KORSAN İSRAİL'DEN ÇOK ÇARPICI HİZBULLAH RAPORU

newmedia.calcalist.co.il adlı internet sitesinde yayımlanan “İSRAİL RAPORU: HİZBULLAH'A KARŞI SAVAŞ HAYAL ETTİĞİMİZDEN DAHA YIKICI VE KANLI OLACAK” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

Görüntülenme: 148 Tarih: 16 Şubat 2024 00:40
KORSAN İSRAİL'DEN ÇOK ÇARPICI HİZBULLAH RAPORU

Çok cepheli savaş, ülkenin hemen hemen her yerine yönelik Hizbullah tarafından büyük ve yıkıcı roket ateşi ile kuzeyden başlayacak. Roket salvoları çok büyük olacak, günde 2 bin 500 ila 3 bin fırlatma olacak ve uzun menzilli hassas füzeler içerecek. Hizbullah zaman zaman çabalarını yoğunlaştıracak ve tek bir sahaya büyük yaylım ateşi açacak. Bu önemli bir İsrail ordu üssü veya bir günde yüzlerce roketle hedef alınacak olan Gush Dan'daki bir şehir olabilir. Roket saldırıları, savaşın patlak vermesinden yaklaşık üç hafta sonra, savaşın son gününe kadar her gün devam edecek. Harekatın daha ilk aşamalarında, hepsi İran’ın uzantıları olan bölgedeki tüm terör örgütleri - Suriye ve Irak'taki İran yanlısı milisler, Gazze'deki Hamas ve İslami Cihad, Yemen'deki Husiler – operasyona katılacak. İsrail'in daha önce hiç görmediği, cephede ve cephe gerisinde halkın paniğe kapılmasına neden olacak binlerce zayiatın beklendiği muazzam bir yıkımın ötesinde, aynı anda birkaç yönden gelecek olan ateşin ana amaçlarından biri, İsrail ordusunun hava savunma sistemlerinin çökmesine yol açmak olacak. İnsansız hava araçları ve seyir füzeleri, Demir Kubbe bataryalarına fiziksel olarak zarar vermeye ve yok etmeye çalışacak. Ateş hızı, İsrail teknolojisini henüz yüzleşmediği zorluklarla karşı karşıya bırakacak. Demir Kubbe ve Davud’un Sapanı önleyicilerinin envanteri, savaşın başlamasından itibaren en fazla birkaç gün içinde tükenecek ve İsrail, etkili bir aktif savunma olmadan, günün her saatinde binlerce roket ve füzeye maruz kalacak. Aynı zamanda Hizbullah, Hava Kuvvetleri'nin faaliyetlerini aksatmaya ve üslerinden faaliyet gösterme kabiliyetini sınırlamaya çalışacak. Ağır ve isabetli füzeler, üslerin eski haline getirilmesini önleyecek veya zorlaştıracak aralıklarla pistlere yönlendirilecek. İsrail'in muharebe hava gücünün büyük kısmını oluşturan F16, F35 ve F15 uçaklarının depolandığı hangarlara büyük ateş açılacak. Seyir füzeleri de dahil olmak üzere yüzlerce kilogram ağırlığındaki savaş başlıklarına sahip hassas füzeler, enerji santralleri ve elektrik sektörü altyapıları ve kaynak arıtma ve iletim tesisleri gibi kritik altyapıya yönlendirilecek. Hayfa ve Aşdod'daki limanlar ve onlarla birlikte uluslararası mal ticareti kapatılacak. Onlarca İran yapımı kamikaze İHA sürüsü, silah fabrikalarını, İsrail ordusunun acil durum depolarını ve hastaneleri vurmak amacıyla İsrail'in derinliklerindeki yüksek profilli hedeflere doğru çok düşük bir irtifada uçacak ve sağlık ekipleri, 7 Ekim saldırısından sonraki günlerde bile görmedikleri sayıda yaralıyla ilgilenmek zorunda kalacak. Ve sadece bir ateş saldırısı olmayacak. Hayati ulaşım altyapıları, iletişim araçları ve hükümet bakanlıklarının ve yerel makamların web siteleri, ekonominin işleyişini ciddi şekilde bozma tehlikesine kadar yaygın siber