İstihbarat Bakanı İsmail Hatib, siyonist rejimin kendi itiraflarına göre, kendi içlerinde İran adına 'sızma ve casusluk salgını' ile karşı karşıya olduğunu belirterek, 'Siyonist rejim yakın zamanda bir hava kuvvetleri subayının İran casusu olarak tutuklandığını duyurdu' dedi.
Qodsna'nın aktardığına göre, Hüccetü’l-İslam Seyyid İsmail Hatib, 86’ncı il ziyareti kapsamında Kohgiluye ve Buyer Ahmed’de düzenlenen İl Güvenlik Kurulu toplantısında, Fatımiye günleri ile Hz. Fatıma’nın (s.a) şehadetini anarak başladığı konuşmasında, siyonist rejim ve ABD ile yaşanan on iki günlük savaşa işaret etti. Hatib, bu on iki günlük savaş ve savunma sürecinde elde edilen başarıların, tüm saldırılar ve düşman planlamalarına rağmen İran’ın zafer kazandığını; İran’ın füze gücüyle siyonist rejimin öngörülerinin aksine rejimin önemli merkez ve büyük kapasitelere sahip tesislerini yok etmeyi başardığını ifade etti.
İran Kudretli Bir Ülke
İran İstihbarat Bakanı İsmail Hatib, siyonist rejimin İran casusluğu ve sızmalarına ilişkin kendi itiraflarının da, yakın zamanda bir hava kuvvetleri subayının İran lehine casusluk suçlamasıyla tutuklandığını açıklamalarının da, nükleer enerjiye ilişkin belgeler ve sınıflandırılmış değerli dosyaların İran’a aktarılmasının da, ülkenin askerî, istihbarî ve güvenlik kurumlarının güç ve yeteneklerini ortaya koyduğunu söyledi. Hatib, on iki günlük savaş ve savunma döneminde İran’ın kudretli bir ülke olduğunu; siyonist rejimin büyük yıkımlara uğratıldığını ve bunun dünya genelinde bu rejimin popülaritesi ile statüsünün düşmesine yol açtığını dile getirdi.
Hüccetü’l-İslam Hatib, on iki günlük savaşta halkın birliğine dikkat çekerek, düşmanın amacının tek bir darbeyle ülkenin toplumsal sermayesini ve halk desteğini yok etmek olduğunu, ancak bunun tam tersinin gerçekleştiğini ve İran’ın birlik içinde bir tablo sergilediğini vurguladı. Bu on iki günlük destanda İran halkının inancının, bağlılığının ve köklü duruşunun ortaya çıktığını; halkın, farklı etnik ve mezhebi unsurların ve tüm İranlıların dayanışmasının “mukaddes bir birlik” oluşturduğunu, bu birliğin korunması ve güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
12 Gün Savaşında İran'a 120 Ülke Destek Verdi
Hatib, düşmanın teröristlere verdiği desteğe değinerek, on iki günlük savaş sırasında düşmanların, Suriye’deki tekfirci ve IŞİD mensuplarını İran’a yönlendirdiğini, ülke içine silah kaçakçılığı ve depolaması yaptığını, çeşitli para kaynakları ve kripto paralarla çok sayıda ağ kurduğunu, ülkeye geniş kapsamlı siber saldırılar gerçekleştirdiğini belirtti. Amaçlarının ülkenin kuzeybatısı, güneydoğusu ve iç bölgelerinde olaylar çıkararak bir sarsıntı oluşturmak veya bir bölgeyi işgal etmek olduğunu, ancak Allah’ın lütfu, liderliğin (İmam Hamenei) rehberliği ve askerî, emniyet, istihbarat, güvenlik ve yargı kurumlarının kabiliyeti sayesinde tüm bu girişimlerin başarısızlığa uğradığını ve İran’ın bu dönemde güvenli kaldığını vurguladı.
