GAZZE'DEN IRAK'A DİRENİŞ CEPHESİNİ SİLAHSIZLANDIRMA PROJESİ

img
GAZZE'DEN IRAK'A DİRENİŞ CEPHESİNİ SİLAHSIZLANDIRMA PROJESİ

Son aylarda Siyonist-Amerikan ekseninin Direniş Ekseni’ne karşı yürüttüğü hamleler, yeni bir aşamaya girmiş durumda. Bu aşama, Gazze, Lübnan ve Irak gibi bölgenin üç kritik cephesinde hayata geçirilen çok katmanlı bir “silahsızlandırma projesi” olarak tanımlanabilir.

Ahbari Cihadi internet sitesinde yayınlanan yorumda şu görüşlere yer verildi: Söz konusu proje, klasik askeri veya istihbari operasyonlardan farklı olarak; siyasi, medya, güvenlik ve hatta ekonomik boyutları olan karma bir yapıya sahiptir. Temel hedefi ise yalnızca direniş gruplarının fiziksel silahsızlandırılması değil, aynı zamanda bu grupları destekleyen halkların ve toplumsal yapılarının direniş iradesinin ortadan kaldırılmasıdır.

1. Gazze:
Siyonist rejim, “aşamalı işgal” ve “sistematik aç bırakma” olmak üzere iki tamamlayıcı stratejiye başvurarak, etnik temizlik projesini ve direniş gruplarının tamamen marjinalleştirilmesini hedeflemektedir. Gıda, ilaç, su ve enerji akışının kesilmesi ile bazı uluslararası aktörlerin bu senaryoya eşlik etmesi, direnişin lojistik ve toplumsal kapasitesini yok etmeye yönelik planlı bir tasarımın göstergesidir. Gazze’deki “silahsızlandırma”, aslında yaşam ve insan altyapısının ortadan kaldırılması yoluyla gerçekleştirilmektedir.

2. Lübnan:
Diplomatik söylemler üzerinden yürütülen silahsızlandırma süreci, uzun süredir Lübnan’da direnişe yönelik yoğun baskıların sahasına dönüşmüştür. Batılı diplomatların Beyrut’a gerçekleştirdiği art arda ziyaretler –son dönemde Tom Barrack ve diğer etkili isimlerin girişimleri de dâhil– silahsızlandırma meselesinin Lübnan’daki siyasi müzakerelere dâhil edilmesi için uygulanan diplomatik baskının bir parçasıdır. Oysa Lübnan’daki iç güç dengesi son derece kırılgandır ve farklı parti ve aktörler, kişisel veya hizipsel çıkarlarla Batı’nın bu projesine istemeden hizmet edebilir.

3. Irak:
Kimliksel ve yapısal krizlerle boğuşan Irak, bugün direniş güçlerine karşı geniş çaplı siyasi ve medya baskılarına sahne olmaktadır. Bir yandan, devlet inşası ve ulusal egemenlik söylemlerine yaslanan bazı iç çevreler, direniş gruplarını marjinalize etmeye çalışmakta; diğer yandan ABD ve İsrail’in doğrudan saldırı ya da hedefli yaptırım baskıları artmaktadır. İçerideki birlik eksikliği ve kapsamlı bir stratejinin olmayışı, Irak direnişini bu projeye karşı savunmasız kılmaktadır.

Düşman sahayı genişletiyor, peki biz ne yapmalıyız?
Silahsızlandırma projesi, genel kanının aksine yalnızca askeri silahlarla sınırlı değildir. Aynı zamanda irade, medya ve ekonomik silahsızlandırmayı da içermektedir. Siyonist-Amerikan düşman, bu üç cephede çeşitli araçlarla direnişi içten zayıflatmayı amaçlamaktadır.

Bu şartlar altında Direniş Cephesi, bu projeye karşı durmak istiyorsa, düşmanın hareket alanlarını bozmalı, savunma yapılarını hedef almalı, lojistik destek kanallarını ve alanlarını güvensiz hâle getirmeli; yalnızca savunmada kalmayıp çok katmanlı saldırı planlarına yönelmelidir.

Siyonist rejim ve müttefikleri, silahsızlandırma projesini gözle görülür bir hızla yürütmektedir. Ancak bu acele, onların iç çöküşten ve halkların canlı direnişinden duyduğu korkunun göstergesidir. Eğer biz, sahayı onlar için güvensiz hale getirirsek, bu proje tersine dönebilir.

Düşman bizi iki seçenek arasında bırakmak istiyor: “Kudüs’ü kabul et” ya da “cehenneme düş”. Oysa gerçek şu ki, onların dayattığı Kudüs, bizim için hazırlanmış olan cehennemin ta kendisidir. Direnişin yolu, ne bu cehennemden geçer ne de bu dayatılmış Kudüs’te son bulur; bizim yolumuz, düşmanın planlarını parçalayarak Kudüs’ü özgürleştirme yoludur – inşallah.

www.kudusgunu.com 



Makaleler

Döviz Kurları

Güncel

Hava Durumu

Link kopyalandı!