saldırıların hedefi olacaktır. Yollardaki trafik zor ve tehlikeli olacak, çünkü trafik ışığı kontrol sistemleri çökecek, füzeler her yere düşecek ve kitlesel mobilizasyon, merkezi yolların kapanmasına yol açacak. Hizbullah, Lübnan sınırındaki yerleşimlerin ve Gazze Şeridi'ndeki İsrail ordusu karakollarının kontrolünü ele geçirmek amacıyla komando gücü olan yüzlerce Rıdvan savaşçısını İsrail topraklarına gönderdiğinde kaos yoğunlaşacak. İsrail ordusu, çabaları Lübnan'daki acil operasyonlara yönlendirmek ve fırlatma alanlarını ele geçirmek için karasal manevralar yapmak pahasına İsrail topraklarındaki teröristlerle çatışmak zorunda kalacak. İçeride, halk günlerce durum hakkında güncel ve güvenilir bilgi almakta zorlanacak ve resmi yetkililerden ve sözcülerden alacağı mesajlara olan güvenini kaybedecektir. Çok sayıda kurban, büyük hasar, elektrik ve su teminindeki kesintiler, kurtarma ekiplerinin yıkım mahalline ulaşmasındaki gecikmeler ve gıda ve ilaç gibi temel hizmetlerin elde edilmesindeki zorluklar göz önüne alındığında endişe ve panik artacaktır. Hizbullah, kamuoyundaki endişe ve kafa karışıklığını aralıksız psikolojik savaşla yoğunlaştıracak, medyayı ve sosyal ağları tehdit ve dezenformasyonla doldurarak geniş bir bilinçlendirme kampanyası başlatacak, bu da iç bölünmeleri derinleştirecektir. Hayatlarını kurtarmak için yurtdışına kaçmak isteyenler, İsrail'in dünya ile hava yolu bağlantısının kesildiğini görecekler. Tüm harekat boyunca Hizbullah, kamu düzenini koruma çabalarına mümkün olduğunca çok sayıda askeri ve polis gücünü katmak için Btı Şeria’da ve İsrail'in Arap vatandaşları arasında bir ayaklanmayı kışkırtarak mümkün olan her anlamda ülkeyi ateşe vermek için elinden geleni yapacaktır. Yaklaşık üç hafta süren ateş ve kandan sonra, Lübnan ve İsrail'deki benzeri görülmemiş hasar, uluslararası toplumun baskısı altında, harekatın sinir bozucu bir "beraberlik" duygusuyla sona ermesine yol açacaktır. Hizbullah, savaşın son saatlerinde bile, sistematik bir ateş planına göre iç cepheye füze ve roket yağdırmaya devam ederken, önceden hazırladığı fırlatma çukurlarından Lübnan topraklarının derinliklerinden fırlatma düzeneklerini harekete geçirecek. 100 kişinin üç yılda hazırladığı 130 sayfalık rapor Bu dehşet senaryosu, İsrail'in 7 Ekim'deki katliamından sonra yazılmış değil. Bu, yaklaşık üç yıl önce Reichman Üniversitesi Terörle Mücadele Politikası Enstitüsü'nde başlayan ve sonunda "Savaş cephesinin zorluklarıyla başa çıkmak ve harekatı kazanmak" başlığı altında yürütülmüş çalışmanın sonucudur. 130 sayfalık raporun temeli, yaklaşık 100 terör uzmanı, eski güvenlik yetkilisi, akademisyen ve hükümet yetkilisinden oluşan altı düşünce kuruluşunun, İsrail ordusunun ve iç cephenin çok alanlı bir savaşa hazırlanmasıyla ilgili kritik yönleri inceleyen çalışmasıdır. Burada ilk kez ortaya çıkan araştırma raporunun imzacıları arasında generaller Aharon Ze'evi-Farkash ve Yitzhak Brick (askeri kolejlerin eski komutanı); Ulusal Acil Durum Otoritesi'nin iki eski başkanı, yedek tümgeneraller Ze'ev Tzuk-Ram ve Bezalel Treiber; Haham Gondar (emekli); Orit Adato, İsrail Cezaevi Hizmetleri eski Komiseri; Yedek Albay Eran Makov, İç Cephe Komutanlığı'nda Kuzey Sektörü eski komutanı; Mossad'ın İstihbarat ve Dış İlişkiler Bölümü eski başkanı Haim Tomer; ve eski Adalet Bakanı Dan Meridor bulunuyor. Bu araştırmacıların başında, yaklaşık 30 yıl önce Terörle Mücadele Politikası Enstitüsü'nü kuran ve geçen Eylül ayında Reichman Üniversitesi'nin dördüncü başkanlığına atanan, akademide terörizm çalışmalarında dünya öncüsü olan Prof. Boaz Ganor vardı. 