YEMEN TEK BİR HAMLE İLE BATI DÜZENİNİ MAT ETTİ

Yemen'in Ensarallah'ı tek bir hareketle Batı'yı ve onun kurallara dayalı düzenini mat etti. Belirlenen hedef, zaten ağır kan kaybeden İsrail ekonomisidir. Yemen'in tek bir hamlesi, emperyal yaptırımların selinden daha etkili olduğunu kanıtlıyor. Bu tek hamlenin geri dönüşü olmayan bir paradigma değişimine dönüşmesi ihtimali Hegemon'un felç geçirmesine neden oluyor. 

Görüntülenme: 382 Tarih: 31 Aralık 2023 20:42
YEMEN TEK BİR HAMLE İLE BATI DÜZENİNİ MAT ETTİ

İster kuzey Hindistan'da, ister doğu Çin'de ya da Orta Asya'da - İran'dan Türkistan'a - icat edilmiş olsun, satranç bir Asya oyunudur. Satrançta, genellikle arak plandaki etkisi hasaplanamayan bir hamle yoluyla, her zaman basit bir piyonun tüm satranç tahtasını altüst edebileceği bir zaman gelir.

 

Evet, bir piyon sismik bir şah mat yapabilir. Şu anda jeopolitik olarak bulunduğumuz nokta da bu.

 

Satranç tahtasındaki tek bir hamlenin - Yemen Ensarullah'ının Kızıldeniz'e yönelik çarpıcı ve dikkatlice hedeflenmiş ablukası - basamaklı etkileri küresel deniz taşımacılığının, tedarik zincirlerinin ve Ekonomik Koridorlar Savaşı'nın çok ötesine ulaşmaktadır. Çok övülen ABD Donanmasının kuvvet projeksiyonunun önemsiz hale gelmesinden bahsetmiyorum bile.

 

Yemen'in direniş hareketi Ensarallah, İsrail'e bağlı veya İsrail'e gidecek herhangi bir geminin durdurulacağını çok net bir şekilde belirtti. Batı bu duruma öfkelenip kendisini hedef alındığını düşünürken, dünyanın geri kalanı diğer tüm gemilerin geçişinin serbest olduğunu biliyor. Rus tankerlerinin yanı sıra Çin, İran ve Küresel Güney gemileri de Babu'l Mendeb (en dar noktası: 33 km) ve Kızıldeniz'de rahatsız edilmeden ilerlemeye devam ediyor.

 

Sadece Hegemon, 'kurallara dayalı düzenine' yönelik bu meydan okumadan rahatsızdır. Yasaları çiğneyen İsrail'e enerji ya da mal taşıyan Batılı gemilerin engellenmesi ve tedarik zincirinin koparılarak derin bir krize sürüklenmesi onu öfkelendiriyor. Belirlenen hedef, zaten ağır kan kaybeden İsrail ekonomisidir. Yemen'in tek bir hamlesi, emperyal yaptırımların selinden daha etkili olduğunu kanıtlıyor.

 

Bu tek hamlenin geri dönüşü olmayan bir paradigma değişimine dönüşmesi ihtimali Hegemon'un felç geçirmesine neden oluyor. Özellikle de emperyal aşağılanma paradigma değişimine derinlemesine gömülü olması nedeniyle.

 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, kayıtlara geçtiği üzere, artık açık bir mesaj veriyor: Süveyş Kanalı'nı unutun. Gidilmesi gereken yol, Çinlilerin Rusya-Çin stratejik ortaklığı çerçevesinde Arktik İpek Yolu olarak adlandırdıkları Kuzey Deniz Rotasıdır.

Şaşkına dönen Avrupalılar için Ruslar üç seçeneği detaylandırdı: Birincisi, Ümit Burnu etrafında 15,000 mil yelken açmak. İkincisi, Rusya'nın daha ucuz ve hızlı Kuzey Deniz Rotasını kullanmak. Üçüncüsü, kargoyu Rus Demiryolları üzerinden göndermek.

