Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Lübnan’da düzenlenen merhum Ayetullah Seyyid Abbas Ali el-Musevi’yi anma töreninde yaptığı konuşmada, direnişin varlık gerekçesini ve ülkenin geleceğine dair değerlendirmelerini paylaştı.
Tesnim'in haberine göre, Şeyh Naim Kasım, direnişin Lübnan’ı işgalcilerin pençesinden kurtarmak için kurulduğunu vurgulayarak, “İsrail rejiminin hedeflerini gerçekleştirmesini engelleyen sağlam bir set olmaya devam edeceğiz” dedi.
Konuşmasında öncelikle Seyyid Abbas el-Musevi’yi anan Kasım, onun Lübnan Yüksek Şii İslam Meclisi’nin şer’i heyetinde ve Müslüman Âlimler Topluluğu’nda önemli görevler üstlendiğini hatırlattı. Musevi’nin hem vahdetin savunucusu hem de direnişin güçlü destekçilerinden biri olduğunu belirtti.
Kasım, İmam Musa Sadr’ın Lübnan’daki direniş ruhunu canlandırdığını, milli birlik ve ortak vatan anlayışıyla hareket ettiğini söyledi. İmam Musa Sadr’ın “Güney Lübnan, tüm Lübnan ve Araplar adına düşmanla savaşmaktadır” sözlerini hatırlatan Kasım, bu çizgiye bağlı kalarak direniş bayrağı altında birleşme kararlılığını yineledi.
Hizbullah lideri, Fecir el-Curud Savaşı’na da değindi. Lübnan ordusunun İslami Direniş ile omuz omuza verdiği bu savaşın, Amerikan baskılarına rağmen dönemin Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın kararlı tutumuyla gerçekleştiğini belirtti. Kasım, General Joseph Avn’ın komutası altındaki ordu ile direniş arasındaki koordinasyonun zaferin anahtarı olduğunu kaydetti.
Konuşmasında bölgesel gelişmelere de işaret eden Kasım, İsrail’in Yemen’e yönelik saldırılarında sivilleri hedef aldığını belirterek, Gazze halkına yönelik insani yardımları nedeniyle Yemen’e teşekkür etti.
Kasım, Lübnan’ın içinde bulunduğu krizlerin kaynağını işgal ve Amerikan müdahaleleri olarak gösterdi. Hükümeti egemenliği yeniden tesis etmek için diplomasi, orduyu silahlandırma ve savunma stratejisi konularında yoğun istişarelere çağırdı. Partilerden ve kanaat önderlerinden de bu süreçte destek istedi.
Direnişin yalnızca bir askeri güç değil, aynı zamanda halkın iradesi, inancı ve onurunun sembolü olduğunu ifade eden Kasım, “Direniş, ordunun destekçisidir, onun yerine geçmez. Ancak ordu mutlaka silahlandırılmalıdır” dedi.
Hizbullah lideri, direnişin alternatifi olarak teslimiyetin dayatıldığını, ancak kendilerinin kesinlikle işgalcilerle mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi. Ona göre, Lübnan’ın sorunlarının çözümü İsrail’in çekilmesi, yeniden imar sürecinin başlaması ve esirlerin serbest bırakılmasıyla mümkün olabilecek.
Kasım, direnişin 17 yıl boyunca İsrail rejimine karşı caydırıcılık oluşturduğunu, bu kazanımın ordu-halk-direniş denkleminden kaynaklandığını ifade etti. “Direniş olmasaydı, İsrail bugün Beyrut’a ulaşmış olurdu” sözleriyle caydırıcılığın önemini vurguladı.
Lübnan hükümetinin direniş karşıtı tutumunu eleştiren Kasım, bu kararların anayasa ruhuna aykırı ve dış baskılarla alındığını söyledi. Böyle bir yaklaşımın ülkenin yararına olmayacağını, geri adım atılması gerektiğini dile getirdi.
Kasım, ABD’nin Lübnan’a yaptırımlar uygulayarak yeniden imar sürecini engellediğini, ülkedeki yolsuzluk ve ekonomik çöküşün de Amerikan gözetiminde gerçekleştiğini savundu. Silahların vazgeçilmezliğine değinerek, “Bizi düşmana karşı koruyan silahtan asla vazgeçmeyeceğiz. Silah, onurumuz, toprağımız ve haysiyetimizdir” dedi.
Destekçilerine seslenen Kasım, Lübnan halkının yarısından fazlasının direnişle birlikte olduğunu belirtti. “Onların tamamı silahı, Lübnan’ı ve izzetini savunmaya hazırdır” ifadesini kullandı.
Konuşmasını hükümete yönelik çağrısıyla sonlandıran Kasım, anlaşmaların hayata geçirilmesi gerektiğini, İsrail’in buna uymaya zorlanmasının hükümetin sorumluluğu olduğunu söyledi. “Cesur olun, dimdik durun. Biz yanınızdayız ve ülkeyi birlikte yeniden inşa edeceğiz” mesajıyla sözlerini noktaladı.