SAKARYA'DA DÜNYA KUDÜS GÜNÜ EYLEMİ DÜZENLENDİ

Sakarya’da Ramazan’ın son Cumasına girdiğimiz geç saatlerde İkra İlim ve Kültür merkezi tarafından Dünya Kudüs Günü etkinliği tertip edildi. 

Görüntülenme: 202 Tarih: 07 Nisan 2024 22:58
SAKARYA'DA DÜNYA KUDÜS GÜNÜ EYLEMİ DÜZENLENDİ

Sakarya’da Ramazan’ın son Cumasına girdiğimiz geç saatlerde İkra İlim ve Kültür merkezi tarafından Dünya Kudüs Günü etkinliği tertip edildi.

1982’den beri dünya çapında Ramazan’ın son Cumasının Dünya Kudüs Günü olarak anıldığı belirtilerek başlanan basın açıklamasında Siyonist İsrail rejiminin Amerika ve Batı’nın bütün desteğine rağmen askeri kazanım elde edemediği, sadece sivil kıyımı ve açlık politikası uyguladığı kaydedildi.

“Hamas’a Selam Direnişe Devam” sloganlarının atıldığı basın açıklamasında İslam coğrafyasındaki yönetimlerin Gazze imtihanını veremediğine dikkat çekilerek Ak Parti iktidarının da söylem bazında Filistin’in yanında olup eylem bazında İsrail’le ticarete tam gaz devam ettiği dile getirildi.

Basın açıklamasında İsrail’le ticaret protestolarında yapılan gözaltıların kabul edilemez olduğu ve yerel seçim sonuçlarında İsrail’le ticaretin etkisinin görüldüğü ifade edildi.

CHP ve İYİ Parti’ye de tepki gösterilerek “Hamas’ı terörist olarak nitelendirdikleri söylemi geri almadıkça, Filistin için söyledikleri hiçbir olumlu sözün anlamının olmadığını bilmelerini istiyoruz. Kurtuluş mücadelesi veren bir örgüte terörist demek kelimenin en hafifi ile cahilliktir, gaflettir” denildi.

Son olarak Sakarya halkına yönelik çağrıda “Filistin için yardım kampanyalarına azami destek sağlamalıyız. İsrail ile Amerika ve diğer batılı müttefiklerinin ürünlerinin boykotunu etkili ve sürekli kılmalıyız.  Boykot yorgunluğuna asla müsaade etmemeliyiz. Boykotu yılmadan, ısrarla hayatımızın bir parçası haline dönüştürmeliyiz” ifadelerine yer verildi.

Basın açıklamasında “İsrail’le Ticaret, Filistin’e İhanet”, Aksa Tufanı Siyonizmi Yenecek, Limanlar Siyonizme Kapatılsın, İşbirlikçi İktidar İstemiyoruz” sloganları yükseltildi.

Basın açıklamasının ardından şehitlerimiz anısına helva dağıtımı yapıldı.

Açıklamanın tam metni şu şekilde:

FİLİSTİN MUTLAKA ÖZGÜRLEŞECEKTİR!

Rahmetli İmam Humeyni’nin bizlere miras olarak bıraktığı Dünya Kudüs Günü’nü her yıl Ramazan’ın son Cumasında ihya ediyoruz.

Bu yıl da Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya olan sadakatimizi yinelemek, Kudüs’ün özgürleşmesi mücadelesinde şehit olanları anmak ve özellikle de “Aksa Tufanı” operasyonu ile yüzleştiğimiz sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlamak için bu meydanda toplandık.

7 Ekim’den bu yana Gazze’de devam eden destansı direniş bizleri umutlandırırken, diğer yandan siyonist katillerin sivillere yönelik katliamı ve Gazze halkının açlıkla imtihanı bizleri şimdiye kadar hiç olmadığı ölçüde derinden hüzünlendiriyor.

6. ayını dolduran bu savaşta şehitlerimizin sayısı 35 bine yaklaştı. Sadece çocuk şehitlerin sayısı 15 bin civarında…

Gazze’de beyaz kefenlere sarılarak yan yana sıralanan çocuklar acizliğimizi ve utancımızı yüzümüze öyle vuruyor ki; beyinlerimiz ve kalplerimiz yanıyor, iftar lokmalarımız boğazlarımızda tıkanıyor, ahirette bu hesabı nasıl vereceğiz sorusu ile iç dünyamızda müthiş bir manevi acı hissediyoruz.

