FİLİSTİN DAVASI VE YÜZYILIN ANLAŞMASI ADLI ŞEYTANİ PROJE (2. BÖLÜM)

 

Görüntülenme: 1740 Tarih: 06 Ağustos 2019 10:24
FİLİSTİN DAVASI VE YÜZYILIN ANLAŞMASI ADLI ŞEYTANİ PROJE (2. BÖLÜM)

Bu bölümde Amerika eski Başkanı Obama dönemindeki uzlaşma anlaşmalarını ele almak istiyoruz.

Obama 2009 yılında Beyaz Saray'da başkanlık makamına geldiğinde Filistinliler ve Siyonistler arsındaki anlaşmazlıklar ve sorunlar devam ediyordu. Bu konu ise Amerika'nın Batı Asya bölgesine yönelik dış siyasetinin önemli parçalarından sayılırdı. Bundan öncesine kadar Amerika, Siyonistler ve Filistinliler arsında sözde barışı inşa etmek için çaba gösterse de bu ihtilaflar ortadan kalkmamış daha da derinleşmişti. 

Belki de Amerikan projelerinin başarısızlığının en önemli nedeni, Amerika'nın özellikle de G. W. Bush döneminde Siyonist Rejimin terör girişimlerini kayıtsız şartsız desteklemesi idi. 

Siyonist Rejim yerleşim yerlerinin işgal altındaki topraklarda artması ve de Filistin devletinin Amerika tarafından tanınmaması da Amerikan barış müzakerelerinin başarısızlığının önemli nedenlerinden diğerleridir. Bu doğrultuda Barack Obama seçim kampanyalarında bile her daim eski Amerikan hükümetlerinin Batı Asya'ya özellikle de Filistin meselesine yönelik siyasetlerini eleştirerek bu meselelerin yeni bir yaklaşım sayesinde çözülmesi gerektiğine vurgu yaptı. 

Obama başkanlığa atandığı ilk haftada ilk mülakatını bir Arap televizyon kanalı ile yapıp Batı Asya'ya Filistin-Siyonist Rejim sorununu denetleyecek temsilci gönderdi. Obama Müslümanların kendine olan bakışını değiştirmek için kimi zamanlar Siyonist Rejimi eleştirerek özellikle de Siyonist Yerleşim Yerlerinin genişletilmesi ve arttırılması siyasetini de tenkit etti. Ancak Obama ikinci başkanlık dönemine yaklaştıkça bu siyasi lafazanlıklardan geri adım atıp bir yandan da hükümetinin Siyonist Rejime karşı tavrını yumuşatarak Siyonistleri daha fazla desteklemeye başladı. 

Değişim sloganı ile iktidara gelen Obama ilk başlarda Filistin meselesinde tarafsız bir yaklaşım içerisinde olduğunu göstermeye çalıştı. Obama bu yaklaşımından dolayı Siyonizm yanlısı Amerikan siyasetçileri ve Siyonizm Lobisinin baskısı ve eleştirileri ile karşılaştı. 2011'de yapılan anketlere göre Siyonistlerin sadece yüzde 9 kadarı Obama'nın Filistinlilerden ziyade Siyonistlerin yanında olduğuna inanıyorlardı. 

Bunun yanı sıra Barack Obama Amerika başkanı olarak işe başladığı 21 Ocak  2009'da ilk mesai gününde Siyonist Rejim Başbakanı Ehud Olmert ve Hüsnü Mübarek, ikinci Kral Abdullah ve Mahmut Abbas gibi Arap ülkeleri liderleri ile telefonda görüşüp Barış anlaşmalarının hayata geçirilmesi konusunda ciddiyetini göstermeye çalıştı. Bunun ardından ise Amerika dönem dışişleri bakanı Hillary Clinton bu alanda ortak bir bildiri yayımlayıp tecrübeli senatörlerden George J. Mitchell'i Amerika'nın Batı Asya'daki özel temsilcisi olarak atadı. 

