Katil Netanyahu’nun Gazze Şeridi’ni tamamen işgal etme yönündeki planları, ülke içinde ve dışında ciddi tartışmalara neden oluyor.
YDH'nin haberine göre, Gazze’deki yıkım büyürken, esir takasına ilişkin girişimler ve uluslararası toplumun tepkileri görmezden geliniyor. Netanyahu, savaşın seyrini radikal biçimde değiştirerek Gazze’yi tümüyle kontrol altına alma hedefini ön plana çıkardı.
Bu geniş çaplı işgal planı, sadece iç politik hesaplarla ya da aşırı sağcı ortakların taleplerini karşılamak amacıyla gündeme gelmiş değil. Netanyahu’nun bu stratejik hamlesi, Gazze’deki Filistinli varlığı tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan kişisel bir ideolojik vizyonun parçası olarak değerlendiriliyor. Bu plan, bölge halkının tanımlanamayan ülkelere zorla göç ettirilmesiyle sonuçlanabilecek bir süreç anlamına geliyor.
Ancak Gazze’yi tamamen işgal etme fikri, İsrail içinde ciddi itirazlarla karşılaşıyor. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir planı desteklerken, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir bu yaklaşımı eleştiriyor. Zamir, Netanyahu’nun önerdiği tam kapsamlı işgali, Hamas’ın kurduğu bir tuzak olarak yorumluyor ve daha sınırlı, hedefe yönelik bir askeri stratejiyi savunuyor. Bu strateji kapsamında Gazze Şehri ile orta ve güney bölgelerdeki kampların çevresi kuşatılarak, Morag ve Netzarim gibi eksenler üzerinden özel operasyonlar yapılması planlanıyor.
İsrail’in Kanal 12 televizyonunun haberine göre, Zamir bu yaklaşımı güvenlik kabinesine kabul ettirmeye çalışacak. Öte yandan, Netanyahu’nun işgal stratejisi sadece askeri çevrelerde değil, akademi ve hukuk dünyasında da ciddi kaygılar uyandırdı. Uluslararası hukuk uzmanlarının hazırladığı bir dilekçede, savaşın meşruiyetini yitirdiği, bu sürecin saldırganlık eylemi olarak tanımlanabileceği ve siyasi liderliğin sorumlu tutulacağı uyarısı yer aldı.
Aynı şekilde, aralarında eski generallerin de bulunduğu 550 İsrailli güvenlik yetkilisi, Netanyahu’ya hitaben Gazze’yi işgal etmemesi yönünde çağrıda bulundu. Muhalefet lideri Yair Lapid ise bu tür bir işgalin İsrail’i küresel alanda yalnızlığa ve ekonomik felakete sürükleyeceğini, esirlerin hayatını tehlikeye atabileceğini ifade etti. Eski general ve Demokrat Parti lideri Yair Golan da hükümetin meşruiyetini kaybettiğini, halkı sürekli bir savaşa mahkûm ettiğini ve buna karşı toplumsal direnişin gerekli olduğunu söyledi.
Tüm bunlara rağmen Netanyahu hükümeti, İsrailli esirlerin serbest bırakılmasına dair neredeyse sonuçlanmak üzere olan takas anlaşmasını da engelledi. Aynı zamanda, bazı bölgesel ve uluslararası aktörlerin Hamas’ı devre dışı bırakarak Gazze’nin yönetimini bir Arap ülkesine devretme önerileri de Netanyahu tarafından reddedildi.
Sonuç olarak, 22 aydır süren savaş sürecinde Netanyahu’nun stratejisi, esir krizini uzatmak ve süreci geçici çözümlerle sürüncemede bırakmak üzerine kurulu bir siyasi manevra olarak şekilleniyor.