Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, İsrail’in Gazze’deki ateşkesi sistematik biçimde ihlal ettiğini belirterek, ABD’nin Lübnan’a yönelik baskılarını açık bir dille reddetti.
YDH'nin haberine göre, direnişin silah bırakmayacağını net bir şekilde ifade eden Şeyh Naim Kasım, olası bir İsrail saldırısına karşı hem halkın hem ordunun hem de direnişin omuz omuza duracağını vurguladı.
Bu açıklamalar, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Filistin Birimi Komutanı Tümgeneral Muhammed Said İzadi’nin (Hac Ramazan) şehadetinin kırkıncı gününde yapılan anma programında geldi. Kasım konuşmasında, İzadi’nin Filistin direnişi için verdiği mücadeleye dikkat çekti. “Gazze’nin savunma planlarını doğrudan yönetti, direnişin büyümesine büyük katkılar sundu” dedi.
Hac Ramazan’ın Direnişe Katkıları
Kasım, merhum liderin Hizbullah’ın önceki Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah’ın şehadetinden kısa süre sonra Lübnan’a geldiğini ve Hizbullah saflarına katıldığını hatırlattı. İzadi’nin Hizbullah’la güçlü ilişkiler kurduğunu ve Seyyid Hasan Nasrullah ile özel bir bağ geliştirdiğini dile getirdi.
İzadi'nin genç yaşta komutanlığa getirildiğini ve Filistinli direniş gruplarıyla koordinasyonu sağlayan birimlerde aktif rol oynadığını anlatan Kasım, “Sürgündeki Filistinli liderlerle birlikte yaşadı, onlarla aynı sofrayı paylaştı. Güney Lübnan’ın kurtuluşu ve Aksa İntifadası sonrasında İran’a dönerek Kudüs dosyasının sorumluluğunu üstlendi” dedi. Kasım’a göre İzadi, sadece askeri destek sunmakla kalmadı, aynı zamanda Filistinli grupların birlik içinde hareket etmesi için çaba harcadı.
Ateşkes İhlallerine Tepki
Şeyh Naim Kasım, ateşkese sadık kalan tarafın Hizbullah olduğunu, buna karşın İsrail’in anlaşmayı binlerce kez ihlal ettiğini belirtti. İsrail’in bu ateşkesi imzalamaktan pişmanlık duyduğunu da sözlerine ekledi.
“Bu dönemin parolası şudur: Dimdik ayakta duracağız ve bu süreci onurlu bir şekilde aşacağız” diyen Kasım, Lübnan’da sadece tek bir tarafın değil, tüm halkın birlikte istikrara kavuşabileceğinin altını çizdi. “Bugünkü savaşta ya hep birlikte kazanacağız ya da hep beraber kaybedeceğiz” ifadelerini kullandı.
ABD’nin Taleplerine Sert Yanıt
Kasım, ABD'nin sunduğu şartların Lübnan'ı direnişten mahrum bırakmayı hedeflediğini ve bu taleplerin İsrail’in çıkarlarına hizmet ettiğini belirtti. ABD elçisi Tom Barrack’ın ilettiği üçüncü önerinin önceki ikisinden daha sert olduğunu söyledi.
Kasım’a göre bu teklif, Lübnan’dan yalnızca silahsızlanma talep etmekle kalmıyor, aynı zamanda İsrail’e hareket alanı sağlıyor. “Barrack, 30 gün içinde her türlü silahın, hatta el bombalarının ve havan toplarının bile teslim edilmesini istiyor. Bu talepler, direnişin kapasitesinin yüzde 50’sinin ortadan kaldırılmasını amaçlıyor; ama bu oranın neye göre belirlendiğini bile bilmiyorlar” diyerek teklife tepki gösterdi.
ABD planına göre İsrail ancak bu silahsızlanma tamamlandıktan sonra belirli bölgelerden çekilecekti. Takip eden süreçte, ikinci aşamada Lübnanlı esirlerin teslimi gündeme gelecekti. Kasım’a göre bu senaryo, Lübnan’ın askeri kapasitesini yok etme planıdır.
Yeni Anlaşmaya Karşı Net Tavır
Yeni bir anlaşmaya sıcak bakmadıklarını açıkça dile getiren Kasım, “Biz, mevcut anlaşmanın uygulanmasını istiyoruz. İsrail’in saldırganlığını meşrulaştıracak herhangi bir takvimi kabul etmiyoruz” dedi. Silah bırakmaları durumunda finansal desteklerin anlamının kalmayacağını vurgulayan Kasım, “Eğer silahlarımızı bırakırsak, o paraların ne anlamı kalır? Bu, egemenliğimizi mi garanti eder?” diye sordu.
Sert Uyarılar ve Ulusal Egemenlik Vurgusu
Konuşmasının devamında, Lübnanlı yetkililere seslenen Kasım, ülkenin gücünün elinden alınmasına karşı direnme çağrısı yaptı. “Güvenlik planları geliştirin, halkın kabiliyetini köreltmeyin” uyarısında bulundu. Ayrıca, sınırların savunulmasından sorumlu olan devletin bu konuda yetersiz kaldığını ifade etti ve direnişin kapasitesini korumasının zorunluluğuna dikkat çekti.
Direnişin, Lübnan’ın Taif Anlaşması çerçevesindeki meşru yapısının bir parçası olduğunu hatırlatan Şeyh Naim Kasım, bu yapının siyasi oylamalarla tartışılamayacağını söyledi. “Egemenliğimizi koruyan gücü kimse elimizden alamaz” ifadelerini kullandı.
İç Mutabakatın Önemi
Kasım, ülke içinde herhangi bir çözümün ancak ulusal mutabakatla mümkün olabileceğini belirterek, “Lübnan’ın geleceği ya hep birlikte kazanmak ya da birlikte kaybetmektir” dedi.
“Burası Dayanışma Ülkesidir”
Kasım, konuşmasının sonunda direnişin fedakârlıkla kazandığı kazanımların baskılara feda edilemeyeceğini vurguladı. “Burası kan dökülen bir toprak; kimse bize irade dayatmasın” diye konuştu. Hizbullah’ın savaşçıları ve destekçilerinin birlik içinde olduğunu vurgulayan Kasım, “Toprağı kanla savunanlar, ona zarar verenlerden daha vatanseverdir” dedi.
Beyrut Limanı Patlaması ve Adalet Çağrısı
Beşinci yılını dolduran Beyrut Limanı felaketiyle ilgili de konuşan Kasım, davanın siyasallaştırılmadan ve mezhep temelli ayrımcılığa başvurulmadan çözülmesi gerektiğini belirtti.
Son olarak, direnişin geniş bir toplumsal tabana sahip olduğunu, farklı mezhep ve ideolojilerden bireylerin desteğiyle güç kazandığını söyledi. “Düşman bugüne kadar amaçlarına ulaşamadı, şimdi de ulaşmasına izin vermeyin. Baskı yapanlara, ‘Direnişle görüşün, biz üzerimize düşeni yaparız’ deyin” çağrısında bulundu.