DÜNYA KUDÜS GÜNÜ İSLAM ÜMMETİNİN DİRENİŞ GÜNÜDÜR

 

Görüntülenme: 670 Tarih: 11 Nisan 2023 01:51
DÜNYA KUDÜS GÜNÜ İSLAM ÜMMETİNİN DİRENİŞ GÜNÜDÜR

İran İslam Devrimi’nin üzerinden 1 yıl geçtiği bir sırada 07 Ağustos 1979 tarihinde (16 mordad 1358’de) İmam Humeyni (ra) dünya Müslümanlarından Kudüs Günü olarak adlandırdığı mübarek ramazan ayının son cumasında yürüyüşler düzenleyerek Müslüman Filistin halkının yasal haklarını savunmak için birbirleriyle dayanışma içinde olduklarını sergilemeye çağırdı.

İmam Humeyni Kudüs Günü hakkında şunları buyurdular: ‘’Kudüs Günü sadece Filistin’in günü değildir, İslam’ın günüdür. Kudüs Günü bir dünya günüdür ve sadece Kudüs’e özgü bir gün değildir. Mazlumların zalimlerle mücadele günüdür.’’

Daha doğrusu Kudüs Günü, İslam ümmetinin siyonist rejimin Filistin ve diğer İslam ülkelerindeki cinayetlerinin karşısındaki birliği ve iradesinin simgesidir. Dünya mazlumlarının diktatörlere karşı durduğu ve kendi evlatlarının kanıyla gaspçı siyonist rejimin çirkin yüzünü ortaya çıkaran mazlum bir milletin haykırış günüdür.

Ramazan ayının son cumasının Dünya Kudüs Günü olarak adlandırılmış olması, birçok aydın ve sanatçının desteğini beraberinde getirmiştir ve haber kaynaklarının bildirdiğine göre günümüzde İran dışında dünyanın farklı kıtalarında yaklaşık 80 ülkede Dünya Kudüs Günü yürüyüşleri ve törenleri düzenlenmektedir.

İslami ve vahye dayalı görüşte, Mescid-i Aksa’yı içinde bulundurduğundan dolayı ‘’Kudüs-ü Şerif’’ çok yüksek bir değere ve büyük bir öneme sahiptir.

Kudüs-ü Şerif’in önemi bu kutsal yerin Allah’ın peygamberlerinin yaşadığı ve gönderildiği, Müslümanların ilk kıblesi ve Yüce Peygamber’in (s.a.v) miraca yükseldiği yer olmasından kaynaklıdır, kaldı ki Kudüs Yahudiler ve Hristiyanlar için de dini ve mezhebi açıdan özel bir konuma sahiptir.

Bu yüzden Kudüs-ü Şerif, siyonistler için büyük bir önem arz ediyor. Siyonizmin elebaşları sahte rejimlerinin hayat ve bekasını bu kutsal şehre dayandırmıştır. İşte bu bağlamda siyonist elebaşları son yirmi yılda ve şu anda da milyarlık maliyetlerle devam ettirilen yumuşak programlarının önceliğini ve güçlerinin büyük bir kısmını yerleşke inşaatlarına ve başta Kudüs-ü Şerif olmak üzere işgal topraklarını Yahudileştirmeye ayırmıştır.

Daha doğrusu Siyonist yerleşim birimlerini genişletmek ve başta Kudüs’ün etrafı olmak üzere işgal altındaki bölgeleri Yahudileştirmeye önemli ölçüde ağırlık verilmesi siyonist rejimin Kudüs’ü yok etme planlarının başında geliyor.

Bu arada, Dünya Kudüs Günü törenlerinin her yıl düzenlenmesi direniş ve intifada kültürünün Müslüman milletlerin kamuoyunda yayılmasının yanı sıra çocuk katili sahte siyonist rejimin mahiyetinin ortaya çıkmasına katkı sunmaktadır. Dünya Kudüs Günü vasıtasıyla Müslüman milletlerin ve tüm insanlığın ana ve ortak düşmanı olan siyonist rejim karşısında birlik olunması tekrar vurgulanmaktadır.

Bu yıl Dünya Kudüs Günü merasimleri, korsan İsrail rejiminin son dönemdeki cinayetlerinin ve saldırılarının şiddetlendiği bir sırada düzenlemektedir ve bu durum bugünün önemini daha da artırmıştır.

Öte yandan siyonist düşmanla mücadele yöntemi bazı değişikliklere uğramıştır. Başlangıçta siyonist işgalcilerle taşlarla savaşan Filistinliler, şimdi füze gibi silahlarla donatılmıştır. Artık işgalcileri topraklarından kovmak için daha güçlü motivasyonları vardır. Siyonist rejimi korkutan mesele, güvenliğinin zayıflaması ve zarar görmesi ve bu gaspçı rejim karşısında Filistinli gençlerin ve halk gruplarının faaliyetlerinin pekiştirilmesidir. Aslında bazı Arap rejimlerinin müzakere süreci ve uzlaşmaları şimdiye kadar siyonistler için ciddi bir sonuç vermemiş ve bugün Ürdün Nehri Batı Şeria halkı mücadelelerinde Gazze Şeridi halkına katılmıştır. Uzlaşma süreci Filistin halkının sert öfkesine neden olmuş ve mücadeleleri yeni bir aşamaya girmiştir

Geçen yıl İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei, Filistin meselesinin İslam ülkeleri arasında hâlâ en önemli ve yaşayan ortak mesele olduğunu belirterek, şöyle dedi: "Siyonistler ilk günden itibaren gasbedilmiş Filistin'i bir terör üssü hâline getirmişlerdir. İsrail bir ülke değil, Filistin halkına ve diğer Müslüman milletlere karşı terör garnizonudur. Bu acımasız rejimle savaşmak zulme ve teröre karşı savaşmaktır ve bu bir kamu görevidir."

Direniş eksenini akıllıca şekillendiren ve yönlendiren bu alanın en iyi örneği, İslam Devrimi Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü komutanı Şehit Kasım Süleymani’dir. Bu şehit, devrim liderinin yol göstericiliğinde sonuna kadar bu uğurda direndi ve Amerikan teröristleri tarafından şehit edildi. Şehit Süleymani, Filistin'e ve Direniş Cephesi'ne karşı rolünü ve misyonunu en iyi şekilde ve sorumluca yerine getirenlerden biriydi. O, direniş cephesini güçlendirmede, Gazze’deki Filistin halkına destek vermede ve Hizbullah ve direniş cephesinin siyonist rejime karşı zafere ulaşmasında aktif rol oynadı.

Dünyanın her yıl Filistin ve Kudüs-ü Şerif meselesiyle dayanışma içinde olması, siyonistlerin bu kutsal şehre ve Mescid-i Aksa’ya karşı saldırganlığı ve komploları karşısında başta Kudüs halkı olmak üzere Filistin milletinin mücadele ruhunu güçlendirdiği apaçık ortadadır ve bunun örnekleri bugün Filistin halkının Gazze Şeridi’nde, Batı Şeria’daki direnişinde ve Kudüs’teki yıkılmaz azminde gözlemlenebilir.

parstoday

Yorumlar