Lübnanlı üst düzey güvenlik kaynakları, Hizbullah’a yönelik ciddi bir planın devreye sokulmak üzere olduğu konusunda uyarıda bulundu.
YDH'nin haberine göre ABD, siyonist İsrail ve Suudi Arabistan, Nevaf Selam hükümetinin silahsızlanma kararının ardından Bekaa Vadisi’ne doğru genişleme ve Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) güçlerini harekete geçirme hazırlıkları yapıyor.
El-Ahbar gazetesine konuşan güvenlik yetkilileri, Lübnan’da tehlikeli gelişmelerin şekillendiğini ve bunun ciddi kaygı yarattığını dile getirdi. Bu süreç, hükümetin direnişi silahsızlandırma kararının doğrudan devamı niteliğinde görülüyor ve İsrail-ABD-Suudi Arabistan ekseninin Hizbullah’a karşı “nihai zafer” arayışının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Kaynaklara göre bu üçlü, Suriye sahasında yaşanabilecek olası değişimlerden endişe ederek zamana karşı hareket ediyor.
Suriye’deki durumun hâlen kırılgan olduğu, HTŞ kontrolünün ülkenin tamamına yayılmadığı ancak son çatışmalardan sonra Hizbullah’ın silahsızlanmasının “zaferi” tamamlayacak kritik adım olarak görüldüğü aktarılıyor. Plan, Hizbullah’a son darbeyi indirerek direniş eksenini kalıcı bir zafiyet içine sokmayı hedefliyor. Hareket kabiliyetini tamamen ortadan kaldıracak bu hamle, ancak silahlarının tümüyle alınmasıyla mümkün olacak. Zira Suriye’de olası bir gelişmede silahlı bir Hizbullah’ın toparlanma ihtimali bulunuyor.
Güvenlik kaynakları, tehdidin artık yalnızca güney cephesiyle sınırlı olmadığını belirtiyor. İsrail güçlerinin Bekaa bölgesine doğru ilerleyerek, güneydeki işgal noktalarına benzer yeni mevziler kurma işaretleri takip ediliyor. Amaç, Bekaa’yı ülkenin diğer bölgelerinden izole etmek. İsrail istihbaratı, Kuzey Bekaa’nın direnişin stratejik depolarının büyük kısmını barındırdığını değerlendiriyor.
Bununla birlikte, İsrail’in sahadaki adımlarına paralel olarak sınırın Suriye tarafındaki silahlı grupları da harekete geçirme olasılığı bulunuyor. Bu senaryonun Hizbullah’ı savunma amaçlı müdahaleye zorlayarak doğrudan hedef haline getirebileceği belirtiliyor. Kaynaklara göre ABD, bu ihtimale karşı çıkmak bir yana, Hizbullah’ı yıpratma stratejisinin bir parçası olarak bu süreci teşvik edebilir. Washington yönetimi, Suriye hükümetini zayıflatmanın, İran ve Yemen’e darbe indirmenin ve Irak’taki Haşd Şabi’nin konumunu sarsmanın ardından “zafer zincirini” Hizbullah’ı etkisiz hale getirerek tamamlamayı hedefliyor.
HTŞ’nin de bu plana katılmaya istekli olduğu ifade ediliyor. Özellikle Hizbullah’la savaşın, çatışan Suriyeli gruplar arasında ortak bir payda oluşturduğu vurgulanıyor. Kaynaklar, HTŞ ile Tel Aviv arasındaki gayri resmi temasların son dönemde arttığını ve düzenli hale geldiğini bildiriyor. 12 Temmuz’da Bakü’de başlayan görüşmeler, 26 Temmuz’da Paris’te devam etti ve 31 Temmuz’da yine Bakü’de HTŞ Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani ile İsrail’in Stratejik Planlama Bakanı Ron Dermer’in buluşmasıyla sürdü. Bu toplantıların, özellikle Hizbullah’ın kuşatılması konusunda koordinasyon sağlamak amacıyla yapıldığı aktarılıyor.
Genel tabloya bakıldığında, Suriye’deki gelişmeler önümüzdeki dönemin belirleyici unsuru olacak. Bölgedeki aktörler, direniş eksenini kısmen de olsa yeniden güçlendirebilecek ani değişimlerden çekiniyor ve zamana karşı hamlelerini hızlandırıyor. Bu çerçevede Washington, Tel Aviv ve Riyad, Lübnanlı yetkililere baskı yaparak Hizbullah’ın silahsızlandırılması sürecini hızlandırmak istiyor; bu adımın bir iç savaşa yol açma riski olsa bile.