YDH'nin haberine göre, siyonist İsrail hapishanelerinde tutulan Filistin direnişinin sembol ismi Abdullah Bargusi’ye yönelik insanlık dışı uygulamalar, uluslararası hukuk normlarını açıkça ihlal eden bir “yavaş infaz” sürecine dönüşmüş durumda. Filistinli Mahkumlar Bilgilendirme Ofisi, Salı günü yaptığı yazılı açıklamada, Gilboa cezaevinde tutulan Bargusi’nin maruz kaldığı ağır ihlalleri kamuoyuyla paylaştı.

Açıklamada, Bargusi'nin sağlık durumunun ciddi biçimde bozulduğu, maruz kaldığı sistematik şiddetin ise yaşamını doğrudan tehdit ettiği belirtildi. “Bargusi'ye yönelik uygulamalar artık sistematik bir suikast girişimi düzeyine ulaşmıştır” ifadeleri kullanıldı.

Ağır Fiziksel İşkence ve Sürekli Hücre Baskınları

Cezaevi kaynaklarına dayandırılan bilgilere göre, Bargusi defalarca fiziksel saldırıya uğradı. Vücudunda morluklar, başında kan pıhtıları, şişmiş gözler ve kırılmış kaburgalar tespit edildi. Sürekli işkenceye maruz kalması nedeniyle artık uyuyamaz hale geldiği bildirildi.

Baskı birimlerinin "Amir" adlı bir subay komutasında Bargusi’nin hücresine düzenli olarak baskınlar düzenlediği ve bu esnada her defasında ağır şekilde dövüldüğü ifade edildi. Her baskında yaklaşık yarım litre kan kaybına neden olan bu saldırılar, kasıtlı ve organize bir işkence yöntemi olarak tanımlandı.

Köpeklerle Saldırı, Hakaret ve Sıvı Yanıkları

Açıklamaya göre, her işkence seansının ardından Bargusi'nin hücresine saldırgan köpekler sokulmakta, subayların “Köpekleri getirin, onunla oynasınlar” ifadelerini kullandığı aktarılmakta. Gözaltında görev yapan gardiyanların, bu uygulamalardan sonra Bargusi’nin bedenine sıcak bulaşık deterjanı döktüğü ve onu küçük düşüren ifadelerle psikolojik baskı yaptığı belirtildi.

“Bir zamanlar komutandın ama artık bir hiçsin, ölmelisin” gibi sözlerle Bargusi’ye aşağılayıcı hakaretler yöneltildiği kaydedildi.

İhmal, Açlık ve Hijyen Yoksunluğu

İşkencenin yanı sıra tıbbi müdahalenin de tamamen ihmal edildiği vurgulandı. Sık sık bilincini kaybederek komaya giren Bargusi'nin ellerinin çöp torbası ve tuvalet kâğıdı kutusuyla sarıldığı, ancak hiçbir tedavi uygulanmadığı belirtildi. Hijyen koşullarının yokluğu nedeniyle 12 gündür duş alamayan Bargusi, çiğneme yetisini kaybettiği için ekmeğini suya batırarak yemeye çalışıyor.

Uluslararası Suç: Yavaş ve Kasıtlı Bir İnfaz

Mahkumlar Bilgilendirme Ofisi, Bargusi’ye yönelik uygulamaları “kasıtlı bir şekilde yavaş infaz suçu” olarak nitelendirdi. Bu durumun, uluslararası hukuk ilkeleri ve insan hakları sözleşmelerinin doğrudan ihlali olduğu belirtildi.

Açıklamada, İsrail’in cezaevlerinde özellikle direniş liderlerini hedef alan bu sistematik saldırılarının, toplumsal öfkeyi daha da artıracağı uyarısında bulunuldu.

Uluslararası Sessizlik ve Sorumluluk Çağrısı

İsrail’in işlediği bu suçların cezasız kalmasına neden olan uluslararası toplumun sessizliği de eleştirildi. “Bu sessizlik, insan haklarını savunduğunu iddia eden kurumlar ve hükümetler için utanç verici bir tablodur” denildi.

Başta Kızılhaç olmak üzere, tüm insan hakları kuruluşlarına Bargusi’yi ziyaret etme ve durumunu inceleme çağrısı yapıldı. Ayrıca, bu insanlık dışı uygulamaların Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından soruşturulması ve İsrail’in bu suçlardan dolayı yargılanması talep edildi.

Filistinli Mahkumlar Ofisi, halkı ve uluslararası vicdan sahibi herkesi rehine durumundaki mahkumlara destek vermeye ve sokaklara çıkarak protesto göstermeye çağırdı. “Rehinelerimizin davası kutsaldır; bu davaya yönelik her ihlal, asla geçilemeyecek bir kırmızı çizgidir” ifadeleriyle açıklama son buldu.

Kimdir Abdullah Bargusi?

“Gölge Prens” lakabıyla tanınan Abdullah Bargusi, dünyada en uzun hapis cezasına çarptırılmış kişidir. 5 Mart 2003’te Ramallah’ta, kızıyla birlikte bir hastane önünde İsrail özel kuvvetleri tarafından kaçırılan Bargusi, 67 kez müebbet hapis cezası aldı ve 9 yılı aşkın süre boyunca ağır tecrit altında tutuldu.

1996’da Kassam Tugayları’nın Batı Şeria’daki faaliyetlerini yeniden canlandıran Bargusi, özellikle şehit Yahya Ayyaş’ın ardından öne çıktı. İsrailli bir subay, hakkında şunları söylemişti: “Eğer İsrail bir gün bu topraklardan çekilirse, Bargusi’yi de yanında götürmek zorunda kalacaktır. Çünkü o, İsrail işgaline karşı en tehlikeli direnişçilerden biridir.”