Barack Obama daha sonra defalarca Siyonist Rejimin yerleşim yerlerini genişletme ve arttırma siyasetlerine karşı çıktığını belirtti. Bu doğrultuda Barack Obama Eylül 2009'da Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Kurulunda yaptığı konuşmada şu ifadelerde bulundu: "Amerika Siyonistlerin Yerleşim Yerlerinin inşasının devam etmesine karşıdır." Obama ayrıca Haziran 2009'da Kahire üniversitesinde de yerleşim yerleri inşasının devam etmesi ile ilgili şöyle bir açıklamada bulundu: "ABD yerleşim yerlerinin inşasını gayrı meşru olarak saymıyor ancak bu süreç geçmişte yapılan anlaşmaların ihlali olduğundan dolayı barışın tesis sürecini zayıflatıp yavaşlatıyor. Şimdi artık Siyonist yerleşim yerlerinin inşasının durdurulması gerekiyor. "

Obama ve onun kabine üyeleri sonraki yıllarda da Siyonist Rejimlerin yerleşim yerlerini genişletme ve büyütme siyasetine karşı çıktılar ancak tüm bu eleştirilere rağmen Binyamin Netanyahu, Amerika'lılara yerleşim yerlerinin inşasının durdurulmasına dair verdiği sözleri tutmayarak bu hususta tek bir adım bile geri atmadı. 

Daha sonra ise Obama 2009'da Amerika dışişleri bakanlığında yaptığı konuşmada Amerika'nın Batı Asya'nın durumu ile ilgili siyasetlerini açıklayarak Filistin hükümetinin 1967 sınırları öncesine uymak sureti ile kurulmasını destekledi. 

Obama 1967 öncesi çizilen sınırların gelecek müzakerelerin temeli olması gerektiğini de vurguladı. Ancak Netanyahu bir bildiri yayımlayarak Amerika'nın Siyonist Rejim İsrail'e olan taahhütlerini hatırlatarak Obama'nın müzakerelerin başlatılması için sunduğu şartları reddetti.

Genel olarak Obama Siyonist yerleşim yerlerinin genişletilmesine karşı çıkıp 1967 sınırlarına göre iki devletin kurulmasına ısrar etmesine rağmen Filistin'in Birleşmiş Milletler Teşkilatı, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü-UNESCO ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi uluslararası kurumlar ve örgütlere katılmasına karşı çıktı. Bu muhalefete rağmen Filistin sonunda 2012 yılında BMT'ına gözlemci üye olarak seçildi. 

Başkanlık döneminin son iki yılında Filistin ve Siyonistler arasındaki sorunu çözmeye yönelik çalışmalarına devam eden Barack Obama Filistin meselesini hep Arap ülkeleri ve Siyonist Rejim arasındaki ilişkiler çerçevesinde tanımlamaya çalıştı. Obama buna esasen Araplar ile Siyonist Rejim ilişkilerinin normalleştirilmesi için önerilerde bulundu. Washington açısından bu öneriler Filistin ve Siyonistler arasında barış sürecinin sonuçlanmasına yol açacaktı. 

Barack Obama'nın bu doğrultudaki önerilerinden biri de Doğu Kudüs'ün kimi bölgelerinin işgal altındaki topraklara eklenmesi ve ayrıca İslami mekanların Araplar tarafından yönetilmesi idi. Gerçi Obama tek taraflı mahiyet taşıyan projeleri ve önerilerinin hayata geçirilmesi için bölge ülkeleri ile müzakereler başlatsa da ancak Siyonistlerin yerleşim yerlerinin inşasına devam etmesi ve Netanyahu'nun Obama'ya soğuk davranması bu çabaları sonuçsuz bıraktı. 

Gerçekte Siyonist Rejimin aşırı istekleri ve bu rejimin Amerika'nın desteklerinin kesilmeyeceğinden emin olması anılan uzlaşma projeleri ve anlaşmalarının başarısızlığı için zemin hazırlamış oldu. 

