Filistin Yönetimi Sağlık Bakanlığı Cumartesi günü yaptığı açıklamada, "Samer Salah El-Şafa'i boynundan, göğsünden ve karnından ve "Hamza Cemil Haryoş" göğsünden, boynundan ve sol bacağından vuruldu." dedi.
İç krizlerin giderek derinleştiği Siyonist rejim, bir yandan zaman zaman Suriye'ye ve Gazze'ye hava saldırısı düzenlerken, diğer yandan da Filistinlilere karşı cinayetlerine devam ediyor. 
Adeta Filistinlilerin kandan beslenen Siyonist rejim, iki Filistinliyi şehit ederek, bir kez daha barbar yüzünü ortaya koydu. Ama artık, "vur kaç" politikası dönemi sona ermiştir ve Netanyahu ve radikal kabinesi bunu iyi şekilde bilmektedir. Nitekim son günlerde 87 günlük uzun bir süre açlık grevinde olan Hıdır Adnan'ın Siyonist rejimin zindanında şehit olmasının ardından Gazze'deki direniş grupları derhal roketli ve füzeli yanıt verdiler.
Siyonist Rejim tarafından, İslami Cihad Hareketi'ne üye olmak ve İsrail karşıtı etkinliklere katılmakla suçlanan 44 yaşındaki Adnan, 2012'den bu yana birçok kez gözaltına alınarak "idari tutukluluk" uygulamasıyla hapse mahkum edilmişti.
Bundan önce de işgal rejimi direniş füzelerinin karşısında 3 gün gibi kısa bir sürede teslim olmuştu.
İzzettin Kassam Tugayları üyesi iki Filistinlinin önceki gün şehit olmasının ardından da Hamas bir açıklama yaparak, şehit kanlarının işgale karşı devrimi alevlendireceğini belirtti.
Hamas sözcülerinden Hazım Kasım da işgal güçlerinin Tulkerem’deki Nuru Şems Kampı’nda sabah saatlerinde  işlediği cinayetin karşılıksız kalmayacağını söyledi.
Filistin halkının ve direnişinin işgal güçlerinin cinayetine misillemede bulunacağını belirten Kasım, işgal hükümetinin benimsediği Nazi politikasıyla bölgede patlamaya yol açmakta kararlı göründüğüne işaret etti.
Ancak işgal rejimin ırkçı başbakanı Benyamin Netanyahu ve radikal kabinesi sokaklar ve caddelerde Filistinlileri hedef alıp, bu tür cinayetleri işlemekle, karşı karşıya kaldıkları kriz ve sorunların üstünü örtemezler. Siyonist rejim içindeki kriz giderek büyümekte. Kimi uzmanlara göre, işgal rejimi kısa bir sürede dağılma eşiğine gelebilir. Bu konu bizzat sahte rejimin bazı üst düzeyli yetkilileri tarafından da endişe ile vurgulanıyor.
Bundan dolayı işgal güçlerinin cinayetlerinin yoğunlaştığı, Mecid-i Aksa'ya baskının tırmandığı, Filistin halkını ve kutsal mekanlarına yönelik saldırılarını artırdığı  görülmekte. Ayrıca işgal rejiminin Filistinlileri keyfi olarak tutuklama eylemlerinin de arttığı biliniyor. Nitekim, Filistin'deki Esirler Araştırma Merkezi'nin hazırladığı rapora göre İsrail işgal yönetimi bu yılın başından itibaren Filistinli esriler hakkında toplamda 1016 idari hapis kararı çıkardı. Bu kararların bazıları yeni tutuklananlar hakkında verilirken, bazıları da daha önce tutuklanmış olanların tutukluluk sürelerini uzatmak amacıyla verildi. Bu arada bu yıl içinde idari tutuklama sayısında belirgin bir artış olduğuna da dikkat çekildi. 
Sonuç olarak, sahte ve ırkçı Siyonist rejim, kandan ve cinayetten beslenen bir rejim olarak, dünyanın gözü önünde ve pasifliği sayesinde cinayetlerini sürdürmeye ve her gün Filistinlileri hedef almaya devam etmekte. Ülkeler ve uluslararası örgütlerin sessizliği de bu rejimi cinayetlerini artan şekilde sürdürmesi için teşvik etmekte. Bu durumda, Filistinlilerin birlik içinde işgal rejiminin cinayetlerine yanıt vermesinden başka bir seçeneği yoktur.

parstoday