Sana yönetimi Amerikan askerlerini, Yemen’in egemenliğini ihlal etme ve uluslararası yasalara aykırı herhangi bir girişimde bulunması halinde karşılık vermeye hazır olduğu uyarısında bulunarak, Yemen deniz kuvvetlerinin Yemen suları ve kıyıları ve stratejik Babül-Mendeb boğazının güvenliği ile ilgili her türlü hasmane girişime karşı koyma gücüne sahip olduğunu vurguladı.
Bundan önce de Yemen Ulusal Kurtuluş Hükümeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin el Aza sosyal medya hesabı üzerinden yayınladığı bir mesajda, Kızıldeniz'de denizcilik güvenliğinin korunması ve uluslararası barış ve güvenlik amacıyla Amerikan güçlerinin Kızıldeniz’deki kara sularından uzaklaşması gerektiğini, çünkü kendi karasularına her türlü hareketin en uzun ve en şiddetli çatışmaların başlangıcı anlamına geleceğini belirtti.
Daha önce de Yemen Ulusal Kurtuluş Hükümeti Savunma Bakanı Muhammed Nasır el Atıfi yaptığı konuşmada, Kızıldeniz, Aden Körfezi ve Babül Mendeb boğazının dünyaya hizmet veren gemilerin geçiş hatları olduğuna işaretle, bu bölgelerin güvenliğini korumaya bağlı olduklarını, meydan okumaya meydana okumakla, gerginliği tırmandırmakla aynı şekilde, bombalamayı bombalamak, işgale direniş ve barışa barış ile yanıt vereceklerini vurgulamıştı.
Ensarullah yetkilileri, ABD ve Biden yönetiminin Batı Asya bölgesinde asker sayısını arttırma ve 3 bin yeni deniz piyadesini Amfi USS Bataan savaş gemisi ve başka bir gemiyle birlikte bölgeye sevk edip Kızıldeniz’e konuşlandırmasının ardından bu uyarılarda bulundu.
Ensarullah’ın Amerikan askeri gücünün bölgedeki varlığının artması ve bu askerlerin Yemen’e yakın sularda konuşlanması, Yemen kurtuluş hükümetinin bu güçlerinin ilan edilmeyen hedeflerine yönelik oldukça şüpheyle yaklaştığını gösteriyor.
Gelinen aşamada ABD’nin askeri varlığını güçlendirmek ve Ensarullah’ın gösterdiği tepki ile, Washington’un Suudi Arabistan’ın Yemen bataklığından çekilme yaklaşımını kabul etmediğini ve Suudi Arabistan’ın geçmişteki pozisyonundan geri çekilmesine karşı olduğunu gösteriyor.
Bu neden Ensarulah lideri Seyyid Abdulmelik el Husi Cumartesi günü yaptığı açıklamada, Suudi-BAE koalisyonunun ABD ve İngiltere’nin desteği altında olduğunu, Yemen’i kuşatmaya, tahrip etmeye ve bölmeye devam ettiğine işaretle, bu olaylar karşısında uzun süre sessiz kalmanın mümkün olmadığını belirterek, yeteri kadar arabuluculuk için fırsat verdiklerini, olumlu gelişme yaşanmadığı ve Suudi Arabistan’ın hasmane yaklaşımına devam etmesi halinde, kendilerinin de kararlı şekilde tutum sergileyeceklerini, barış istemeleri halinde yolunun belli olduğunu, mümkün olmayan şartları ileri sürmediklerini kaydetti.
Arap dünyasının en yoksul ülkesi olan Yemen, geçen 8 senede Yemen halk güçleri ve silahlı kuvvetleri ile eski ve firari hükümeti geri getirmeye çalışan koalisyon güçleri arasında savaşa sahne oldu.
Bu savaş, Yemen’in alt yapısının yok olması, binlerce insanın hayatını kaybetmesi ve yaralanması ve milyonların evlerinden edinmesine yol açarken, Yemen güçlerinin saldırgan tarafların topraklarının derinliğine İHA’li ve füzeli saldırılar gerçekleştirmeleri ile saldırganların hedeflerine ulaşmamasıyla sonuçlandı.

parstoday