ENSARULLAH USS TRUMAN'I BÖLGEDEN NASIL KAÇIRTTI?

El-Ahbar yazarı Lokman Abdullah, ABD’nin Kızıldeniz’deki stratejik hedeflerinden neden geri çekilmek zorunda kaldığını ve USS Truman'ı nasıl kaçırttığını mercek altına aldı. 

Görüntülenme: 64 Tarih: 12 Mayıs 2025 00:37
ENSARULLAH USS TRUMAN'I BÖLGEDEN NASIL KAÇIRTTI?

YDH'nin haberine göre, özellikle Ensarullah’ın hipersonik füze kabiliyetleri ve etkin hava savunma sistemleri, Amerikan yönetimini Yemen'e yönelik askeri planlarını yeniden gözden geçirmeye zorladı.

ABD’nin bölgedeki askeri kayıplarını kamuoyundan gizleme çabalarına dikkat çeken Abdullah, Washington’ın F-18 tipi savaş uçaklarını kaybetmesine rağmen bunu örtbas etmeye çalıştığını, aynı zamanda yaşanan gerilimin sorumluluğunu İran yerine Çin’e yüklemeye yöneldiğini belirtiyor. Çin’in bu suçlamaları açıkça reddetmesi ise krize farklı bir boyut kattı.

Gizli gelişmeler ve açıklanamayan askeri hamleler, Washington’un Sanaa’nın “uluslararası deniz trafiğini tehdit etmesini önleme” hedefine son vermesine yol açtı. Bu hedefin yerini ise Yemen'in Amerikan askeri ve sivil varlıklarına saldırmama sözü aldı. Ayrıca Kızıldeniz’deki İsrail çıkarlarının korunmasına dair önceki kararlardan da sessizce vazgeçildi.

ABD Merkez Komutanlığı’nın (CENTCOM), Yemen’deki operasyonlara dair bilgi paylaşımını aniden durdurması, gözlemciler tarafından Pentagon’un bölgede yaşananları gizlemeye çalıştığı şeklinde yorumlandı. Çünkü Ensarullah ile Amerikan uçak gemilerini koruyan savunma sistemleri arasındaki saatler süren çatışmalar düzenli olarak inkâr ediliyor ya da önemsiz gösteriliyordu.

Bu “bilgi karartma” politikası, ABD Kongresi’ndeki bazı güvenlik ve dış ilişkiler uzmanlarının dikkatinden kaçmadı. Pentagon’un niyetine dair soru işaretleri artarken, bazı üyeler Savunma Bakanlığı’na doğrudan eleştiriler yöneltti.

Bu süreçte Ensarullah lideri Abdülmelik el-Husi’nin, Amerikan ve İsrail uçaklarının neredeyse her gün Yemen hava sahasını ihlal etmesine rağmen “hava sahasını fiilen kontrol ettiklerini” vurgulaması dikkat çekti. Batılı askeri uzmanlar da bu kontrolün gerçekliğini büyük ölçüde kabul etti. NBC News muhabiri Courtney Kube, sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda, Ensarullah’ın yoğun saldırılara rağmen hava üstünlüğünü koruduğunu belirtti.

Ateşkesin Ardındaki Gerçek: Hipersonik Tehdit

Yemen’deki son ateşkesin perde arkasında, ABD’li askeri yetkililerin endişeleri büyük rol oynadı. Özellikle hipersonik “Filistin-2” füzesinin, Amerikan savaş gemilerini koruyan THAAD sistemini aşabilme kapasitesi, ciddi alarm yarattı. Söz konusu füzenin bir Amerikan uçak gemisine doğrudan isabet etmesi halinde yalnızca fiziksel hasar değil, nükleer düzeyde bir felaketin tetiklenebileceği ifade edildi.

Askeri kaynaklar, uçak gemilerinin iniş-kalkış sırasında en savunmasız anlarında hedef alınabileceğine dikkat çekerken, Kızıldeniz’deki operasyonlar sürdükçe bu tehdidin artacağını belirtti. Bu değerlendirmeler, ateşkesi hızlandıran etkenlerden biri oldu.

Yemen’in bir MQ-9 İHA’sını düşürmesi ise ABD’nin “hava üstünlüğü” iddialarına ciddi bir darbe vurdu. Ensarullah’ın gelişmiş savunma sistemleri, Amerikan jetlerinin Yemen semalarında rahat hareket etmesini giderek zorlaştırıyor. Özellikle USS Truman ile yaşanan çatışmalar, savaş uçaklarının bombardıman sonrası dönüşlerinde uçak gemisine inişini engelledi; bu durum operasyon planlarını doğrudan etkiledi.

Söz konusu çatışmalar, uçakların havada yakıt ikmali yapmasını gerektiren gecikmelere neden oldu ve uçak gemisinin koruma kapasitesini zayıflattı. Hatta bazı uçaklar hangarlarda saatlerce beklemek zorunda kaldı, bu da saldırılara anında yanıt verilmesini imkânsız hale getirdi.

ABD yönetimi, ilk F-18 uçağının düşüşünü “dost ateşi” olarak açıklamaya çalışsa da Ensarullah, saldırı zamanlamasının tesadüfi olmadığını ve gemi sistemlerinin devreye girmesiyle bağlantılı hassas hesaplamaların sonucu olduğunu savundu.

İkinci ve üçüncü uçak düşüşlerinde ise Amerikan kaynakları da Yemen füzelerinin doğrudan rol oynadığını teyit etmek zorunda kaldı. Bu durum, Trump yönetimini ateşkese yönelten son kırılma noktası oldu.

Çin Suçlamaları ve Jeopolitik Gerilim

Yemen direnişinin kazandığı bu askeri ivme karşısında Washington, alışıldık suçlamalarını bu kez İran yerine Çin’e yöneltti. Financial Times, Çin bağlantılı bir uydu şirketinin Ensarullah’a Kızıldeniz’deki Amerikan savaş gemileriyle ilgili istihbarat sağladığı iddiasına yer verdi.

Trump yönetimi, bu şirketin Çin Halk Kurtuluş Ordusu ile bağlantılı olduğunu ileri sürerek Pekin’i uyarmıştı. Ancak Çin Dışişleri Bakanlığı bu suçlamaları net biçimde reddetti. Bakanlık sözcüsü Lin Jian, Çin’in kriz boyunca gerilimi azaltmak için arabuluculuk çabalarına öncülük ettiğini vurgulayarak, yaptırımlar ve baskı politikalarıyla süreci körükleyenin kim olduğunu uluslararası toplumun bildiğini ifade etti.

Bu açıklama, Çin’in ABD’ye yönelik sert ve örtülü bir yanıtı olarak değerlendirildi. Özetle, Yemen’deki güç dengesi yalnızca bölgeyi değil, küresel diplomasi ve askeri stratejileri de yeniden şekillendirmeye başladı.

Yorumlar