7 Ekim saldırısından önceki aylar ve haftalarda, istihbarat sistemlerini ve karar vericileri gaflet uykusundan uyandırmak amacıyla araştırmayı ordudaki ve siyasi liderlikteki ilgili taraflara sundu; başarılı olamadı. Ganor, amacın, çok cepheli bir savaş durumunda olayın büyüklüğünün tam olarak anlaşılması olduğunu söylüyor. 7 Ekim’de, "Roketler merkeze ateş etmeye başladığında Herzliya'daki evimizdeydik" diye belirtiyor ve ekliyor: "Hala alarmlar çalıyordu ve eşim bana roketin Gazze'den geldiğini söyledi. Ona, ‘Eğer durum buysa, o kadar kötü değil’ diye cevap verdiğimi hatırlıyorum." Sabaha kadar 3 bin roket; "fena rakam değil’ "Çok fazla, ama savaşın ilk günüydü ve fırlatma sıklığı daha sonra azaldı. Hizbullah'la bir savaş senaryosunda ise, bu ölçekte bir ateş barajı durmaksızın devam edecek. Cephanelikleri yaklaşık 150 bin roket ve füze ve çalışma varsayımımız, senaryoya göre yaklaşık 21 gün sürecek olan savaşın her günü yaklaşık 3 bin kadarını bize fırlatacaklarından bahsediyor. Beni yanlış anlamayın; böyle bir savaşı kazanamayacağımızdan bahsetmiyorum. İsrail Hizbullah'tan çok daha güçlü, tabii ki Hamas'tan da daha güçlü." Açıklığa kavuşturmanız iyi oldu, çünkü raporunuzun dayandığı senaryoyu okuyanlar, böyle bir savaşta yenilgiden kurtulamayacağımıza dair şaşırtıcı bir izlenim ediniyor. "Yenilmeyeceğiz. 7 Ekim'de yaşananlardan onlarca kat daha ciddi olan senaryomuz, İsrail'i varoluşsal bir tehditle karşı karşıya bırakan bir savaş değil. Savaş bize stratejik zarar verecek, ancak İsrail pes etmeyecek ve nasıl başa çıkacağını bilecek. Bu arada, Gazze'deki savaş hiçbir noktada, hatta 7 Ekim'de bile bir varoluş savaşı değildi." Bunlar İsrail halkına savaşın ilk günlerinde verilen mesajlar değil. "Doğru; ve İsrailli yorumcuların tamamen yanlış olan iki şey söylediğini duymak beni gerçekten dehşete düşürdü. Birincisi, İsrail'in varoluşsal bir savaş içinde olmasıdır; oysa varoluşsal bir savaştan uzaktır ve aynı zamanda korkunç katliam karşısında şok olan halka varoluşsal bir savaşta olduğumuzu söyleyemezsiniz. İkinci mesaj, ikinci kurtuluş savaşında olduğumuzdu ve bu da saçmalıktı. Ne 7 Ekim'de ne de sonrasında bir kurtuluş savaşındaydık. Bu gereksiz panik yaratan bir açıklamadır" dedi. Başbakan'ın söylemi buydu. "Özellikle kimseyi suçlamak istemiyorum. Bunları birkaç konuşmacıdan duydum. Ve bunları kim söylediyse, halk ulusal bir seferberlik halindeyken saçma sapan şeyler söylemiş oldu." Kavram yanılgıları: Roketleri önlemek mümkün olmayacak Raporu derleyen altı düşünce kuruluşu, çeşitli tehditleri ve bunlara yönelik hazırlıkları inceledi: Batı Şeria’da yaygın bir şiddet patlamasına yol açacak olan Filistin Yönetimi'nin tamamen çöküşü; İsrailli Araplar arasındaki aşırılık yanlılarını yolları