İstihbarat Bakanı, İran’ın dünya kamuoyundaki popülaritesine dikkat çekerek, onlarca yıl boyunca düşman medyalarının dünya çapında İran karşıtlığı, İslamofobi ve Şiilik karşıtlığı üzerinden yürüttüğü küresel medya savaşına rağmen, İran’ın dünya genelinde sevilen bir ülke konumuna geldiğini söyledi. Bu durumun, ülkeyi hedef alan her türlü devrim ve bölme planının sonuçsuz kalacağını ve bunun bedelinin planı yapanlara döneceğini gösterdiğini belirten Hatib, on iki günlük savaşta İran’a destek veren 120 ülkenin de düşmanları endişelendirdiğini ifade etti.
İran İstikrarlı Bir Duruş Sergiledi
Bakan, savaşta ülkenin büyük komutanlarının şehadete ulaştığını hatırlatarak, düşmanın ileri teknolojiye sahip Batılı imkân ve teçhizatları savaşta kullandığını, ancak komutanların şehadetine rağmen liderliğin (İmam Hamenei) rehberliği ve askerî komuta kademesinin yönlendirmeleriyle İran’ın dirençli, sağlam ve istikrarlı bir duruş sergilediğini söyledi. Hatib, bunun on iki günlük savaşın bereketlerinden biri olduğunu belirtti.
Hüccetü’l-İslam Seyyid İsmail Hatib, ABD’nin İran’a yönelik stratejisini rejim değişikliğinden “kuşatma ve baskı ile kontrol” sürecine dönüştürdüğüne dikkat çekti. Düşmanın kendi düşünce kuruluşlarının raporları doğrultusunda oluşturduğu bu yeni stratejinin, İran’ı hedef alan önceki devrim ve bölme projelerinin sonuçsuz kaldığı için değiştirildiğini; bunun İran’ın stratejik bir kazanımı olduğunu ifade etti. Hatib, düşmanın artık bakışını ülke içine çevirdiğini; dışarıda örgütlediği grupların toplumda hiçbir karşılık bulamaması üzerine yeniden iç unsurlara yöneldiğini söyledi. Bu nedenle güvenlik ve istihbarat kurumlarının dikkatli davranarak halkı, milletin unsurlarını, etnik ve mezhebi toplulukları, grupları ve partileri koruması gerektiğini vurguladı.
ABD İran'a Karşı Güç Gösterisinde Bulunuyor
Bakan, düşmanın yeni stratejisinde tehdit ve askerî kuşatmanın da yer aldığını belirterek, Trump yönetiminin seçim dönemlerinde dile getirdiği bölgedeki “maliyetli ve etkisiz ABD varlığı” söylemlerinin aksine, bugün Amerikan güçlerinin, NATO’nun ve müttefiklerinin bölgede daha fazla ve daha etkin şekilde konuşlandığını, bölgedeki Siyonist rejim ve diğer ülkelerde askerî üslerdeki teçhizatların artırıldığını söyledi. ABD’nin “kutsal düzen” olarak adlandırdığı İran’a karşı güç gösterisinde bulunmaya çalıştığını ifade etti.
Düşman Doğrudan İmam Hamenei'yi Hedef Alıyor
İstihbarat Bakanı, “Bu yapının direği, bu zaferlerin rehberi ve lideri devrim imamı ve hikmet sahibi liderimizdir. Bu nedenle düşman, doğrudan rehberimizi (İmam Hamenei'yi) hedef almaya çalışıyor; ülkenin birliğini, zaferini, direncini ve ilerleyişini sağlayan ekseni etkisiz kılmak istiyor. Bazen suikast girişimleriyle, bazen de bugün ülkede zaman zaman karşılaşılabilen düşmanca saldırılarla bunu yapmaya çalışıyorlar. Bu doğrultuda adım atan herkes, ister bilinçli ister bilinçsiz olsun, düşmanın sızma aracı ve Amerika ile Siyonist rejimin hedeflerine hizmet eden bir unsur hâline gelir. Bu kişiler, millete, halka, birliğe, bütünlüğe ve ülkenin bağımsızlığına karşı hareket ediyor demektir” ifadelerini kullandı.
