Basın açıklaması metni şu şekildedir:
HER RAMAZAN'IN SON CUMASI DÜNYA KUDÜS GÜNÜ OLARAK ANILIR.
Bizde bugün Kudüs'u anmak,
Kur'an'ın inmiş olduğu Kadir gecesinde Gazze'li kardeşlerimizin yanında olduğumuza şahitlik etmek için buradayız.
EKİM, KASIM, ARALIK,OCAK, ŞUBAT, MART,NİSAN...
Dünya tarihinde belki de ilk kez eşi,benzeri görülmemiş bu katliamı, bizzat soykırıma uğrayan insanların kameralarından tüm dünya canlı canlı seyrediyor.
İnsanlıktan nasibini almamış, vahşetin en örgütlüsü olan İsrail kadın,çocuk,yaşlı demeden adeta soy kırıyor, adeta soyu kırıyor!
Her şeyin bir edebi vardır, savaşın dahi..
Edepsizler savaşın edebinden bile nasipsiz kalmışlar.
Tarih bir çok katliam gördü.
Fakat ne un katliamı, ne hastane katliamı ne de direk çocukları hedef alan cânilerin işlediği katliama ilk kez şahit oluyor.
18 Mart Ramazan gecesi, sahura doğru ŞİFA TIP KOMPLEKSİ kuşatıldı ve bombardıman başladı.
14 gün sonunda işgalcilerin çekilmesiyle taşa topraga karışan ümmetin yüzlerce parçasıyla karşılaştık.
Şifa Hastanesi'nde izzeti parcalamasilardi.
Hastane diyoruz,hastane bombalandı!
Hani dokunulmaz olan yer!
Hani hastaların evi olan,acizlerin yeri olan yer!
Hastanenin içinde binlerce insan rehin durumda.
Hoparlör ile orayı bombalayacaklarina dair duyuruda bulundular.
Hem boşaltın diyorlar
Hem bosaltanlari vuruyorlar.
Bir hastane sadece hastaların bulunduğu yer midir?
Bir sığınaktır.
Hastalara refakat edenlere bir yer,
evleri olmayan onca insanlara bir ev,
İlaçların,cihazların merkezi,
Böyle geniş kapsamlı bir yerin bombalanması bir evin bombalanmasindan cok daha şiddetlidir.
Fakat bizim haberlerimizde dahi gündem olmuyor.
Biz bugün bu sebeple buradayız.
Ölen bebeklerin hatırı için,annelerin ahı için buradayız.
Tüm dünyanın gördüğü ama görmemezlikten geldiği...
Tüm dünyanın duyduğu ama duymamazlıktan geldiği bu zaman dilimi ne garip...
Parçalanmış bebek cesetlerinin bakkal poşetine konulduğu ve buna alışdıgı zaman dilimi ne garip!
Açlıktan ölmesin diye evladına un almaya giden babanın keskin nişancılar tarafından öldürülmesi ve hiçbir durdurucu adım atılmaması ne garip!
Şifa hastanesi ilk bombalandıgında gece yarısı sokağa dökülen halkın bu iki haftadır yaşanılanlar karşısında susması,gündem bile etmemesi, acıya alışması, zulmü normalleştirmesi ne garip!
Elleri kelepçeli halde infaz edilen ailelerin hâli ne garip!
Sandıklarıniza,seçimlerinize zarar gelmesin diye, koltuklarınız devrilmesin diye bu soykırıma sessiz kaldınız!
Hiçbir caydırıcı adım atmadınız.
Menfaati için zulme susanlar!
Koltuğu için mazlumun ahını duymazdan gelenler!
Koltuklarınızla beraber cehenneme sürükleneceksiniz!
Avaz avaz kazanmak uğruna bağıranlar,
Kendi mikrofonu elinden alınmasın diye feryatları duymazdan gelenler yarın mahşer günü kavurucu ateşe girecekler listesinde sizin isimlerinize sıra gelince feryadınız duyulmayacak!
Bugün bir hastanenin kuşatılma haberini izleyip hiç tepki vermeyen, ayağa kalkmayan,haykırmayan ,dur demeyen, hala çeşit çeşit iftar sofrası hazırlayan ey sen!
Cetin hesap gününün dönüşü olmayacak!
Siz ey doktorlar!
İnsanların canı üzere yemin eden sizler.
Bâri siz ayağa kalkın.
İNSANLAR ÖLÜYOR.
İNSANLAR ACI CEKEREK ÖLÜYOR.
İNSANLAR ACI ÇEKEREK YAVAŞ YAVAŞ ÖLÜYOR...