İRAN HUKUK CAMİASINDAN GAZZE BİLDİRİSİ

İran hukuk camiası İşgal rejimi İsrail'in işlediği suçlara yönelik olarak Dünya genelindeki profesörler, avukatlar ve hukuk aktivistlerine hitaben bir beyannamede bulundu 

Görüntülenme: 321 Tarih: 07 Kasım 2023 23:50
İRAN HUKUK CAMİASINDAN GAZZE BİLDİRİSİ

Metni aşağıda sizlerle paylaşmak istiyoruz: 

Esirgeyen ve Bağışlayan Allah’ın Adıyla

Tarih, acımasız ve baskıcı savaşlara her zaman sahne olmuştur ve tarihin değişimine damgasını vuran da bu savaşlardır. Günümüz çağı da bu kuraldan istisna değildir ve zalim ile mazlum arasında her zaman var olan çatışmaya sahne oluyor. Bu çatışmaların en karmaşık olanı, bir tarafın dünya güçlerinin desteğiyle Müslüman Filistin milletine karşı birçok insanlık suçu işlediği Filistin meselesidir. Bu suçların başında ise bağımsız ve asil bir milletin kimliğini hiçe saymak geliyor. Ne yazık ki son dönemde yaşanan çatışmalarda gaspçı rejim vahşeti doruğa çıkardı. Gazze'de kadınlar, çocuklar ve yaralılar için barınak ve sığınak olan el-Mamedani Hastanesinin bombalanması, her şeyden önce bu kana susamış rejimin cani ve vahşi yüzünü ortaya çıkardı ve Filistinlilerin Sabra, Şatila ve Tantura ve Deyr Yasin'de katledildiği günleri tekrar hatırlattı. Bu vahşi rejimin ihlal etmediği insan hakları ilkesi kalmadı dersek abartı olmaz. Askerlerin sivillerden ayrılması ilkesinin ihlali (uluslararası insancıl hukuk 12. maddesi), Gereklilik ilkesi (1977 tarihli Cenevre Sözleşmeleri Birinci ek Protokolün 41. maddesinin 3. fıkrası), Orantılılık ilkesi (1997 tarihli Cenevre Sözleşmeleri ekinin 1. Protokolün 51. maddesinin 5. fıkrası), İhtiyat ilkesi (1997 tarihli Cenevre Sözleşmeleri İkinci ek Protokolün 13. maddesinin 1. fıkrası), Körü körüne ve amaçsız saldırıların yasaklanması ilkesi (1977 tarihli Cenevre Sözleşmelerine ek Protokolün 51. maddesinin 4. fıkrası) korumalı bölgeleri hedef almak (Cenevre Sözleşmesinin 18. Maddesi), sivilleri hedef almak ve öldürmek (1977 tarihli Cenevre Birinci ek Protokolünün 51. Maddesinin 2. paragrafı) gibi suçların işlenmesinin yanı sıra insancıl hukuktaki diğer sözleşmeye dayalı veya geleneksel ilkelere aykırı hareket etmek, toplu katliam (Roma Tüzüğü'nün 7. Maddesinin A ve B bendleri) ve soykırım (1948 Soykırım Sözleşmesi) bu gayri meşru rejimin daha önce işlediği suçların bazılarıdır. Şu ana kadar, ironik önlemler ve sonuçsuz kınamaların dışında, hem uluslararası hem de hükümet dışı insan hakları örgütleri bu ağır ihlallere herhangi bir yanıt vermedi. Bu rejimin pervasızca suç işlemesinin sebebi bu eylemsizliklerdir. İnsan hakları kurallarının ihlaline yönelik adaletsiz tavır ve iki yüzlü davranış, mazlumların öfkesine yol açıyor çünkü zalime dava açabileceğiniz bu mahkemedeki hakların etkisizliğini temsil ediyor;  Dolayısıyla bu eylemsizlik hiçbir şekilde haklı gösterilemez ve kabul edilmeyecektir.

Bu suçların işlenmesinin ardından bir grup profesör, avukat ve hukuk aktivisti, farklı ülkelerdeki hukuk derneklerini ve meclislerini suskunluklarını kırmaya ve çeşitli taleplerde bulunmaya davet etmek amacıyla bu mektubu yazmaya karar verdi:

1) Suçların tamamen durdurulması: Siyonist düşman bu birkaç gün boyunca suçlarına devam ederken suç ortakları onu veto etme duvarının arkasına sakladı. Bu bağlamda deneyimler, ölüm makinesi Siyonist düşmanın güç kullanılmadan durdurulamayacağını göstermektedir. Başta İslam ülkeleri olmak üzere ülkelerin uluslararası baskısı (ekonomik ve siyasi yaptırımlar şeklinde), bu rejimin insanlık dışı eylemlerine karşı güçlü bir duvar olabilir. Bu bağlamda hükümetlere ve adaleti ikame etmek isteyen kamu kuruluşlarına büyük rol düşüyor.

2) Bu rejimin savaş suçlarını mümkün olan hukuki yollardan takip etmek: Ne yazık ki bu rejimin işlediği son suçlar, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin ve diğer kurumların eylemsizliğinin ve akabinde bu acımasız rejimin cezasız bırakılmasının gölgesinde işlendi. Bu nedenle bu rejimin liderleri hakkında cezai işlem başlatılmasının bir an önce gündeme getirilmesi gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının Gazze'deki 22 gün savaşı suçlarına ilişkin görev süresinin halen geçerlidir.

3) İşgal koşulları devam ettiği sürece bu barbar ve işgalci ölüm makinesine karşı Filistinli grupların Direnme Hakkını açıkça desteklemek. İşgal olduğu sürece, temelde çatışmaların barışçıl yollarından halledilmesinden bahsedilmesi adaletle alay etmek demektir.​

tesnim

Yorumlar