UNICEF Yemenli çocukların durumunu felaket olarak nitelendirirken, daha önce BM'e bağlı kimi şahsiyetler ve kurumlar  defalarca  Yemen'de felaketin yaşanmasından dolayı kaygılarını belirterek bu hususta uyarılarda bulunmuşlardı. Ancak bu hususta dikkat edilmesi gereken konu,  benzer kurum ve kuruluşların   bu tür krizlerin ve felaketlerin  kaynaklarına ve faillerine değinmemesidir. Bu durum düşünülmesi ve üzerinde durulması gereken esef verici bir gerçektir.  Başka bir ifade ile  bu kurumlar, Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonunun bu yoksul ülkeye saldırılarından ve savaş siyasetlerinden hiç bahsetmiyorlar.
Ancak Suudi Koalisyonunun  Yemen'de müstafi ve firari Abdrabe Mansur Hadi'yi tekrar ktidara getirme bahanesi ile bu yoksul ülkeye yönelik Mart 2015'te başlattığı barbarca saldırılara kimi gerici Arap rejimleri de  katılarak, on inlerce suçsuz sivil ve çocukların katletmesine sebep oldular. 
Bu hususta  büyük hayretlere yol açan nokta ise şimdiye kadar  uluslararası kurum ve kuruluşların yaşanan bunca faciada, Suudi Arabistan'ın adına hiç değinmemeleridir. Bu gizli tutma politikası ise Riyad'ın gizliden ve dolaylı olarak bu kurum ve kuruluşlara ödediği petro-dolarlardan kaynaklandığı söylenmelidir. 
Bir diğer yandan da cinayetlerin faillerine ve Al-ı Suud'un saldırganlığının sınırlarına değinmeden hazırlanan bu raporlar, göründüğü kadarı ile Yemen halkı tarafından desteklenen Milli Kurtuluş Hükümeti ve başta da Ensarullah Hareketini baskı altında tutma doğrultusundadır. Çünkü Yemen'den felaket görüntüleri Al-ı Suud medyasında da yankılanmaktadır.

Böylece bu propagandif savaşta zaten bu felaketin kurbanı olan Yemenli gruplar suçlanmak istenmektedir. Böylece bu savaşın başlıca müsebbibi olan Suudi Arabistan'ın aklanmaya çalışıldığı gözlemlenmektedir. 
 Sonuçta 6 yılı aşkın süre içerisinde  uluslararası kurum ve örgütler özellikle de insan hakları çevreleri ve de farklı tanınmış isimler,  Yemen'deki insani felaket hakkında eleştirilerde bulunanların kendileri de eleştirilerin hedef tahtasına oturtulmuştur. Çünkü onlar da bu felaketlerin sebebine hiç değinmiyorlar. Sonuçta bu felaketin faillerinin sorgulanması ve yargılanması bile istenmemektedir. 
Şimdiye kadar uluslararası kurum ve kuruluşlar özellikle de BM Güvenlik Konseyi ve yine BM'e bağlı insan hakları konseyi  Yemen'e saldıran taraflara karşı bir karar almamıştır.  Bu yüzden bu durumu, perde arkasına sağlanan bir anlaşma şeklinde adlandıramasak da  bu durumu Al-ı Suud rejimine cinayet işlemek için bir yeşil ışık yakma şeklinde nitelendirebiliriz.  Şimdi de uluslararası toplumun anlamsız sessizliği sayesinde Suudilerin cinayetleri devam etmektedir.
Yemen'in yaklaşık 30 milyon nüfusu bulunmaktadır.  UNICEF'in raporuna göre bu nüfustan 11 milyon 300 bini insani yardımlara ihtiyaç duyan çocuklardan oluşuyor.  Bu yüzden bu ülke uluslararası kurumların ve başta da BM insan hakları konusunda genel sekreter yardımcısı Marck Locock'un söylediği gibi "tarihin en kötü insani felaketi ile karşı karşıyadır ve çocuklar ve kadınlar bu savaşın asıl kurbanları haline gelmişlerdir." 
 Bir hafta içerisinde Yemen direnişine karşı galebe çalacaklarını iddia etmiş olan Suudiler ise kesin bir şekilde yenilgiye uğramışlardır.  Buna ilaveten Yemen halkının Suudilerin savaş siyasetlerine karşı koyma iradesi daha da güçlenmektedir. Yemen Ensarullah hareketinin üst düzey üyelerinden Muhammed el-Bahiti ise bu konuya twitter sayfasında da vurgu yapmıştır. 

Parstoday