Kazım Garibabadi, Amerikan insan hakları inceleme ve ifşa haftası ve 7 Tir şehitlerini anma haftası konulu basın toplantısında, İran  halkına yönelik yasadışı tek taraflı yaptırımlar uygulamanın Amerika'nın cinayetlerinden biri olduğunu ve Amerika'nın en geniş çaplı zalim yaptırımları uyguladığını belirtti. 
Önde gelen hukukçulara göre yaptırımların bir savaş silahı olarak görülmesi gerektiğini belirten Garibabadi, yaptırımlarda  sadece daha fazla can kaybının yaşanmadığını, aynı zamanda çeşitli alanlarda çok sayıda zarara da yol açıldığını sözlerine ekledi.
Son yıllarda ekonomik yaptırımlar, güçlü ülkelerin dünya arenasında diğer ülkeler üzerinde baskı kurması için önemli bir araç haline geldi; şimdiye kadar  Amerika, Avrupa Birliği ve diğer gelişmiş ekonomiler diğer ülkelere yüzlerce ekonomik yaptırım uyguladı.
Bu yaptırımlar çoğunlukla nükleer silahların yayılmasının yasaklanması veya insan  haklarının desteklenmesi gibi bahanelerle uygulanıyor ancak bu yaptırımların arkasında her zaman siyasi ve bencil hedefler var. Amerikan dış politikasında ekonomik yaptırımlar, diğer ülkeler ve  sözde kötü gruplara eşlik edecek en önemli baskı araçlarından biridir. Amerikan başkanları arasında bu araca yapılan vurgu o kadar fazladır ki, dünyadaki birçok düşünür Amerikan yaptırımlarını bu ülkenin "ekonomik silahı" olarak nitelendirmiştir.
Eski Amerikan Başkanı Woodrow Wilson'a göre, "Yaptırım uygulanan bir halk, teslim olmaya veya kuşatmaya maruz kalır; bu sessiz ve ölümcül barışçıl ekonomik çareyi uygulayın ve hiçbir askeri güce gerek yoktur."
Bu durum yaptırım uygulanan ülkelerin halkları üzerinde yaptırımların insanlık dışı etkileri inkar edilemezken; bir ekonomik silah olarak, bir savaş kadar yıkıcı etkiler yaratabilir. Amerikalı araştırmacı "Bo Ram Kwon" bu konuda şöyle diyor: Geçmişte ülkeler baskı aracı olarak hem askeri gücü hem de ekonomik yaptırımları kullandılar.
Yaptırımlar, can kayıplarına yol açmadan ve kamuoyunda  hassasiyet yaratmadan ülkeye önemli maliyetler yükleyebiliyor; dolayısıyla hedef ülkenin davranışını değiştirmek için bu aracın savaşa tercih edilebileceği söylenebilir.
Ekonomi araştırmacıları Matthias Neuenkirch   ve Florian Neumeier'in  yaptırımların farklı ülkeler üzerindeki etkisine ilişkin araştırması, yaptırımların hedef ülkelerde gelir eşitsizliğine, yoksulluğa ve GSYİH büyümesinde düşüşe neden olduğunu gösteriyor. Örneğin, 1991 ile 2018 arasında  Amerika yaptırımları, hedef ülkelerdeki yoksulluğu yaklaşık yüzde 3,5 oranında arttırırken hedef ülkelerde kişi başına düşen GSYİH artış oranını yüzde 2'den fazla azalttı.
İran İslam Cumhuriyeti, İslam Devrimi'nin başlangıcından bu yana Amerika yaptırımlarına maruz kalıyor ve bu tek taraflı yaptırımlar son yıllarda daha da yoğunlaştı, öyle ki  ülke ticareti etkilendi ve İran hükümetinin mali kaynaklarının bir kısmı çekildi veya bloke edildi; bu durum ise yoksulluğu, enflasyonu ve halk üzerindeki ekonomik baskıyı artırdı. 
Bu yaptırımların etkileri arasında, ağır bir insan hakları ihlali olarak değerlendirilmesi gereken insan sağlığı üzerindeki doğrudan etkisidir. İran İslam Cumhuriyeti yetkilileri ve hatta Birleşmiş Milletler uzmanları, Amerika'nın tek taraflı ve yasadışı yaptırımlarının İran'daki  hastalar da dahil olmak üzere insanların sağlığı üzerindeki etkisi konusunda defalarca uyarıda bulundu ve bu yaptırımların belirli hastalıklardan mustarip insanların her gün ölümüne neden olduğunu vurguladılar.
İran Yargı Erki İnsan Hakları Kurumu Sekreteri de seçkin hukukçulara göre yaptırımların bir savaş silahı  olarak görülmesi gerektiğini belirterek, yaptırımların sadece daha fazla insanı öldürmekle kalmayıp, çeşitli alanlarda da çok fazla zarara yol açtığını söyledi.

parstoday