Gazze Şeridi’nde faaliyet gösteren altı Filistinli direniş grubu, New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler Konferansı’na ilişkin yayımladıkları ortak bildiride, Filistin sorununa çözümün İsrail’in soykırım ve aç bırakma saldırılarını derhal durdurmasıyla başlayacağını vurguladı.
YDH'nin haberine göre, Filistinli Direniş Grupları, mücadelenin, başkenti Kudüs olan tam egemenliğe sahip bir Filistin devleti kurulana kadar süreceğini belirtti. Gazze merkezli Safa Haber Ajansı’na göre; Hamas, İslami Cihad, Halk Cephesi, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi-Genel Komutanlık ve Halk Kurtuluş Savaşı Öncüleri-Fırtına Güçleri’nin imzasıyla yayımlanan bildiride, Filistin halkına yönelik faşist saldırıların ve Gazze’deki sistematik aç bırakma politikasının sona erdirilmesi çağrısında bulunuldu. Açıklamada, BM Konferansı’nın Filistin halkı açısından son derece kritik bir döneme denk geldiği, İsrail’in Gazze’de soykırım savaşı yürüttüğü ve tarihin en ağır aç bırakma operasyonlarından birini sürdürdüğü hatırlatıldı. Direniş grupları, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrailli liderlerin yargılanması çağrısı yaptığı bir dönemde, uluslararası toplumun sessizliğini sürdürmesini sert bir dille eleştirdi. Konferansta Filistin halkının bağımsız devlet kurma hakkına dair önemli unsurlar içeren bir siyasi bildirinin kabul edildiği de kaydedildi. Bildiride, “Gazze halkının sabır ve kararlılıkla verdiği direniş, ölüm ve yıkım makinesine karşı yaşam ve var olma hakkının teminatı haline gelmiş, işgalin hedeflerini boşa çıkarmıştır” denildi. Açıklamada, direnişin, insani felaket koşullarında ulusal iradeyi koruma noktasında oynadığı role dikkat çekildi. Filistin halkının haklarının uluslararası düzeyde desteklenmesine yönelik her çaba memnuniyetle karşılanırken, bunun, 77 yıldır süren Nekbe’ye karşı sürdürülen direnişin ve fedakârlığın doğal sonucu olduğu ifade edildi. İsrail’in yıkıcı savaşının, uluslararası dayanışmayı güçlendirdiği ve dünya kamuoyunun baskısını artırdığı vurgulandı. Direniş grupları, Filistin halkının bağımsız devlet hakkı ve ulusal kazanımlarının koşulsuz tanınması gerektiğini, bu hakların ertelenemeyeceğini ya da pazarlık konusu yapılamayacağını belirtti. Bildiride, “Direniş, elindeki esirler dosyasını; ateşkes, İsrail’in Gazze’den tamamen çekilmesi, sınır kapılarının açılması ve yeniden inşa sürecinin başlaması temelinde çözmeye hazırdır” ifadeleri yer aldı. Açıklamada, uluslararası ve Arap ülkelerinin gözetiminde ciddi bir siyasi sürecin başlatılması gerektiği belirtilerek, bu sürecin işgalin sona erdirilmesine ve başkenti Kudüs olan tam egemenliğe sahip bir Filistin devletinin kurulmasına hizmet etmesi gerektiği vurgulandı. Soykırım ve aç bırakma saldırılarının herhangi bir siyasi başlıkla ilişkilendirilmeden durdurulması gerektiği belirtilen bildiride, “Halkımızın yaşam hakkı, pazarlık konusu yapılamaz” denildi. İsrail işgalinin bölgesel terör ve istikrarsızlığın temel nedeni olduğu kaydedilen açıklamada, Gazze’deki soykırım ve aç bırakma suçlarının, bu yapının suç niteliğini bir kez daha ortaya koyduğu ifade edildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Filistin direnişinin tüm biçimleri, bu işgale karşı meşru ve doğal bir tepkidir. Bu hak, uluslararası hukuk ve ilahi yasalar tarafından da güvence altına alınmıştır.” Bildiride, direnişin ancak işgal sona erdiğinde ve başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devleti kurulduğunda duracağı ifade edildi. Direnişin silahının, bu ulusal hedeflerle ayrılmaz şekilde bağlantılı olduğu belirtildi. Direniş grupları, Filistin sahasının tamamen Filistin halkının iç meselesi olduğunu vurgularken, daha önce Kahire, Cezayir, Moskova ve Pekin’de imzalanan ulusal mutabakatların uygulanması çağrısında bulundu. Bu mutabakatların FKÖ’nün yeniden yapılandırılmasını ve kapsamlı seçimlerin koşulsuz olarak gerçekleştirilmesini öngördüğü hatırlatıldı. İsrail saldırılarının sona erdiği günün, Filistinlilere ait bir gün olması gerektiği belirtilen bildiride, yeniden inşa ve kalkınma süreciyle eşzamanlı olarak birleşik bir ulusal yapının ve gerçek ortaklığın inşa edilmesi gerektiği kaydedildi. İsrail’in bölgeye entegrasyonuna dair söylemlerin, işlediği suçlara ödül anlamına geldiği ifade edilirken, bu yapının yalnızca bölge için değil, tüm dünya için istikrarsızlık ve terörün başlıca kaynağı olduğu savunuldu. Açıklamanın sonunda şu ifadelere yer verildi: “Tarih boyunca işgal ve sömürgecilikle yüzleşen halklar gibi Filistin halkı da özgürlüğüne ve bağımsızlığına kavuşacaktır. Ne kadar uzun sürerse sürsün, ne kadar zorlu olursa olsun, halkımız haklı davası, direnişi ve dünya halklarının desteğiyle bu hedefe ulaşacaktır. “Soykırım Durdurulmalı, Aç Bırakma Sona Ermeli”
“Uluslararası Sessizlik Derinleşiyor”
“Gazze Halkının Direnişi, Soykırımı Boşa Çıkarıyor”
“77 Yıllık Nekbe’nin Direnişidir”
“Bağımsız Devlet Talebi Geri Dönülemez Bir Haktır”
“İşgal Bitmeden Direniş Sona Ermez”
“İsrail Terör ve İstikrarsızlığın Kaynağıdır”
“Silah Bırakmak, Ancak Özgürlükle Mümkün Olur”
“Filistin Sahası Filistinlilerin Meselesidir”
“Ertesi Gün Filistinlilerin Olmalı”
“İsrail’e Ödül Değil, Hesap Sorulmalı”
“Direniş, Sonunda Zafer Getirecek”