kapatmaya ve birliklerin cepheye ulaşmasını zorlaştırmaya teşvik edecek Hizbullah'ın kışkırtması ve huzursuzluğu; isyanlar; ilgili şehirlerde, yardımları halka ulaştırmanın zorluğu ve İsrail ordusu ile kurtarma güçlerinden beklentilerinin düşürülmesi; ve yerel makamları, yıkım bölgelerindeki mağdurları kurtarmaktan yaralılara ilk yardım sağlamaya kadar, zor durumdaki vatandaşlara müdahale etmesi gerekenler olarak sahip olacakları kritik role hazırlamak. Altıncı düşünce kuruluşu ise, İsrail'i tehlikeye atan tehditleri ortadan kaldırmak için İsrail'in önleyici saldırısıyla ilgili yönleri inceledi ve raporun ayrıntıları yayınlanması yasaklanan tek bölümü de buydu. Rapor, boşlukları haritalandırıyor, İsrail ordusundaki zayıf noktalara ve İsrail toplumundaki zayıf noktalara işaret ediyor ve acil operasyonel tavsiyeler içeriyor. Rapor, Hamas saldırısından birkaç ay önce tamamlandı ve bu rapor, kendisine karşı başlatılacak ağır ateşin ilk saatlerinde ve günlerinde neredeyse tek başına yüzleşmek zorunda kalacağının farkında olmayan İsrail halkını ilgilendiriyor. "Kamuoyunun ve liderliğin önemli bir kısmının, İsrail Hava Kuvvetleri'nin ve etkili istihbarat sistemlerinin İsrail'e roket saldırılarının çoğunu önlemede başarılı olacağı yönündeki beklentileri çürütülecek. Değerlendirme, İsrail'in Lübnan'ın önemli varlıklarına yönelik bir saldırısının veya daha geniş çaplı büyük bir saldırısının Hizbullah'ı, hedefi kuşatmaya zorlayacağı veya İsrail'in birliklerinin arkasından dolanıp ateş açabilecekleri yönünde. Bu değerlendirme, yakında İsrail ordusunun önleme havuzunu tüketecek olan ateşin kütlesine ve doğruluğuna ve Hava Kuvvetleri'nin sadece Lübnan'da değil, aynı zamanda Suriye'de ve muhtemelen Irak'ta da geniş bir alana dağılacak ve kamufle edilecek roket fırlatma düzeneklerini devre dışı bırakma zorluğuna dayanıyor. Rapor, İsrail ordusunun kara kuvvetlerinin durumuna ve aynı anda birkaç cephede yürütülecek bir savaştaki kara manevra yeteneklerine özel önem veriyor. Kara saldırı kuvvetleri manevra yapmaya başladığında, Hizbullah'ın etkili savaş araçlarıyla donatılmış yoğun savunma birlikleri ve birçok tanksavar mangasıyla karşılaşacaklar. Zırhlı araç konvoylarının ve piyade kuvvetlerinin fırlatma alanlarının kontrolünü ele geçirmek için Lübnan'ın derinliklerine saldıracağı en uygun durumda bile, manevra başarısız olabilir. İçerideki yangın ve cephedeki baskı durmayacak; çünkü Hizbullah örgütü, bağımsız olarak faaliyet gösterebilecek birçok saha hücresiyle bir savaş yürütecek. Rapordan çıkan en belirgin sonuçlardan biri, geçen yüzyılın doktrinlerine ve geleneklerine dayanan bir savaşta İsrail ordusunun kendisini bir yenilgi içinde bulabileceği ve İsrail'in ateşkese doğru açık pozisyonunun onu küçük düşürebileceği ve bir anlaşmaya varılmasını zorlaştırabileceğidir. Senaryo için temel aldığınız veritabanı ve bilgiler nereden geliyor? Ganor: "Çoğu durumda Hizbullah'ın sağladığı açık bilgilerdir ve bunu takip eden herkes görebilir. Herhangi yeni bir şey icat etmedik, sadece görmek ve duymak gerekliydi, bunun ötesinde bir şey yoktu. Örneğin, Hizbullah'ın Celile yerleşimlerini baştan aşağı işgal etmeye karar vereceği gün ne