Ensarullah Hareketi lideri Seyyid Abdulmelik el-Husi, haftalık konuşmasında Gazze’deki İsrail saldırılarını sert ifadelerle kınadı.
YDH'nin haberine göre, El-Husi, özellikle son bir haftadır devam eden bombardımanların ve kasıtlı aç bırakma politikasının İsrail’in işlediği en ağır suçlar arasında yer aldığını vurguladı.
Ensarullah Hareketi lideri Seyyid Abdulmelik el-Husi, haftalık konuşmasında Gazze’deki İsrail saldırılarını sert ifadelerle kınadı. El-Husi, özellikle son bir haftadır süren bombardıman ve kasıtlı aç bırakma politikalarının, İsrail’in işlediği en korkunç suçlar arasında yer aldığını vurguladı.
El Husi, saldırıların insani bilançosunun ağır olduğunu belirterek yüzlerce Filistinlinin hayatını kaybettiğini, binlercesinin ise yaralandığını ifade etti. Bunun yanı sıra, İsrail’in uyguladığı abluka nedeniyle 250 bin Filistinli çocuğun ciddi beslenme yetersizliğiyle yavaş ve acılı bir ölüm riski altında bulunduğunu dile getirdi.
Gazze’deki açlığı “dehşet verici” bir tablo olarak nitelendiren el-Husi, bunu çağımızın ve yüzyılımızın en büyük suçu olarak tanımladı. Ayrıca işgal güçlerinin su altyapısını hedef alarak kıtlık ve susuzluk yarattığını, bunun da halkı acımasız bir yok etme politikasına maruz bıraktığını ifade etti.
El-Husi konuşmasında Batı Şeria’ya da değinerek, Kudüs’ün Batı Şeria’dan ayrılması ve Filistin topraklarının parçalanması yönündeki İsrail planlarını eleştirdi. Aşırı sağcı İsrail bakanı Itamar Ben Gvir’in, Filistinli tutuklu Mervan Barguti’yi tehdit etmek için cezaevine girmesini “nefret ve alçaklık” olarak nitelendirdi. Kudüs’ün izole edilmesinin Mescid-i Aksa’ya yönelik büyük bir düşmanlık olduğunu vurgulayan el-Husi, Aksa’nın yakılışının yıl dönümünü hatırlatarak bunun Siyonistlerin kenti Yahudileştirme ve “Tapınak” inşa etme planının bir parçası olduğunu belirtti. Bu meselenin asla müzakere edilemeyeceğini sözlerine ekledi.
Ensarullah lideri ayrıca, Siyonist projenin yalnızca Filistin’le sınırlı olmadığını, Nil Nehri’nden Arabistan Yarımadası’nın geniş bölgelerine uzandığını ve Mekke ile Medine’yi de hedef aldığını ifade etti. Bu projenin daha geniş amacının, toplumlar üzerinde Yahudi hakimiyetini kurmak ve insanları ya köleleştirmek ya da yok etmek olduğunu savunan el-Husi, bu girişimin Batı’da “kutsal bir proje” olarak desteklendiğini, hem finansal hem de siyasi olarak korunduğunu ileri sürdü.
Konuşmasının sonunda Suudi Arabistan’ın rolünü sorgulayan el-Husi, İsrail’e gidecek silahları taşıyan bir Suudi gemisinin İtalya limanında yakalanmasını hatırlatarak, bunun yalnızca bir sevkiyat mı yoksa daha büyük bir işbirliğinin parçası mı olduğunu sordu. Riyad’ın bu konudaki niyetlerini eleştiren el-Husi, “Dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip olan Suudi rejimi, şimdi bir ücret karşılığında İsrail’e silah taşıyan bir kiralık nakliyeci gibi mi davranıyor?” ifadesini kullandı.