Bizler zengin Ramazan sofralarında iftar ve sahur yaparken, bombaların altında açlık, susuzluk, soğuk ve hastalıkla boğuşan Gazze halkı… Ahirette bu hesabı nasıl vereceğiz ya Rabbi?

Ya Gazze’de hala direnen, hala Siyonistlerin kabusu olmaya devam eden, yeniden tarih yazan Kassam’ın, Kudüs Seriyyeleri’nin mücahidlerine ne demeli?

Bu nasıl bir iman ki, Siyonistler Amerika ve Avrupa’nın silah ve özel birliklerle verdiği desteğe rağmen bu imanın sahiplerini bir türlü alt edemiyor. Yapabildikleri ancak sivilleri bombalamak ve onları açlığa mahkum etmek…

Bugün 7 Ekim’de tarihe altın harflerle yazılmaya başlanan Filistin destanının tüm dünya halklarını etkilediği, tüm vicdanları harekete geçirdiği bir süreçteyiz.

Böyle bir dönemde Kudüs Günü’nü ihya ediyoruz.

Kudüs Günü, İslam’ın diriliş ve direniş günüdür.

Kudüs Günü, İslam ümmetinin damarlarına direniş kanının pompalandığı ve Kudüsümüzün sadece direnişle kurtulabileceğinin ilan edildiği gündür.

Sözde “ Arap Baharı” ile Müslümanların ve dünyadaki tüm özgürlük taraftarı insanların gündeminden geri sıralara düşürülen Filistin ve Kudüs meselesi, bugün “Aksa Tufanı” ile yeniden insanlığın en önemli gündem maddesi haline gelmiştir.

Bu sene Dünya Kudüs Günü’nü yaşanan acılar nedeniyle buruk bir şekilde ansak da, bu burukluğumuz umudumuzu ve diriliğimizi asla kaybettirmemelidir.

Kudüs’ün, Mescid-i Aksa’nın, nehirden denize tüm Filistin’in özgürleşeceği günlerin yakın olduğuna iman ediyoruz. Karanlığın yoğunlaştığı dönemlerin aydınlığın habercisi olduğunun bilincindeyiz.

Kıymetli Sakarya halkı;

“Aksa Tufanı” operasyonu ve sonraki gelişmeler Müslüman ülkelerin yönetimleri için bir turnusol kağıdı oldu. Müslüman ülke yönetimlerinin büyük çoğunluğu Filistin imtihanında sınıfta kaldı. Bu yönetimlerin bir kısmının duruşu ihanet boyutunda, diğer bir kısmının duruşu ise gaflet boyutunda ortaya çıktı.

Filistin imtihanında sınıfta kalanlardan biri de Ak Parti iktidarıdır. Ak Parti iktidarı söylem bazında Filistin’in yanında konumlanırken, eylem bazında söylemlerinin gereğini yerine getirmeyerek adeta Siyonistlerin ekmeğine yağ sürdü.

Ak Parti iktidarı İsrail ile ticari, askeri ve diplomatik ilişkilerini devam ettirerek büyük bir vebale giriyor.

İsrail’e av tüfeği, barut, dikenli tel gibi doğrudan Filistin halkına karşı kullanılma ihtimali yüksek ürünlerin yanında meyve/sebze, demir, çimento gibi stratejik ürünleri de ihraç ediyoruz. Yani İsrail’in değirmenine su taşıyoruz.

Filistin’e ihanet anlamına gelen bu ticaret sonlanmadığı gibi, trajikomik açıklamalarla konu geçiştirilmeye çalışılıyor. Bu ürünleri devlet değil, özel kuruluşlar ihraç ediyormuş! Bu ürünler İsrail’e değil, Batı Şeria’ya gidiyormuş!

Öncelikle gerçekleri söyleyelim. Devletin izin vermediği hiçbir ürün ihraç edilemez. Dolayısıyla tüm ürünler devlet izin verdiği için İsrail’e gönderiliyor. İkinci bir gerçek ise; Batı Şeria’ya giden ürünler ayrı bir kodlamaya tabidir ve İsrail’e yapılan ihracatın yüzde 10’unu oluşturur.

