35. ULUSLARARASI İSLAMİ VAHDET KONFERANSI'NIN HEDEFLERİ (ANALİZ)

35. İslami Vahdet Konferansı " İslam Birliği; İslam dünyasında barış ve bölünme ve çatışmadan kaçınma" konusuyla Salı günü ve vahdet haftasının başlaması ile birlikte, cumhurbaşkanı Seyid İbrahim Reisi'nin konuşması ile Tahran'da çalışmalarına başladı. 

Görüntülenme: 1188 Tarih: 21 Ekim 2021 21:20
35. ULUSLARARASI İSLAMİ VAHDET KONFERANSI'NIN HEDEFLERİ (ANALİZ)

Konferansa 52 ülkeden Müslüman düşünürler ve bilgeler hem sanal ortam, hem de yüz yüze katıldılar.

Cumhurbaşkanı konuşmasının bir bölümünde konferansın İslam ümmeti ile İslam dünyası arasındaki komplolara karşı aydınlatma rolünü çok etkili ve stratejik olarak değerlendirdi. Reisi, IŞİD'in bölgede Amerika ve Siyonizm hedefleriyle eşgüdümlü olduğuna da değinerek "Bu komploya günümüzde Lübnan ve Afganistan'da ve dün de Suriye ve Irak'ta şahit olduk. Bu yüzden bu komployu anlamak çok önemlidir ve İslam alimlerinin aydınlatma çalışmaları İslam ümmetinde gençlerin dokunulmazlığına sebep olacaktır" dedi.

Müslüman ülkeler bir çok tehdit ve komploya maruz kalmış bulunuyorlar. Bunlardan  en önemlisi ise bölgesel ihtilaflar, tefrika ve terörizmdir. Bu sorunlar aslında tüm bölge ve İslam dünyasının ortak tehditleridir. Terörizm ve aşırıcılık sadece Irak veya Suriye için değil, bölgede ve dünyada barış ve güvenlik için de ciddi bir tehdit sayılır.

IŞİD'in Afganistan'daki terör faaliyetleri ve endişe verici durum ise bu konunun bariz örneğidir. Bu nedenle, aşırılık ve tefrika gibi birliği  bozan faktörlerinin reddedilmesi stratejik öneme sahiptir. Fakat İslam dünyasında birlik, gerçekleri açıklamak ve komploları aydınlatmak, ilerici düşünceleri yaygınlaştırmak ve İslam ülkeleri arasında vahdet alanlarında işbirliğini güçlendirmeye bağlıdır. Bu yüzden İslam dünyasında özellikle Amerika tarafından yürütülen komplolardan haberdar olmak, büyük önem taşıyor.

Amerika asla Müslüman ülkeler için barış ve güvenlik istememiştir. Zira İsrail'in gayrı meşru varlığının korunması ve Amerika'nın bölgedeki sultacı hedefleri, İslam dünyasında garanti bulamıyor. İslam düşmanları İslam dünyasının zayıflamasını, tefrikaya düşmesini ve yabancılara bağlı kalmasını istiyor. Amerikalı politikacılar Batı Asya bölgesinde Siyonist rejimin güvende olması için her zaman savaş ve çatışmanın olması gerektiğini itiraf ediyorlar.

 

Fransa'dan siyaset uzmanı ve akademisyen İmad Hamruni ise İslami vahdet konferansının ilk gününde video konferans ile bağlanarak, "günümüzde Filistin işgal edilmiş, Suriye'nin bir bölümü işgal edilmiş ve bir çok savaş yaşanmıştır ki çeşitli bölgelerden gelen tekfirci gruplarla mücadelenin sonucudur. Bu mesele yani İslam ümmetinin düşünürleri ve İslami ümmet siyasetçilerinin kardeşliği oluşturma yolunda başarısız kaldıkları anlamındadır" dedi.

Söz konusu uzman “Ne yazık ki, sömürgecilik bizim tarihimizde var olan dağılma ve bölünmeleri ve kırılmaları sömürmeyi başardı. Bu nedenle, bu ayrışma ve ihtilafın herhangi bir izini ortadan kaldırmalıyız” ifadelerini kullandı.

Amerikalı yetkililer, temelsiz suçlamalarda bulunmak ve güvensizlik yaratarak İran'ın bölge ülkeleriyle ilişkilerinde ayrılık peşindeler böylece Washington ve uşakları için bölgede alan oluşur. Fakat İran  tüm bu komplolara karşı duruyor ve vahdet ile tefrikadan uzak durarak mazlum halklar arasında bir inkılap hareketine sebep oluyor. Bu da Amerika’nın öfkesine sebep olurken korsan rejimi dehşete düşürüyor.

Hiç şüphesiz İslam vahdet, dayanışma, şiddet ve gerici düşüncelerde nefret dinidir ve ittifak ise sorunlardan kurtuluş ve komplolara galebe gelmenin tek yoludur.

Burada önemli olan konu bu alandaki yaklaşım, İslam birliğinin değerli temellerine ve İslam'ın gerçek kimliğine dönüşe yönelmektir, tüm bunlar ise İslam dünyasının sulta düzeni ve dünya sultacılık sisteminin etkisinden kurtulmasında büyük etkisi vardır. Böyle bir destekle İslam dünyası kendisini kesinlikle bölünme ve aşırılık girdabından kurtarabilir.

parstoday

Yorumlar