Filistinli tanınmış analist Abdülbari Atvan, Siyonist yetkililerin Arap ülkelerine yönelik devam eden hakaretlerine —ki son örneği Smotrich’in sözleri oldu— dikkat çekerek, İsrail’in sürekli saldırganlığı ve aşağılayıcı tutumları karşısında Arap dünyasının süregelen pasifliğine karşı uyarıda bulundu.
Tesnim Haber Ajansı Farsça servisinin haberine göre, uluslararası Arap gazetesi Rey El Yevm’in genel yayın yönetmeni ve tanınmış Filistinli analist Abdülbari Atvan, elektronik gazetenin son başyazısını, siyonist İsrail rejiminin bölge genelinde sürdürdüğü saldırganlık karşısında Arap ülkelerinin zayıf tutumlarına ayırdı.
Atvan yazısında şunları kaydetti: “Bugünlerde dikkat çeken garip olgulardan biri, Arapların siyonist rejim karşısındaki boyun eğmişliği ve teslimiyetidir. Bu durum yalnızca son derece aşağılayıcı ve kabul edilemez değil, aynı zamanda daha tehlikeli bir dönemin önünü açmaktadır.”
Siyonistlerin Araplara yönelik hakaretler dizisi ve göstermelik özürler
Atvan şöyle devam etti: “Burada sözünü ettiğimiz yeni olgu, ABD’nin baskısıyla bazı Siyonist yetkililerin Arap ülkelerinden ‘özür dilemesi’dir. Ne yazık ki Arap ülkeleri bu göstermelik özürleri reddetmek bir yana, bunları kabul edip sessiz kalıyorlar; sanki özür, küçük bir hata yapan yakın bir dosttan gelmiş gibi davranıyorlar. Bu da son derece üzücüdür.”
Filistinli yazar, “İşgalci rejimin Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, ABD Başkanı Donald Trump’ın doğrudan talimatıyla, Hamas heyetine yönelik terör saldırısı girişimi nedeniyle Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani’den özür dilemesinin ardından, bu kez siyonist rejimin faşist Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Suudi Arabistan’a yönelik hakaret içerikli sözlerinden ötürü bu ülkeye özür mesajı gönderdi” ifadelerini kullandı.
Smotrich Suudileri Aşağıladı
Atvan yazısında, Smotrich’in birkaç gün önce yaptığı aşağılayıcı açıklamalara da yer verdi: “Eğer İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin bedeli bağımsız bir Filistin devleti kurulmasıysa, biz bunu reddederiz. Suudiler çöllerde deve sürmeye geri dönmelidir; biz ise ekonomimizi, toplumumuzu ve nasıl yapılacağını çok iyi bildiğimiz büyük ve hayranlık uyandırıcı işleri geliştirmeye devam edeceğiz.”
Atvan, “Dikkat çekici olan nokta, Suudi yetkililerin bu sözlere özel bir tepki göstermemeleridir” dedi. Netanyahu’nun Katar’dan özür dilemesine ilişkin ise, “Bazı medya kaynakları, Beyaz Saray’ın özür metnini hazırlayıp Netanyahu’ya dikte ettiğini, ardından Netanyahu’ya Katar Başbakanı ile —Emir ile değil— telefonla görüşüp metni kelimesi kelimesine okuması talimatı verdiğini aktardı. Bu olayın ardından ABD, Katar’la bir anlaşma imzalayarak bu ülkenin güvenliğini garanti altına aldı” ifadelerini kullandı.
Arap Liderler Bu Gösteriş Amaçlı Özürleri Kabul Etmemeli
Ray El Yevm gazetesinin genel yayın yönetmeni şu ifadeleri kullandı: Umuyorduk ve hâlâ umuyoruz ki Arap liderler bu gösteriş amaçlı özürleri kabul etmekten kaçınır; çünkü bu özür ne bir sözcük hatası nedeniyle ne de dost bir ülke tarafından değil, Arap topraklarını işgal etmiş, Gazze Şeridi’nde 70 binden fazla kişiyi katletmiş, halkımızdan 250 binden fazlasını yaralamış, Gazze’deki evlerin ve binaların yüzde 95’ini yıkmış ve her gün Mescid-i Aksa’yı Yahudileştirme hedefiyle bu kutsal İslami mekâna saldıran düşman tarafından dile getirildi.
Özrün Ne Faydası Olacak?
Makalede devamla şunlar vurgulandı: ABD baskısı altında Katar’dan özür metnini okuyan Netanyahu, aynı ülke yapımı silahları Katar’ın egemenliğini ve güvenliğini ihlal etmek için kullandı; bu terör saldırısı sırasında birisi Katar güvenlik görevlisi olmak üzere 6 kişi yaşamını yitirdi. Öyleyse özrün ne faydası olacak, onları hayata geri mi getirecek?
Abdülbari Atvan şunları ekledi: Trump’ın Netanyahu’ya Katar’dan zorunlu özür dilettirme baskısı, bu ülkenin en önemli müttefiklerinden biri sayılan Doha’ya ABD’nin ihanetini örtbas çabasıydı. Oysa ABD, Washington’un en büyük Arap müttefiklerinden kabul edilen ve bölgedeki en önemli üslerinin bulunduğu Katar’ın güvenliğini korumak için her türlü tedbiri almalıydı; bunun yerine sadece Netanyahu’nun okuyacağı bir özür metni hazırladı ve Katar’a saldıran taraf olan İsrail’e karşı hiçbir yaptırım uygulamadı.
Siyonist Rejimin Özrünü Kabul Etmek Ona Meşruiyet Kazandırır
Makale’ye göre, soykırım ve açlık savaşı başlatan, parlamentosu Batı Şeria’nın ilhakına oy veren ve ordusu geniş çaplı bir Lübnan saldırısına hazırlanmak için yoğun askeri tatbikatlar yürüten bir rejim tarafından yapılan bu özürlerin açık ya da gizli kabulü, o düşmana “meşruiyet” kazandırabilir; bir tür bağ, normalleşme ve ileride bölgeye yayılabilecek yeni bir olgu yaratabilir — şöyle bir anlayış: “İstediğimiz zaman size saldırır, sonra özür dileriz; böylece her şey normale döner.”
Aşağıladığınız Bu Çobanlar Aksa Tufanı'nı Ortaya Çıkardı
Yazar, alaycı bir dille ve işgalci rejimin faşist maliye bakanının Suudi Arabistan’a yönelik hakaretine atıfta bulunarak şunu vurguladı: Biz Araplar ve Müslümanlar için çölün ve kumlarının ortasında deve ve koyun güdücülüğüne dönmek utanç verici değildir; yeter ki Netanyahu ve Smotrich’e hatırlatalım ki bu çobanların torunları, işgal rejiminin en büyük askeri ve istihbarat yenilgisini yaşatan “Aksa Tufanı” adlı büyük operasyonu planlayıp icra edenlerdir.
Yazının sonunda şu ifadelere yer verildi: Aynı Arap ve Müslüman milletlerin evlatları bölgenin tarihini değiştirdiler, işgal rejiminin sahte itibarını ve ordusunu yok ettiler ve bu rejimi dünya halkları nezdinde küçük düşürdüler. Onların hipersonik füzeleri (Yemen’e işaret) her gün yedi milyondan fazla Siyonisti sığınaklara gönderiyor. Gelecek günler Netanyahu, Ben-Gvir, Smotrich ve diğer Siyonist vampirlere karşı sarsıcı sürprizlerle dolu olabilir; zafer bizim için yalnızca bir zaman meselesidir ve zaman her şeyi gösterecektir.
www.kudusgunu.com