 

Kuzey Deniz Rotası'nı denetleyen Rosatom, buz sınıfı olmayan gemilerin artık yaz ve sonbahar boyunca seyredebildiğini ve nükleer buzkıran filosunun yardımıyla yakında yıl boyunca seyrüseferin mümkün olacağını vurguladı.

 

Tüm bunlar Yemen'in tek bir hamlesinin doğrudan sonuçları. Sırada ne var? Yemen, Rusya'nın başkanlığında 2024'ün sonlarında Kazan'da yapılacak zirvede BRICS+'ya mı katılacak?

 

Yeni mimarinin çerçevesi Batı Asya'da çizilecek

 

Daha doğmadan çöken Soykırımı Koruma Operasyonu için bir araya getirilen ABD liderliğindeki donanma, Ensarullah'ı korkutmanın yanı sıra "İran'ı uyarmak" için de kurulmuş olabilir. Tıpkı Husiler gibi Tahran'ın da gözünün korktuğu söylenemez çünkü Batı Asya analisti Alastair Crooke'un veciz bir şekilde ifade ettiği gibi "Sykes-Picot öldü."

 

Bu satranç tahtasında bir kuantum değişimidir. Bundan böyle yeni bölgesel mimariyi ABD Donanması'nın "projeksiyonu" değil, Batı Asya güçlerinin şekillendireceği anlamına geliyor.

 

Bunun tarifsiz bir sonucu var: ABD'nin on bir uçak gemisi görev gücü, tüm pratik amaçlar için, esasen değersizdir ve hiçbir anlam ifade etmiyorlar.   

 

Batı Asya'daki herkes Ensarullah'ın füzelerinin Suudi ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin petrol sahalarını vurma ve onları devre dışı bırakma kapasitesine sahip olduğunu çok iyi biliyor. Dolayısıyla Riyad ve Abu Dabi'nin Yemen direnişine karşı ABD öncülüğündeki bir deniz gücünün parçası olmayı asla kabul etmemeleri şaşırtıcı değil.   

 

Buna bir de şu anda Rusya ve İran'ın elinde bulunan sualtı insansız dronlarının rolünü ekleyin. Bunlardan elli tanesinin bir ABD uçak gemisini hedef aldığını düşünün: hiçbir savunması yok. Amerikalılar hala çok gelişmiş denizaltılara sahip olsalar da Babu'l Mendeb ve Kızıldeniz'i Batılı operatörlere açık tutamazlar.

 

Enerji cephesinde Moskova ve Tahran'ın "nükleer" seçeneği kullanmayı ya da dünya petrol arzının potansiyel olarak en az yüzde 25'ini ve daha fazlasını kesmeyi düşünmelerine bile gerek yok - en azından şimdilik. Bir Basra Körfezi analistinin veciz bir şekilde ifade ettiği gibi, "bu uluslararası finans sistemini geri dönülemez bir şekilde çökertecektir."

 

Gazze'deki soykırımı desteklemeye kararlı olanlar için uyarılar yapıldı. Irak Başbakanı Muhammed Şiya el-Sudani bunu açıkça dile getirdi. Tahran, İsrail'i destekleyen ülkelere karşı tam bir petrol ve gaz ambargosu çağrısında bulundu. 

 

İsrail'e yönelik, titizlikle tasarlanmış, tam bir deniz ablukası belirgin bir olasılık olmaya devam ediyor. Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami, İsrail'in "yakında Akdeniz, Cebelitarık Boğazı ve diğer su yollarının kapatılmasıyla karşı karşıya kalabileceğini" söyledi.

 

Henüz Hürmüz Boğazı'nın olası bir ablukasından bile bahsetmediğimizi unutmayın; hala Kızıldeniz/Babu'l Mendeb'deyiz.

 

Çünkü eğer Beltway'deki Straussçu neo-con'lar paradigma değişikliği karşısında gerçekten çılgına döner ve İran'a "ders vermek" için çaresizlik içinde hareket ederlerse, Hürmüz-Bab'l Mendeb karışımı bir abluka petrolün varil fiyatını en az 500 dolara fırlatabilir, 618 trilyon dolarlık türev piyasasının patlamasını tetikleyebilir ve tüm uluslararası bankacılık sistemini çökertebilir.

