiğinden dolayı, Oslo İlkeler Anlaşması'ndan sonra doğan genç nesli işgalcinin dayattığı realiteye teslim olmamaya ittiğini belirterek, gençlerin işgalcinin saldırılarını engellemenin tek yolunun direniş olduğuna inandıklarını söyledi.

Yeni direnişçilerin ortak paydaları, çoğunun yirmi yaşlarında olmaları ve işgalcinin Koruyucu Sur ismiyle başlattığı ve bunun neticesinde Batı Yaka’nın tümüne otoritesini yeniden sağladığı savaştan sonra doğmuş olmalarıdır. İşgal ordusu bu baskın ve saldırılarında yüzlerce korumasız siville direnişçiyi şehit etmişti. 

Direniş eylemlerinin farklı coğrafyalarda meydana gelmesi, hedeflerin itina ile seçilmesi, direnişin daha planlı ve örgütlü hareket ettiğini gösteriyor. Bu eylemler, direnişçilerin düşmana ağır kayıplar verdirdiğini ve düşmanın canını yaktığını gösterdi. 

Filistin Enformasyon Merkezi

Yorumlar