Burada İsrail’e mal gönderen veya İsrail’de yatırımı olan özel firmalara da bir parantez açmamız gerekir. Bu firmalara göre paranın dini, ideolojisi olmaz. Söz konusu olan para kazanmak ise İsrail’in zalimliği, yaptığı soykırım bu firmaları ilgilendirmez.

Bu firmaların dini İslam değil, kapitalizmdir. Kapitalist bakış açısı ile ekonomik ilişkilerini yorumlarlar. Türkiye sermaye sınıfı, menfaati olduğu sürece kırmızı veya yeşil sermaye olması fark etmeksizin Tüsiad’ı, Müsiad’ı ile zalimin yanında saf tutmaktan çekinmez.

Diğer taraftan İsrail’e giden petrolün büyük kısmı Ceyhan’dan sevk ediliyor. Azerbaycan, Kazakistan ve Kuzey Irak petrolü Ceyhan üzerinden İsrail’e gidiyor. Vananın kontrolü Türkiye’de… Sadece bu vananın kapanması dahi İsrail’i şok edecek sonuçlar doğurabilir. Geçmişte nasıl Irak’a kızıp Yumurtalık’taki vanayı kapattıysak, bu kez de Ceyhan’daki vanayı kapatabiliriz. Tabii, gerekli siyasi iradeyi gösterebilirsek!!!

Türkiye’nin vahim çelişkilerinden biri de İsrail’e askeri mühimmat sevkiyatında bir ara istasyon olan İncirlik Üssü ile, İsrail’e her tür saldırıda radar görevi gören Kürecik Üssü’nün hala faaliyette olmasıdır. Hem Filistin’in yanında olduğunuzu söyleyeceksiniz, hem de ülkemizde bulunan ve İsrail için çalışan bu üslere müsaade edeceksiniz!!!

Diplomatik ilişkilerde 7 Ekim sonrası hiçbir değişikliğin olmaması da vehametin bir başka boyutudur. Türkiye’nin İsrail ile diplomatik ilişkilerini tamamen kesmesini ya da en azından maslahatgüzarlık seviyesine indirmesini bekliyorduk. İktidar bu konuda hiçbir hamle yapmadı. Hamle İsrail’den geldi. İsrail, büyükelçisini geri çağırınca, Türkiye de büyükelçisini geri çağırmak zorunda kaldı.

Bütün bu zaaflara rağmen “Filistin’e en çok yardımı Türkiye yapıyor” ya da “Filistin’i en çok Türkiye destekliyor” söylemlerinin medyada sıkça dillendirilmesi, gerçeği yansıtmayan bir propagandadan ibarettir.

Türkiye’nin Amerika ve Amerika’daki Yahudi lobilerinin korkusundan böyle davrandığı ya da davranmak zorunda kaldığı ifade ediliyor. 1950’lerden bu yana aynı tezlerle Amerika’nın taşeronluğunu yapıyoruz. 75 yıldır güçlü olana kadar Amerika’yı idare edeceğiz ya da güçlü olana kadar Amerika’ya bağımlı olmaya mecburuz tezi işleniyor. Her nedense bir türlü bu kumpası kırmayı başaramıyoruz. Bunun nedeni geçmişten bugüne siyasi iktidarların tüm alanlardaki yanlış tezleri ve uygulamalarıdır. Ak Parti iktidarı da buna önemli bir örnektir.

Son aylarda hükümetin direksiyonu yeniden Amerika’ya, Atlantik’e doğru kırdığını görüyoruz. Bu durum hayra alamet değildir. Büyük Şeytan Amerika ile ancak taşeronluk ilişkisi kurulabilir. Korkumuz Türkiye’nin yeniden Amerika’nın Ortadoğu’daki gönüllü taşeronluğuna soyunmasıdır.

Amerika’nın F-16’ları vermesi, F-35 projesine geri dönüş ışığı yakması, Irak’taki son gelişmeler ciddi anlamda bazı olumsuz sinyaller vermektedir.

