Devrim Muhafızları İstihbarat Teşkilatı eski başkanı Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Hüseyin Taib, siyonist rejim ve ABD’nin İran’a karşı yürüttüğü 12 günlük savaşta uğradıkları yenilgiyi değerlendirdi.
Tesnim Haber Ajansı’nın haberine göre, Hüseyin Taib, Hz. Masume (s.a) yerleşkesinde düzenlenen “İslam Mücahitleri Heyeti Sözcüleri 33. İstişare Toplantısı”nda bölgedeki son gelişmeleri analiz ederek, “Son 12 günlük savaş, yalnızca İran ve bölge için değil, dünya dengelerini incelemek açısından da bir dönüm noktasıdır. Bu sürecin doğru okunması, gelecekteki yönelimleri anlamamızı sağlar.” dedi.
Taib, mevcut dönemde İslam Devrimi ile küresel istikbar cephesinin öngörülerin ötesine geçen bir hızda değişim yaşadığını belirterek, “Artık hiçbir şey eski hesaplamalara göre ilerlemiyor.” ifadesini kullandı.
Savaşın neden başladığını açıklayan Taib, “ABD’nin 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra yaptığı ulusal güvenlik stratejisi revizyonu, kendi liderliğinde bir ‘küresel köy’ düzeni kurma amacını taşıyordu. 2025 yılına kadar sürecek 25 yıllık güvenlik belgesi, ABD’nin küresel gücünün sürdürülmesinin önündeki engelleri kaldırmayı hedefliyordu. Ancak 2020’de yapılan revizyonda bu hedeflerin 2025’e kadar gerçekleştirilemeyeceği kabul edilerek 2020-2030 dönemi ‘kader belirleyici on yıl’ olarak ilan edildi. Bu belgede İran ve Orta Doğu, belirleyici sorunlar olarak tanımlandı.” diye konuştu.
Taib, Washington ile Tel Aviv arasında yapılan stratejik koordinasyon çerçevesinde, ABD’nin “hibrit savaş” stratejisini devreye soktuğunu ve bu stratejinin güvenlik boyutunun İsrail tarafından yönetildiğini belirterek, “Bu plan, çevresel çatışmalar yaratarak bölgesel hegemonyayı pekiştirmeyi amaçlıyordu. Siyonist rejim, ‘Duvar Duvara’ adlı operasyonu yürütmekle yükümlüydü. Bu operasyon, İslami Cihad, Hamas, Gazze, Hizbullah, Suriye, Irak ve İran’ı hedef alıyordu.” dedi.
Eski istihbarat başkanı, “Ancak gelişmeler ABD ve İsrail’in öngörülerini aştı; İran iç karışıklıklar sırasında zayıflamadı, Rusya Ukrayna’ya ön alarak saldırdı ve Hamas’ın Aksa Tufanı operasyonu savaşın kontrolünü ABD ve İsrail’in elinden aldı.” değerlendirmesinde bulundu.
Taib, “Siyonist rejim, ABD’nin tüm desteğine rağmen, 12 günlük savaşta Hamas’ı yok edemedi, Gazze’yi işgal edemedi, tünellere ulaşamadı ve esirleri serbest bırakamadı. Bu başarısızlık, ABD’yi Hamas’la doğrudan müzakereye zorladı.” ifadelerini kullandı.
Savaşın durma nedenlerini “siyasi baskı, sahadaki yorgunluk ve toplumsal dayanıklılığın azalması” olarak sıralayan Taib, “Anketlere göre İsraillilerin yüzde 40’tan fazlası sadece kısa süreli bir savaşı destekliyordu. ABD halkının yüzde 85’i ise İran’a karşı yeni bir savaşa girilmesine karşıydı. Ayrıca operasyonel ve bütçesel sorunlar karşı taraf üzerinde büyük baskı yarattı, ek savunma yasaları Kongre’ye sunuldu. Tüm bu etkenler ateşkes kararını hızlandırdı.” dedi.
Taib, ateşkes sonrası ABD ile İsrail arasında ortaya çıkan stratejik görüş ayrılıklarına da değinerek, “Amerikalılar, gerilimi kontrol altına almak ve güçlü bir barışa dönmek istiyor; ancak İsrail, Lübnan ve Suriye’deki operasyonları genişletme peşinde. Lübnan konusunda ABD, Suudi Arabistan’ın rolünü öne çıkarırken, İsrail doğrudan müdahaleden yana. Suriye’de Colani grubu konusunda da ABD ile İsrail arasında ‘destekleme mi yoksa sınırlama mı’ tartışması yaşanıyor. Irak’ta Amerikalılar seçim süreci üzerinden etki kurmak isterken, İsrail askeri bakış açısını sürdürüyor. Bu farklılıklar, istikbar cephesindeki uyumun zayıfladığını gösteriyor.” diye konuştu.
Taib, “Düşmanın baskı ve hibrit savaşına karşı koymak sloganla ya da bağırmakla olmaz. Ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda etkinlik ispatlanmalı; halk, sistemin sorunları çözme iradesini hissetmelidir. Talepler de stratejik ve model odaklı olmalıdır.” vurgusunu yaptı.
Taib, “12 günlük savaş sürecinde ortaya çıkan toplumsal dayanıklılık, İran milleti için büyük bir kazanımdır. Bu ruh, halk ile devlet arasındaki bağı güçlendirecek bir unsur olarak değerlendirilmeli. Bu savaş, küresel dengeleri değiştirdi; Amerika ve Batı’daki genç nesiller, artık İsrail’in tutumuna kayıtsız değil. Tel Aviv’e verilen destek konusunda ciddi bir kuşak farkı ortaya çıktı.” dedi.
Son olarak, “Bir Amerikan üniversitesi profesörünün de ifade ettiği gibi, Aksa Tufanı operasyonu, ABD’deki yeni nesli kayıtsızlıktan farkındalığa taşıdı. Bu durum, siyonist rejimin kamuoyu nezdindeki en büyük yenilgisidir.” ifadelerini kullandı.
www.kudusgunu.com