Batı Asya meseleleri uzmanı İranlı analist Mesud Esedullahi Siyonist Rejimin Filistin halkının hakları aleyhindeki saldırgan tavrının değişmez olduğuna değinerek şöyle bir değerlendirmede bulunmuştur: "İsrail, Amerika'nın kesintisiz desteklerinden ve de Arap ülkelerinin İsrail'in saldırgan ve yayılmacı politikalarına karşı sessiz kalması ayrıca kimi Arap ülkelerinin İsrail ile uzlaşmaya yanaşmasından dolayı pratikte  Filistin halkına karşı siyasetlerini engelsiz bir şekilde uygulamaktadır." 

Barack Obama Filistin meselesini çözmeye çalıştığını göstermesine rağmen sekiz yıllık başkanlık döneminde de Siyonist Rejim aleyhinde bir kararın çıkmasına da izin vermedi. Bu açıdan Barack Obama rekor sahibi sayılır. Tabii Obama başkanlık döneminin son günlerinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Siyonist Rejimin yerleşim yerleri inşasının durdurulması hakkında 2234 sayılı kararındaki oylamada çekimser oy kullandı. Bunun nedeni ise çoğu uzmanlara göre siyasi bir oyunun sergilenmesi idi. Çünkü Obama sekiz yıllık başkanlık döneminde aslında Telaviv'e mali, siyasi ve askeri destekler vermişti. 

Obama başkanlık döneminin bitimi ve Donald Trump'ın 2016'da başkanlık döneminin başlaması ile Washington'un Siyonist Rejime verdiği destekler devam edip yeni boyutlar kazanmaya başladı. 

Trump'ın İslam karşıtı siyasetleri, Jason Dove Greenblatt ve Jared Corey Kushner gibi Trump'ın danışmanlarının, menfaatçi yaklaşımlarla Filistin meselesine karşı radikal bir duruş sergilemelerine yol açtı. Gerçekte saldırgan ve tecavüze dayalı siyasetlerin izlenmesi açısından Siyonist Rejim ve Trump hükümeti arasında belli bir mutabakat olduğu ortaya çıktı. Öyle ki Trump geçmişte görülmemiş bir şekilde Amerika büyükelçiliğini Telaviv'den Kudüs'e taşıdığını bildirdi. 

Filistin meselesi uzmanlarından Adnan Hüseyni Trump'ın Filistin ve Müslümanlar aleyindeki siyasetleri hususunda şöyle diyor: "Trump Amerika büyükelçiliğini Telaviv'den Kudüs'e taşıyarak İslam alemi ve Arap ülkeleri ile savaşmak istediğini açıkça gözler önüne serdi. Amerika'da şimdiye dek 42 başkan işbaşına gelmiştir, ancak hiçbiri Trump'ın bu kararını almamıştı. Aslında Trump'ın bu kararı akılsızlığı ve siyasi cehaletinden dolayı alınan bir karardı. "

Siyonizm lobisinin Trump hükümetine nüfuz edip yakınlarının ve akrabalarının da Siyonizm hareketine destek vermesi, Trump hükümeti ve Siyonist Rejim arasında ekonomik ilişkilerin yanı sıra ideolojik ve stratejik bağımlılığın oluşmasına da zemin oluşturmuştur. Bu yüzden Trump'ın da Filistin meselesini çözmeye yönelik iddiaları aslında Filistinliler lehine değil tamamen Siyonist Rejim lehine olacaktır. 

Öyle ki son yıllarda Filistin Özerk Teşkilatı uzlaşma sürecine katılmasına rağmen Trump hükümetinin aşağılayıcı tavırları ile karşı karşıya kalmıştır. 

 

HAMAS hareketi siyasi büro başkanı İsmail Hanye  Gazze halkına yaptığı konuşmasında şöyle bir açıklamada bulunmuştur: "Amerika'nın Filistinli müzakereciler ve makamlarına nasıl davrandığına ait bilgilerimiz vardır. Gerçekte İsraillilerin istekleri Amerikalıların dilinden Filistinli müzakerecilere iletilmektedir. Durum o kadar vahim ki Amerika Filistin Özerk Teşkilatından Filistinli şehit ve esirler ailelerine yardım etmemesini istemiştir. "

parstoday

Yorumlar