Türkiye’nin dış politikadaki temel sorunu Amerika ve İsrail’dir. Bölgemizden Amerika ve İsrail’i kovduğumuz zaman ancak barışın tesis edilebileceğini bilmemiz gerekiyor. Bu amaçla da Irak, İran ve Suriye gibi bölge ülkeleri ile stratejik ittifaklar kurulması kritik öneme sahiptir.

“İsrail’le Ticaret, Filistin’e İhanet” bağlamında yapılan gösterilere karşı son günlerde bir karalama kampanyası yürütülmektedir. Hakikatin ifade edilmesi iktidarı ve onun medyadaki silahşörlerini rahatsız etmiştir. Ayrıca bazı gözaltılar gerçekleştirilmiştir. Bu tip karamalar ve gözaltılar asla bu mücadeleyi sönümlemeyeceği gibi aksine daha çok alevlendirecektir. Yerel seçimde sonuçlara etki eden önemli başlıklardan biri İsrail’le ticarettir. İsrail’le ticaretin kesilmesi milyonlarca vatandaşımızın ortak talebi ve beklentisidir. Biz hakikati haykırmayı sürdüreceğiz.

Muhalefeti oluşturan iki büyük partiye de  yani CHP ile İYİ Parti’ye de bir çift sözümüz var. Hamas’ı terörist olarak nitelendirdikleri söylemi geri almadıkça, Filistin için söyledikleri hiçbir olumlu sözün anlamının olmadığını bilmelerini istiyoruz. Kurtuluş mücadelesi veren bir örgüte terörist demek kelimenin en hafifi ile cahilliktir, gaflettir.

Buradan halkımıza sesleniyoruz:

Filistin için yardım kampanyalarına azami destek sağlamalıyız. Gün bütün maddi imkanlarımızı Filistin için seferber etme günüdür.

İsrail ile Amerika ve diğer batılı müttefiklerinin ürünlerinin boykotunu etkili ve sürekli kılmalıyız.  Boykot yorgunluğuna asla müsaade etmemeliyiz. Boykotu yılmadan, ısrarla hayatımızın bir parçası haline dönüştürmeliyiz.

“Aksa Tufanı” tüm taşları yerinden oynatmıştır.

Filistinli mücahitler bizzat yaşayarak ve yaşatarak ortaya koydukları örnekliklerle İslam’ın duru mesajını tüm dünyada kalplere ve zihinlere kazımışlardır.

Bize yıllardır empoze edilen batılı değerler, batılı kurumlar ve batı düşüncesinin ne denli gayri insani olduğuna, ne denli ırkçı olduğuna, ne denli ikiyüzlü olduğuna, ne denli zulüm merkezli olduğuna çok açık bir şekilde tanıklık ediyoruz.

Filistin; düşünen, direnen ve hesap soran yiğitlerin diyarıdır. Nehirden denize Filistin’in kurtuluşu İslam ümmetinin kırmızı çizgisidir.

Gazze direnişi siyonist rejimin ve işbirlikçilerinin sonunu getirecektir.

Sakarya halkı olarak; Kudüs, Mescid-i Aksa gibi kutsallarımızı korumak, Filistin davasının her daim yanında yer almak noktasındaki kararlılığımızı sürdüreceğimizi bu meydandan bir kez daha deklare ediyoruz.

Filistin direnişinin tüm şehitlerini rahmetle anıyoruz.

Şeyh Ahmet Yasin’e, Abdulaziz Rantisi’ye, Fethi Şikaki’ye, Abbas Musavi’ye, Ahmed Cabiri’ye, İmad Muğniye’ye, Kasım Süleymani’ye, Salih El Aruri’ye, Mavi Marmara şehitlerimize ve burada adını tek tek zikredemediğimiz tüm şehitlerimize selam olsun.

Bizler; şehitlerimizin çizdiği rotayı sebatla takip edeceğimize, bedeli ne olursa olsun onların yolundan ayrılmayacağımıza and içiyoruz.

Rabbimizden bizlere izzeti kuşanmayı ve Sırat-ı Müstakim üzere olmayı nasip etmesini niyaz ediyoruz.

Yaşasın Özgür Kudüs!

Yaşasın Filistin Direnişi!

Yaşasın Emperyalizme ve Siyonizme Karşı Onurlu Mücadelemiz!

İkra İlim ve Kültür Merkezi

İSLAMİ ANALİZ 

Yorumlar