İşgalci İsrail rejiminin başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ordu ve istihbarat komutanlarıyla yaptığı bir dizi gizli görüşmenin ardından 21 Şubat'ta İran'ın nükleer tesislerine yönelik olası saldırılara hazır olduklarını duyurdu. İran İslam Cumhuriyeti'nin Birleşmiş Milletler elçisi ve Daimi Temsilcisi Amir Said İrevani, Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri ve Geçici Başkanı'na yazdığı mektupta şunları yazdı: "Siyonist rejim Başbakanı'nın 21 Şubat 2023 tarihli açıklamaları İran'ın hayati altyapısına ve barışçıl nükleer tesislerine karşı askeri güç kullanılması iddiası barış için yıkıcı sonuçlar doğuracak, bölgesel ve uluslararası güvenliğin tehdidi için zemin sağlayacaktır. " İrevani, İran'ın vatandaşlarını, çıkarlarını ve ulusal güvenliğini savunmak ve gerekli gördüğü yerde ve zamanda Siyonist rejimin herhangi bir tehdidine veya yanlış hareketine karşı kararlı bir şekilde yanıt vermek için uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler Şartı'na dayanan meşru ve doğal hakkını saklı tuttuğunu da sözlerine ekledi. 

İran İslam Cumhuriyeti'nin askeri alanda her zaman savunmaya ağırlık verdiği ortada olmuştur ve İran, özellikle son 44 yılda hiçbir ülkeye askeri saldırı gerçekleştirmemiş, ancak İran'a karşı hareketlere karşılık olarak askeri eylemler gerçekleştirmiştir. Düşmanları püskürtmek, caydırıcılık oluşturmak ve ülkenin toprak bütünlüğü ve güvenliğini savunmak için misillemelerde bulunmuştur.   Ayrıca İran İslam Cumhuriyeti, düşmanların düşmanca eylemleri karşısında güvensizlik ve bölgesel kaos oluşmasını önlemek için birçok kez stratejik sabır göstermiştir. Bu nedenle birçok teorisyen, İran İslam Cumhuriyeti'nin Batı Asya'nın bölgesel ortamında her türlü çatışma ve savaştan kaçınan rasyonel ve mantıklı bir aktör olduğuna, bunun yerine daha fazla güvenlik veya barışı güçlendirmeye yönelik çaba gösteren bir aktör olduğuna  inanmaktadır. bu rejimin. Gerçek şu ki, Amerika ve Avrupa ülkelerinin sürekli ve sınırsız Siyonist Rejim desteği ve Birleşmiş Milletler'in bu rejimin suçlarına karşı eylemsizliği bu rejimi cesaretlendirmiştir, Batı Asya'daki en büyük düzen ve güvenlik bozucu ve tehdit haline getirmiştir.  

 Netanyahu'nun mafya bakanlarıyla birlikte aşırılık yanlısı kabinesinin iktidara gelmesi de son iki ayda Siyonist rejimin hem işgal altındaki toprakların içinde hem de dışında, özellikle Filistinlilere yönelik şiddet içeren davranışlarının artmasına neden oldu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi dönem başkanı, Siyonist rejimin İran'a karşı uluslararası hukuka aykırı herhangi bir davranışında Güvenlik Konseyi ve Birleşmiş Milletler'in de sorumlu olduğunu çünkü bu örgütlerin uluslararası barışı koruma görevi olduğunu belirtiyor. Öte yandan Siyonist rejime yönelik kararlı uyarı, Siyonist rejimin kendi iç krizlerini, barış ve güvenlik yandaşı bir ülkeye yönelik tehdit veya askeri harekatla örtemeyeceğinin de göstergesidir. İran İslam Cumhuriyeti, hem İran içinde hem de İran dışında, Siyonist rejimin herhangi bir mantıksız eylemine karşı kararlı bir yanıt ve meşru savunma için gerekli kapasiteye sahiptir.

parstoday