MESCİD-İ AKSA İMAMI ARİF'TEN TÜRKİYE-İSRAİL NORMALLEŞMESİ HAKKINDA ÖNEMLİ AÇIKLAMA

Türkiye ile işgalci İsrail rejimi arasındaki “normalleşme” süreci Filistinlileri tedirgin ederken Mescid-i Aksa imam Hatibi Muhammed Arif’ten tarihi bir çağrı geldi. 

Görüntülenme: 1472 Tarih: 28 Mart 2022 06:41
MESCİD-İ AKSA İMAMI ARİF'TEN TÜRKİYE-İSRAİL NORMALLEŞMESİ HAKKINDA ÖNEMLİ AÇIKLAMA

Mescid-i Aksa İmam Hatibi Muhammed Arif, Millî Gazete’ye özel açıklamalarda bulundu. Filistin’deki mevcut durumdan bazı İslam ülkelerinin İsrail rejimi ile ilişkilerini “normalleştirme”sine dek çeşitli konularda dikkat çeken açıklamalara imza atan Muhammed Arif, “İsrail’e ve işgale karşı ciddi ve net bir tavır alınmasını istiyoruz. Yöneticiler, İsrail’i bir dost olarak görmemeli ve ilişkilerin normalleşmesi gibi bir adım atmamalıdırlar” ifadelerini kullandı.

 

“ARAP ÜLKELERİNİN HÜKÜMDARLARI ALLAH’TAN KORKMUYOR”

Mescid-i Aksa’nın Allah’ın izniyle yakın bir zamanda özgürleşeceğini vurgulayan Muhammed Arif, İsrail rejimi ile gerçekleştirilen “normalleşme” anlaşmalarına tepki göstererek, “Arap ülkelerinin hükümdarları istisnasız bir şekilde Allah’tan korkmuyorlar. Kendi halkları ile olmak yerine, İsrail ile normalleşmek için ellerindeki tüm imkanları feda ediyorlar. Muallimleri, emredicileri olan ABD neyi emrediyorsa onu yapıyorlar. ABD yap diyorsa yapıyorlar, yapma diyorsa yapmıyorlar” diye konuştu.

"SABIRLI VE GÜÇLÜ OLMALIYIZ”

Muhammed Arif, Millî Gazete’ye yapmış olduğu açıklamada Filistinlilerin destansı direnişine de değindi. Sabırlı ve güçlü olmak zorunda olduklarını kaydeden Arif, “İşgalciler gelip malınızı, canınızı, toprağınızı, namusunuzu ve geleceğinizi gasp ediyorlar. Ne yaparsınız? Gücünüzün son damlasına kadar toprağınızı, namusunuzu korursunuz. İşte biz de bu sebeple Kudüs’teyiz, Filistin’deyiz... Tüm İslam aleminin toprağı olan Beytil Makdis’deyiz. İnşallah yakın gelecek, hilafet sancağının yeniden dalgalanacağı yer olacaktır. Biz sabırlı ve güçlü olmalıyız. Sabırlı ve güçlü kaldığımız sürece Allah’ın izniyle galip geleceğiz ve Mescid-i Aksa’yı özgürlüğüne kavuşturacağız” dedi.

 

Filistin’de son süreçte İsrail, saldırılarının şiddetini artırdı. Filistin’deki son durum hakkında neler söylemek istersiniz?

 

İlk olarak, İsrail’in Filistinlilere karşı sahip olduğu güçten başlarsak, evet Filistinlilere nazaran çok daha fazla güce sahipler ve bu çok doğal... Ama öbür yandan Filistinliler ise sahip oldukları gücün son zerresine kadar duruşlarıyla ve mücadeleleriyle İsrail’e karşı topraklarını ve vatanlarını savunuyorlar. Yani parantez içinde ifade etmek gerekirse Filistinliler İsrail için kolay lokma değildir.

Filistin’deki mücadeleye dair ümmete düşen görev nelerdir? Filistinliler olarak ümmetten neler bekliyorsunuz?

 

Filistinliler, ümmetten belli başlı konularda yardım bekliyorlar ve bu 3’e ayrılıyor diyebiliriz. İlk olarak, yöneticilerin (liderlerin) rolü ve üzerlerine düşenler. İkincisi, alimlerin rolü ve üçüncüsü ise halklar ve milletler... Yöneticilerin rolü, İsrail’e ve işgale karşı ciddi ve net bir tavır almalarıdır. İsrail’i bir dost olarak görmemeli ve ilişkilerin normalleşmesi gibi bir adım atmamalıdırlar. Günümüz liderlerinin önceki liderler gibi Filistin’e ve kardeş halkına duruşlarıyla ve tavırlarıyla destek olmalılar. Bir diğer mevzu ise alimlere ihtiyacımız olduğudur çünkü alimler cömert ve mert insanlardır. Alimler insanları ve doğal olarak halkları etkileyebilecek güçteler. Bir alimin ağzından çıkacak bir kelimenin bile rolü vardır. Alimler iki kısma ayrılır. Birincisi, Allah’tan korkar ve sözlerine dikkat eder. İkincisi ise kendisini ve nefsini sultanların (liderlerin) kucağına atar. Son olarak halkların rolüne gelecek olursak, halklar, milletler bir hayra sahiptir. Çünkü halklar hem liderleri hem de alimleri etkileyecek güce sahiptir.

 

İsrail’in tüm saldırılarına rağmen destansı bir direniş sergiliyorsunuz. Yenilmemenizin ve ayakta kalmanızın sırrı nedir?