yapmayı planladığını ayrıntılı olarak gösteren bir videomuz var." İsrail ordusu istihbaratının da bunun farkında olması ve Hizbullah'ın yeteneklerini bilmesi muhtemeldir. "Evet, ama bunlar istihbarat tarafından Rahab'ın sözleri ve propagandası olarak tercüme edildi ve daha sonra Hamas hakkındaki bilgilerin de bu şekilde tercüme edildiği ortaya çıktı. Biz ise Hizbullah'ın sözlerini ciddiye aldık ve bir istihbarat analizine başvurmadan yeteneklere karşı niyetleri inceledik." "Belki geçici bir şeydir. Uzun süre devam edeceğinden emin değilim." Yani? "Hizbullah veya Hamas'ın açıklamalarına bakmadık; edindiğimiz tüm bilgileri olduğu gibi değerlendirdik." Savaş senaryonuz, Hizbullah'ın Celile'deki yerleşimlere yönelik bir kara baskınını içeriyor ve 7 Ekim'de güneyde olan da buydu. Bu, Hizbullah'ın ana noktaları birkaç yıldır bilinen planının oldukça kesin bir kopyası. "Ve bu bir tesadüf değil. Mevcut harekat, İsrail’e karşı birçok şeyi başarmak için tasarlanmış bir İran hamlesidir. İranlıların yeterli sabrı, zamanı ve zekası mevcut; ve bu üçü kesiştiğinde intikamlarını alıyorlar. Buna, İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki normalleşmeyi de ekleyin. İran için, kendisine karşı duracak bölgesel bir askeri ittifakın temelini oluşturacak böyle bir normalleşmeden daha büyük bir stratejik tehdit yoktur. Bu nedenle, bunu yapmak için mükemmel bir zamandı. Güneydeki baskın ve katliam, Hizbullah'ın kuzeydeki planı ile birebirdir. Hamas planı İran'dan aldı ve Hizbullah planı yönlendirdi, silahlandırdı ve infaz tarihini belirledi." İranlılar neden Hamas'ı infazın uygulayıcısı olarak seçtiler? "Çünkü planlarını Hizbullah üzerinden uygularlarsa İsrail'e vereceği zararın Hamas saldırısından kat kat daha fazla olacağını biliyorlardı. Bunun İsrail'i orantısız, hatta belki de mantıksız bir tepkiye götüreceğini varsaydılar ve olayları ve ateşin yüksekliğini kontrol etmek istediler. Hizbullah, İran'ın İsrail ve ABD'yi nükleer tesislerine saldırmaktan caydırmak için tasarlanmış stratejik bir varlığıdır ve şu anda bu silahı boşa harcaması doğru olmaz. Zayıf olan kolunu kullanması daha iyi olur." Hizbullah ve İran, Hamas'ın saldırısına kendilerinin de şaşırdıklarını iddia ediyorlar "Bu bir yalan ve diğer tüm oyuncularla birlikte planlandı ama herkes bilmediğini iddia edecekti. Beyrut'taki saldırıdan bir hafta önce Hamas, Hizbullah ve İran'ın üst düzey yetkilileri arasında yapılan toplantılar hakkında açık kaynaklardan bilgi aldım. İran'ın inkarı, saldırıyı tek başına gerçekleştirdiğiyle övünen Hamas'ı güçlendiriyor" dedi. Ve bu arada İsrail'in Suudi Arabistan'la normalleşmesini gerçekten baltaladılar. Liderlik: Halkın direncini artırmalıyız Şimdiye kadar, araştırma raporu kamuoyuna açıklanmadı; ancak Ganor, bu raporu uzun bir askeri yetkililer ve karar vericiler listesine sunduğunu söylüyor: "Savaştan birkaç ay önce, yaptığımız yaklaşık 40 toplantının bir parçası olarak raporu tüm devlet yetkililerine gösterdim. Eski Başbakan Naftali Bennett, Savunma Bakanı Yoav Galant, eski Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı (NSC) Eyal Hulata, Savunma Kuvvetleri Komutanı Aharon Haliva, eski Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi