YENİ BİR İRAN-İSRAİL SAVAŞI KAPIDA MI?

img
YENİ BİR İRAN-İSRAİL SAVAŞI KAPIDA MI?

İsrail ile İran arasında on iki gün süren çatışmalar sona ermiş görünse de, hem tarafların yetkilileri hem de uluslararası gözlemciler bu durumun daha geniş çaplı ve kanlı bir savaşın habercisi olabileceği konusunda aynı görüşü paylaşıyor.

YDH'nin haberine göre, Tel Aviv yönetimi bu süreci İran’ı zayıflatmak ve bölgedeki dengeleri kendi lehine şekillendirmek için bir fırsat olarak görürken, Tahran hayatta kalma ve caydırıcılığını yeniden tesis etme çabasında.

Eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Giora Eiland, mevcut tabloyu değerlendirirken, ilerleyen yıllarda bu çatışmanın “İran’la birinci savaş” olarak anılacağını ve yeni savaşların kaçınılmaz olacağını söyledi. İsrail Ulusal Güvenlik Enstitüsü’nden Raz Tsimet ise İran’a karşı verilen mücadelenin bitmediğini, İsrail ve ABD’nin saldırılarının yalnızca geçici bir çözüm sunduğunu belirtti. Tsimet’e göre, İsrail’in uzun vadeli güvenliği ancak Tahran’daki rejimin değişmesiyle sağlanabilir.

Askeri İstihbarat’ın eski başkanı Tamir Hayman da benzer bir uyarıda bulundu: Ona göre savaş sonrası İran zayıflamış olabilir ancak rejim değişmediği sürece tehdit ortadan kalkmış değil. Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı Susan Maloney de İran’ın son yirmi yılda hiç olmadığı kadar yalnız ve kırılgan bir noktaya geldiğini vurgularken, “İran yere düştü ama hâlâ yenilmiş değil” dedi. Öte yandan Foreign Policy yazarı Trita Parsi, yıl bitmeden iki ülke arasında çok daha şiddetli bir savaşın patlak vereceği öngörüsünde bulundu.

Bu sırada Wall Street Journal, Netanyahu’nun Temmuz 2025’te eski ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmede, İran’ın nükleer ve balistik füze tesislerinin yeniden inşasını engellemek amacıyla İsrail’in yeni bir askeri operasyon planladığını aktardı. İran Genelkurmay Başkanlığı ise böyle bir saldırının “yıkıcı bir yanıt” doğuracağı uyarısında bulundu. Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Ali Laricani de ülkesinin savaş ile ateşkes arasında bir süreçten geçtiğini dile getirdi.

İsrail’in hedefleri rejim değişikliği ve bölgesel üstünlük sağlamak üzerine kurulu. ABD desteğiyle yürütülen saldırılar, İran’ın nükleer altyapısını, santrifüjlerini, uranyum stoklarını ve önde gelen bilim insanlarını hedef aldı. İsrail Ulusal Güvenlik Enstitüsü’nün hazırladığı bir çalışmada, İran’a yönelik siyasi ve ekonomik baskının artırılması gerektiği, hatta İran lideri Ayetullah Ali Hamenei ve üst düzey isimlere yönelik suikastlar, rejim değişikliği yanlısı grupların desteklenmesi ve etnik azınlıkların ayrılıkçı eğilimlerinin teşvik edilmesi gibi seçenekler tartışıldı.

Tahran ise buna karşılık, stratejik hedeflerinden vazgeçmeyeceğini açıkça ortaya koyuyor. Eski Dışişleri Bakanı Kemal Harazi’nin Kasım 2024’te yaptığı açıklamada, ülkenin varoluşsal bir tehdit hissetmesi halinde nükleer doktrinini değiştirebileceğini ve nükleer silah üretebilecek kapasiteye sahip olduğunu belirtmesi dikkat çekmişti. İran’ın öncelikleri; rejimin varlığını sürdürmek, caydırıcılık için nükleer programı devam ettirmek ve balistik füze kapasitesini güçlendirmek olarak öne çıkıyor.

Son gelişmelerin ardından Tahran, istihbarat zafiyetlerini gidermek için savunma kararlarını merkezileştirme kararı aldı. Bu doğrultuda Ali Laricani, Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’nin başına getirildi ve ayrıca “Ulusal Savunma Konseyi” kuruldu. Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile Savunma Bakanı Aziz Nasırzade’nin Moskova ve Pekin ziyaretleri de İran’ın Rusya ve Çin ile askeri koordinasyonunu artırma niyetinde olduğunu ve yeni silah alımlarının gündemde bulunduğunu ortaya koydu.



Makaleler

Döviz Kurları

Güncel

Hava Durumu

Link kopyalandı!