 

Kağıttan kaplan sıkışmış durumda

 

Mao Zedong her şeye rağmen haklıydı: ABD aslında kağıttan bir kaplan olabilir. Putin ise çok daha dikkatli, soğukkanlı ve hesapçı. Bu Rus başkan için her şey, tam da kimsenin beklemediği bir anda asimetrik bir yanıt vermekle ilgili.

 

Bu da bizi satranç tahtasındaki tek Ensarullah hamlesini maskeleyen gölge oyununu açıklayabilecek belki de en önemli hipoteze getiriyor.       

 

Pulitzer ödüllü araştırmacı gazeteci Sy (Seymour) Hersh, Biden Ekibinin Kuzey Akım boru hatlarını nasıl havaya uçurduğunu kanıtladığında, aslında Gazprom'a, Almanya'ya, AB'ye ve bir grup Avrupalı şirkete karşı bir terör eylemi olan bu olaya Rusya'dan hiçbir tepki gelmedi. Oysa şimdi Yemen, basit bir abluka ile küresel deniz taşımacılığını altüst ediyor.

 

Peki hangisi daha savunmasız? Küresel enerji arzının fiziksel ağları mı (Pipelineistan) yoksa gücünü deniz üstünlüğünden alan devletler olan Talasokrasi mi?

 

Rusya Boru Hatlarına ayrıcalık tanır: örneğin Kuzey Akımları ve Sibirya'nın Gücü 1 ve 2'ye bakınız. Ancak Hegemon olan ABD, her zaman "Britanya dalgaları yönetir" sözünün mirasçısı olan talassokratik gücüne güvenmiştir.

 

Artık öyle değil. Ve şaşırtıcı bir şekilde, bu noktaya gelmek için Washington'un deli gibi oyun oynadığı ve korku tacirliği yaptığı "nükleer" seçenek olan Hürmüz Boğazı'nın ablukaya alınması bile gerekmedi.

 

Elbette elimizde dumanı tüten bir silah olmayacak. Ancak Yemen'in tek hamlesinin üç BRICS üyesi – neocon yeni "şer ekseni" Rusya, Çin ve İran – artı diğer iki BRICS+, enerji devi Suudi Arabistan ve BAE arasında en üst düzeyde koordine edilmiş olması büyüleyici bir önerme. "Eğer yaparsan, arkandayız" gibi. 

 

Elbette bunların hiçbiri Yemenlilerin saflığına gölge düşürmüyor: Filistin'i savunmak kutsal bir görev.

 

Batı emperyalizmi ve ardından turbo-kapitalizm her zaman Yemen'i yutmaya takıntılı olmuştur; bu süreç Isa Blumi'nin Yemen'i Yok Etmek adlı muhteşem kitabında "Yemenlileri Hint Okyanusu dünyasının büyük bir kısmı için ekonomik, kültürel, manevi ve siyasi motor olarak tarihi rollerinden zorunlu olarak mahrum bırakmak" olarak tanımladığı bir süreçtir.

 

Ancak Yemen fethedilemez ve yerel bir atasözüne uygun olarak "ölümcül"dür (Yemen Fataakah). Direniş Ekseni'nin bir parçası olarak Yemen Ensarullah'ı artık Avrasya çapındaki karmaşık bir dramın kilit aktörlerinden biridir ve bu durum, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi (BRI), Hindistan-İran-Rusya liderliğindeki Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru (INSTC) ve Rusya'nın yeni Kuzey Deniz Rotası ile birlikte Akdeniz ve Arap yarımadası çevresindeki stratejik boğaz noktalarının kontrolünü de içermektedir.

 

Bu tamamen başka bir ticari bağlantı paradigmasıdır ve Afro-Avrasya'nın Batılı sömürgeci ve yeni-sömürgeci kontrolünü paramparça etmektedir. Evet, BRICS+ tek bir hamleyle Pax Americana'ya tüm jeopolitik sıkışmaların anasını sunan Yemen'i destekliyor.         

 

Pepe Ercobar

The Cradle

intizar.web.tr

Yorumlar