ve daha fazlası tarafından kabul edildi." Binyamin Netanyahu raporunuzu gördü mü? "Kabul etti ama bizimle görüşmedi ve onun gibi Ulusal Meclis Başkanı Tzachi Hanegbi de bizimle görüşmedi. Talebimize rağmen bizi toplantıya çağırmadılar" dedi. Bu, sizi hayal kırıklığına uğrattı mı veya şaşırttı mı? "Tabii ki. Sonuç olarak, bu belge çok etkileyici bir insan listesi tarafından imzalanmıştır ve sözlü açıklamaları ve açılımları birlikte duymaları doğru olurdu. Bizimle görüştükten sonra sunduğumuz tezi kabul etmedikleri durumlarda hayal kırıklığına uğramadım. Ama bizimle görüşmemeleri durumunda muhataplarımı suçluyorum." Gallant'la ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ile görüştünüz mü? "Galant ile görüştük. Rapordan ortaya çıkan tutarsızlıklardan ne kadar rahatsız olduğunu bilmiyorum; çalışanlarından bunların nereden kaynaklandığını anlamaya çalışmalarını istedi. Eski Genelkurmay Başkanı Kochavi bizimle dört buçuk saat oturdu. Ona ayrıntıları sunduk. Rapor Genelkurmay Başkanı Halevi'ye de ulaştı ama bu arada savaş çıktığı için görüşecek vaktimiz olmadı." Hangi boşluklardan bahsediyoruz? "Bizim senaryomuz İsrail ordusununkinden daha kötü. Fırlatılacak roket sayısıyla ilgili olarak çok büyük bir farkımız yoktu, ancak bizim değerlendirmemiz çok daha fazla zayiat olacağı ve ekonominin işlevsel sürekliliğine daha ciddi bir zarar geleceği yönündeydi. "İsrail ordusunun senaryosu, devlet sistemlerinin ekonomideki işlevsel sürekliliği nasıl koruyacağını bildiğini varsayıyordu, oysa bu varsayımın temel taşı yerel makamların meseleyi kendi ellerine almalarıydı. Ulusal sistemlerin sorumluluğu yerel sistemlere yüklediğine ve böylece kendilerini bu konudan muaf tuttuğuna inanıyoruz ve konuyu yerel makamlarla incelediğimizde, büyük kriz zamanlarında ulusal sistemlerin devreye girmesini bekledikleri açıkça ortaya çıktı. Her sistemin diğerine güvendiği ve gerçek anlamda tatmin edici bir kapsama alanı olmadığı bir durum ortaya çıktı. Nitekim hasarın boyutu göz önüne alındığında ulusal sistemlerin yerel yönetimlerin beklentilerini karşılamasının çok zor olacağı kanaatindeyiz.” Böylesine aşırı bir durumda halkın direncinin ağırlığı nedir? "İsrail ordusu ile yaptığımız görüşmelerdeki temel sorunlarımızdan biri halkın direnciydi. Halkın, gönüllülerden oluşan acil durum birimlerinin kurulması da dahil olmak üzere, hazırlık yapması gerekir. İsrail toplumuna 'seferber olmuş ulus' bilincinin yeniden kazandırılması gerekiyor." Kimseyi ikna etmeyi başardınız mı? "Cephe komutanlığı ve ordudaki karar vericiler, panik yaratmamak için bunun gerekli olmadığını düşündüler. Halkı tsunamiler, depremler, savaş gibi acil durumlarla kademeli olarak başa çıkmaları için eğitmenin daha iyi olduğunu söylediler. Savaşın psikolojik etkisinin kişisel, ailevi ve belediye düzeyinde farklı şekilde hazırlanması gerektiğini düşündük - ancak ikna edemedik." Ganor, güneydeki savaşın patlak vermesinden birkaç hafta önce, kendisi ve araştırmacı arkadaşlarının raporu adını açıklamadığı bir İsrail ordusu generaline sunduğunu söylüyor. "Bu toplantıdan," diyor, "öncekinden daha endişeli ayrıldım." Toplantıda ne yaşandı "Toplantı siyasi kademenin talebi üzerine yapıldı. Bana emekli tümgeneraller Gershon HaCohen ve Brick ile eski Genelkurmay Başkanı Tuğgeneral Tzuk-Ram eşlik etti. Yaklaşık bir buçuk saat boyunca tüm detayları sunduk; ardından General, görünüşe göre İsrail ordusu senaryosuna güvenen bir subay olan bölüm başkanlarından birine döndü ve senaryolar arasındaki farkı açıklamasını istedi. Memur, bunu yapamayacağını, çünkü İsrail ordusu senaryosunun istihbarata dayandığını ve bizim senaryomuzun ise neye dayandığını bilmediğini söyledi. Şok olmuş bir şekilde eve döndüm. Eşim bana nasıl geçtiğini sorunca ona iki kelimeyle cevap verdim: 'Yom Kippur'." Neden "Yom Kippur"? "Çünkü burada tek bir kavramla değil, 50 yıl önceki Yom Kippur'dakilerle tamamen aynı kavramlarla uğraştığımızı anladım. Masaya koyduğumuz gibi bir rapor, sistem için bir uyarı olmalıydı, en azından kontrol edilmeliydi." "Bugün durumumuz 6 Ekim'dekinden farklı, çünkü artık bir kara saldırısına şaşıramayız. Örgütün İsrail'le geniş çaplı bir savaşa girmemesinin ve belki de daha sonra girecek olmasının nedenlerinden biri, İsrail'in tepkisinin sonuçlarının ne olacağının açık olmasıdır." Öneriler: Büyük ve güçlü bir ordu Raporu imzalayan araştırmacılar riskleri sunmakla yetinmediler, İsrail ordusunun ve iç cephenin savaşa hazır olma durumunu artırmak için pratik öneriler de eklediler. Onlara göre, ordunun kara kuvvetlerinin oluşumunda gerçek bir devrim gerekiyor; çünkü yıllar boyunca bağlı kaldığımız savaş yetenekleri ve yöntemleri, topyekün bir savaşta yeni tehditlere cevap vermeyecektir. Savaş alanındaki değişikliklerle başa çıkma ihtiyacı; özellikle yerleşim alanlarında ve yeraltı oluşumlarında savaşmaya odaklanma. Rapor, bunun ötesinde, bildiğimiz her şeyden çok daha büyük bir kuvvet düzeninin gerekli olacağına işaret ediyor. Daha fazla asker, tank ve savaşçıların her bir cephede faaliyet göstermesine izin verecek bir yetenek karışımının geliştirilmesi. Niceliksel artış, sahadaki kuvvetlerin operasyonel esnekliği için bir koşul olacaktır. İsrail ordusunun kaynaklar, silahlar ve teknoloji açısından daha büyük ve zengin olması gerekecek. Düşünce kuruluşunun tavsiyeleri, geçmişten gelen bir planın yeniden canlandırılması ve sahada ortaya çıkan tehditlerin tespiti ile imha edilmesi arasındaki süreyi kısaltacak gelişmiş bir komuta ve kontrol sistemi kullanacak bir füze birliği kurulması çağrısında bulunuyor. Füze Kolordusu, Hava Kuvvetleri'nin saldırı uçaklarından ve İHA'larından daha hızlı tepki verebilecek, aynı derecede isabetli ve ölümcül olacak ve Kolordu'nun üslerinde bir isabet senaryosu gerçekleşirse, İsrail ordusu füzeleri 400 km'ye kadar bir menzilde doğru ateş etmeye devam etmelerine izin verecek. Bu yaklaşık 600 milyar dolara mâl olabilecek pahalı bir donanım. Raporun yazarlarına göre, "tehditler göz önüne alındığında... Füze kuvveti aracılığıyla savunma-saldırı amaçlı bir karşı ateş seçeneğini uygulamak için gereken kaynaklar derhal tahsis edilmelidir." Etkili bir füze dizisi oluşturmanın yanı sıra, ana önerilerden biri, Rafael'de ileri düzeyde geliştirilmekte olan lazer savunma sistemi Magen Or ile ilgilidir. Ganor ve Brick bunu "iç cepheye