 

Filistinliler genel olarak Peygamber Efendimizin (S.A.V.) buyurduğu hadis üzerine, galip olacaklarına olan inançları tamdır. Efendimiz (S.A.V.) bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Ümmetimden bir topluluk, hak üzerinde galip gelmeye devam edecek¬tir. Onlar hak üzerinde hep böyle sebat edip durdukları müddetçe ta Allah’ın emri onlara gelinceye kadar muhalif olanlar onlara zarar veremeyecektir.” Biz bu hadis üzerine yaşıyoruz ve Efendimizin müjdesinin gerçekleşeceği günü bekliyoruz. Size bir soru sorayım. İşgalciler gelip malınızı, canınızı, toprağınızı, namusunuzu ve geleceğinizi gasp ediyorlar. Ne yaparsınız? Gücünüzün son damlasına kadar toprağınızı, namusunuzu korursunuz. İşte biz de bu sebeple Kudüs’teyiz, Filistin’deyiz... Tüm İslam aleminin toprağı olan Beytil Makdis’deyiz. İnşallah yakın gelecek, hilafet sancağının yeniden dalgalanacağı yer olacaktır. Biz sabırlıyız ve güçlü olmalıyız. Sabırlı ve güçlü kaldığımız sürece Allah’ın izniyle galip geleceğiz ve Mescid-i Aksa’yı özgürlüğüne kavuşturacağız.

Son süreçte bazı İslam ülkelerinin İsrail ile normalleştiğini görüyoruz. Bu normalleşme süreçleri hakkında neler düşünüyorsunuz?

 

Bu normalleşme süreçleri iki unsura bağlantılı durumdadır. Birincisi bu ülkelerin İsrail’den korkmasıdır. İkinci ise İsrail ile iş birliği yapmak istemeleridir. Ben şahsen ikinci unsurdan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü Arap ülkelerinin hükümdarları istisnasız bir şekilde Allah’tan korkmuyorlar. Kendi halkları ile olmak yerine, İsrail ile normalleşmek için ellerindeki tüm imkanları feda ediyorlar. Muallimleri, emredicileri olan ABD neyi emrediyorsa onu yapıyorlar. ABD yap diyorsa yapıyorlar, yapma diyorsa yapmıyorlar. Filistinlilere karşı en büyük darbe, Arap ülkelerinde bağımsız olarak Filistin yönetiminden geliyor. Dediğim gibi ya korkuyorlar ya da onlarla işbirliği yapıyorlar. Bakınız tarihte buna benzer örnekler vardır. Ebrehe Kâbe’yi yıkmak için çıktığı sefer esnasında Tâif’e varınca Sakif kabilesinin ileri gelenleri, reisleri Mes‘ûd b. Muattib ile beraber kendisini karşılayarak emrine âmâde olduklarını, Lât Mâbedi’ne dokunmadığı takdirde erzak ve rehber vereceklerini söylediler. Ebrehe’nin bu teklifi kabul etmesi üzerine Ebû Rigal’i rehber olarak görevlendirdiler. Ebû Rigal onları Mekke yakınlarındaki Mugammes’e kadar götürdü. Ne karşılığında? Kendi mallarına, canlarına ve topraklarına dokunmamaları karşılığında... Aynı şekilde bugün de Arap ülkeleri kendi çıkarlarını korumak adına İsrail ile işbirliği yapıp, onlarla normalleşiyorlar.

 

Son olarak, Türkiye halkına seslenmek isterseniz, Filistin hakkında onlara neler söylemek istersiniz?

 

Türkiye’ye programlar ve seminerlere katılmak için sürekli geliyorum. Geçen hafta Trabzon’daydım. Orada bir üniversitede binlerce öğrencinin katıldığı bir programa iştirak ettim. O programda orada hazır bulunanlara şunları dedim: Türkiye bizim nefes alabildiğimiz ciğerlerimizdir ve bu aldığımız hava özlem duyduğumuz ihtiyacımız olan havadır. Vay halimize, eğer bu hava ve nefes alabildiğimiz ciğerimiz bizden koparılırsa... Türkiye halkının duruşu ve tavrı Arap ülkelerinin liderlerini ve diğer kurumlarını hepsini kapsıyor... Peki, nereden geliyor bu duruş diye soracak olursanız. Tarihsel olarak şöyle ifade edebiliriz. İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet Han... Kudüs’ü fetheden komutan Selahaddin Eyyubi... Kanuni Sultan Süleyman... 2. Abdulhamid Han, Yahudilere karşı olan net tavrı... Filistin’den size bir karış toprak bile vermem deyişi... Yakın tarihe gelirsek... Prof. Dr. Necmettin Erbakan... 70’li yıllarda Konya’da milyonlarca Müslüman ile yaptığı Filistin’e ses olduğu miting... Ve Mavi Marmara... O gün kanı dökülen hiç bir kardeşimizi unutmuyorum. Filistin’deki kuşatmayı delmek ve kardeşlerine yardım eli uzatmak için Türkiye’den yola çıkan Mavi Marmara gemisindeki kardeşlerimizin duruşu... Ayrıca Türkiye’de Filistin davası ve mazlum Müslümanlar için çalışan tüm STK’lar... Bu saydıklarımın hepsi bir tarihsel duruşu temsil ediyor. Tarihe ve dinine bağlı olan bir milleti temsil ediyor. Buradan bu kardeşlerimize sadece tek bir şey söylemek istiyorum. Şu an ne yapıyorsanız onu yapmaya devam edin, onda sebat edin. Sizin de desteklerinizle Allah’ın izniyle özgür Aksa’nın bahçesinde buluşmak ümidiyle...

BEKİR ŞİRİN/MİLLİ GAZETE

Yorumlar