Merkez, özellikle tıbbi yardım başta olmak üzere insani malzemelerin geçişine derhal izin verilmesi ve İsrail’in 45 gündür kapalı tuttuğu sınır kapılarının açılması gerektiğini vurguladı.

Filistin Enformasyon Merkezi'nin haberine göre, kurumun yayımladığı açıklamada, İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ablukanın insani yardım girişini kasıtlı olarak engellediği ve bu durumu baskı aracı olarak kullandığı belirtildi. Merkez, kapıların kapalı tutulmasının sadece ahlaki değil, aynı zamanda uluslararası hukuk açısından da suç teşkil ettiğini ifade etti.

Açıklamada, Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) Gazze’ye insani yardımların ulaştırılması yönünde verdiği kararlara rağmen İsrail’in bu yükümlülükleri görmezden geldiği vurgulandı. Filistin İnsan Hakları Merkezi, UAD Başkanı’nın İsrail’in soykırım suçlamasına yanıt süresini Ocak 2026’ya kadar uzatmasını da eleştirerek bu kararın adaletin geciktirilmesi anlamına geldiğini savundu.

Gazze’de sınır kapılarının kapalı kalmasıyla birlikte temel yaşam kaynaklarının hızla tükendiği aktarılan bildiride, özellikle un kıtlığı nedeniyle ekmek fırınlarının çoğunun faaliyetlerini durdurduğu belirtildi. Halihazırda bazı aşevlerinin yalnızca pilav dağıtımı yapabildiği, halkın başka bir gıda kaynağına erişiminin neredeyse kalmadığı kaydedildi.

Bildiride, Gazze’de giderek yayılan açlık ve susuzluk krizinin, en çok kadınlar ve çocuklar gibi hassas grupları etkilediği ifade edildi. Merkez, bölgede hamile olan yaklaşık 15 bin kadından üçte birinin hamileliğinin ciddi risk altında olduğuna dikkat çekerek, sağlık sisteminin çökmenin eşiğinde olduğunu bildirdi.

Filistin İnsan Hakları Merkezi, uluslararası toplumu bu kritik duruma karşı daha kararlı bir şekilde hareket etmeye çağırarak, Gazze Şeridi’nde yaşanan insani çöküşe acilen müdahale edilmesi gerektiğini bir kez daha yineledi.