yönlendirilecek füze ve roket tehdidine önemli bir yanıt verebilecek tek bir çözüm" olarak görüyorlar. Gelişimini en yüksek ve en acil hedef olarak tanımlamayı, süreçleri hızlandırmayı, bürokratik engelleri kaldırmayı ve bunun için gerekli kaynakları tahsis etmeyi öneriyorlar. Uçak gemilerinde, kamikaze İHA’lar ve seyir füzeleri sürüleri tehdidiyle karşı karşıya kaldıklarında, etkili koruma sağlayacak ve onlarsız ortaya çıkacak muazzam potansiyel hasara kıyasla nispeten düşük bir finansal maliyet sağlayacak bir dizi radar kontrollü uçaksavar silahının konuşlandırılmasını öneriyorlar. Bugün, bu tür silahlar İsrail'in hava savunma sisteminin bir parçası değil. Dünyanın en iyisi, ancak tamamen aynı anda ve düşük irtifada çok sayıda hedefi engellemek için tasarlanmamış pahalı füzelere dayanıyor. Bu tavsiyelerin uygulanmasından sonra da, iç cephede pasif savunma altyapısının büyük bir şekilde iyileştirilmesi gerekecek. Ganor, raporun bölümlerinden birinin İsrail ordusunun örgüt kültürüyle ilgili olduğunu ve "sorunları olduğunu tespit ettiklerini" söylüyor. Rapora göre, Genelkurmay Başkanlığı'na örgüt kültüründen sorumlu olacak yeni bir kıdemli yardımcının atanmasına dikkat edilmelidir. Örgüt kültüründeki sorunlar nelerdir? "Soruşturma yürütmede profesyonellik eksikliği; bu da tepeye uygun raporlama yapma eksikliğine yol açıyor. Bu, İsrail ordusunun hazır olma durumunu ve gelişme kabiliyetini etkiler ve tavsiyemiz, uzun vadeli süreçlerden sorumlu olacak bir Genelkurmay Başkanı yardımcısı aracılığıyla bu sorunun çözülmesidir: Askerler ve komutanlar için eğitim programları, kuvvet oluşturma, savaş araçları ve yöntemleri geliştirme, bütçe kontrolü ve daha fazlası planlanmalıdır. Böyle bir düzen, Gazze sınırındaki gözlemcilerin uyarılarına kulak verilmesini sağlayabilir miydi? Ganor, güneydeki katliamın ve savaşın, çatışmayı çözme yaklaşımını sarstığını söylüyor. "Sorun, İsrail ordusunun Gazze'den ayrılmasının ertesi günü başlar. Hamas'ı destekleyen nüfusun yeniden büyümesi an meselesi. Bir yıl, beş ya da yedi yıl… sonunda bu olacak. Yarın Hamas'ın askeri yeteneklerinin çoğunu veya tamamını yok etmeyi ve Yahya Sinvar'ı etkisiz hale getirmeyi başarsak bile, Gazze Şeridi'nde onu destekleyen ve bir sonraki liderleri yetiştirecek en az bir buçuk milyon Filistinli daha var. Çözümün Gazze'ye yerleşmek ya da Gazze'de yaşayanları nakletmek olduğunu düşünenler var. Ama bu ikisi de gerçekçi değil." Yani Gazze'deki sorun kader mi? "Siyasi bir çözüm getirilene kadar evet… ama böyle bir çözüm ufukta görünmüyor. Filistinliler İsrail'i ayaklarından vurdular ama kendilerini kalplerinden vurdular, çünkü iki devlet seçeneğini yıllarca ertelediler. Ben de dahil olmak üzere bu alternatifi destekleyenler bile, öngörülebilir gelecekte masada olmayacağını anlıyorlar. Bir çözüm her zaman risk içerir ve yıllarca İsrail'in bu riski kaldırabileceğini düşündüm. 7 Ekim'den sonra riskin çok ciddi olduğunu düşünüyorum. İsrail'in farklı bir şekilde hazırlanması, farklı bir ordu ve diğer yetenekleri sağlaması gerekiyor ki gelecekte siyasi bir çözüme ulaşabilsin ve böyle bir riski alabilsin."

Kudüs Haber Ajansı - KHA | kudushaber.com.tr

Yorumlar