KEMAL KEMAHLI YAZDI: TÜRKİYE’NİN FİLİSTİN’DE GARANTÖR OLMASI KİMİN İŞİNE YARAR?

 

Görüntülenme: 2599 Tarih: 26 Ekim 2023 14:34
KEMAL KEMAHLI YAZDI: TÜRKİYE’NİN FİLİSTİN’DE GARANTÖR OLMASI KİMİN İŞİNE YARAR?

Bismillah.

Siyonist İsrail’in Gazze’yi acımasızca bombaladığı ve şehit sayısının her dakika arttığı bu acı günlerde İslam ülkelerinin liderlerinin diplomatik çabaları aralıksız devam ediyor.

Bu bağlamda, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bölge ülkeleri başta olmak üzere tüm taraflarla diplomasi trafiğini sürdürüyor ve katil Netanyahu’yu ateşkese ikna etmeye çalışıyor.

Hem Erdoğan hem de Fidan bu temasları sırasında zaman zaman çok önemli ve milletimizin duygularına tercüman olan açıklamalar da yapıyorlar.

Öte yandan milletimiz de meydanlarda ‘Mehmetçik Gazze’ye’ ve ‘Ordular Aksa’ya’ sloganlarıyla hükümete destek veriyor.

Evet! Hem devlet yetkililerinin konuşmaları hem de milletimizin meydanlarda attığı bu sloganlar ilk etapta kulağımıza hoş gelse de, satır aralarında kullanılan ifadelere ve madalyonun diğer yüzüne bakmak istiyorum bu yazımda..

Hakan Fidan’ın son açıklamalarındaki, ‘Biz, somut bir öneri olarak GARANTÖRLÜK mekanizmasını gündeme getirdik. Bu mekanizmada TÜRKİYE dahil BÖLGEDEKİ MÜSLÜMAN ÜLKELERİN aktif bir ROL üstlenmelerini arzu ediyoruz. Bu mekanizma İsrail ve Filistin’in yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini izlemeli, gerekliyse TARAFLARI buna ZORLAYABİLMELİDİR.’

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Fidan’ın Filistin’i destekleyen cümlelerinin samimiyetinden şüphe etmesek bile, onların; Büyük Şeytan ABD ile stratejik ortak, NATO üyesi, korsan İsrail’i tanıyan ilk İslam ülkesi ve bu siyonist terör örgütü ile ilişkilerini ısrarla devam ettiren Türkiye Cumhuriyeti Devletinin cumhurbaşkanı ve dışişleri bakanı olduklarını göz ardı edemeyiz. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan, BOP eş başkanlığı ünvanını da halen üzerinde taşımaktadır.  

Özellikle sayın Fidan’ın yukarıda aktardığım cümlesindeki büyük harfle yazdığım ifadeler bizi bazı kuşkulara sevk etmektedir.

Mehmetçiğin diğer İslam ülkelerinin askerleriyle birlikte Gazze’ye garantör olarak gitmesi ne anlama gelmektedir?

Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Gazze’ye işgalci siyonist orduyla savaşmaya ve bu sözde devleti ortadan kaldırmaya gidecekse, baş göz üstüne, bizi de askere alsınlar biz de gidelim.

Fakat sayın Fidan’ın teklif ettiği gibi; ABD’nin maşası olmuş Suudi Arabistan, BAE, Ürdün, Mısır vd. Müslüman ülkelerin askerlerinin içerisinde yer alacağı bir garantör güç, Filistin’den ziyade korsan İsrail’in ve Amerika’nın işine yarayacaktır.

Ayrıca, ‘tarafları (yani gasıp İsrail’i ve Filistin Direniş Gruplarını) anlaşmaya uymaya zorlayabilmelidir’ cümlesi başta HAMAS olmak üzere Direniş Grupları açısından çok büyük riskler içermektedir.  

Şimdi sormak istiyorum tüm akıl sahiplerine; ‘Bugüne kadar Camp David ve Oslo gibi anlaşmalara ve BM’nin aldığı hiçbir bağlayıcı karara uymayan ırkçı İsrail söz konusu  garantör devletlerle yaptığı anlaşmaya mı uyacaktır?’

Ya da, Büyük Şeytan ABD’ye ve NATO’ya göbekten bağlı ve kendisiyle uzlaşma yapmaya ve normalleşmeye hevesli bölgedeki sözde garantör İslam ülkelerinin askerlerinin işgalci İsrail üzerinde ne gibi zorlayıcılığı olabilir?

Bu garantör ülkeler arasında İran ve Suriye de yer alacak mıdır? Eğer yer alacaksa, bu iki ülkeden askerler garantör güçte görev alacak mıdır?  

Bu garantörlük hayalinin varıp dayanacağı son nokta, Filistin Direniş Gruplarının söz konusu garantör Müslüman ülkeler eliyle silahsızlandırılmasıdır ki, hiçbir direniş grubu bunu kabul etmez.

Lütfen! Kendimizi ve uluslararası toplumu kandırmayalım ve gerçekçi olalım.

Diğer taraftan, siyonist rejimin hiçbir sözüne güvenilmeyeceğini en iyi bilen şahıslardan biri Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.

Hatırlanacağı gibi, 2007-2008’de yanlış bir siyasetle Esad ile siyonist İsrail’i gizlice barıştırmaya çalışan AK PARTİ hükümeti, Ehud Olmert’in Gazze’ye bir anda acımasızca saldırmasıyla sırtından hançerlenmişti. Hükümet, bunu seneler sonra itiraf etmek zorunda kalmıştı.

Bu arada, farz edelim ki bu garantör güç Gazze sınırına yerleşti ve Direniş Gruplarından birisinin aniden Siyonist yerleşkelere attığı bir füze yanlışlıkla garantör devletlerin askerlerinin bulunduğu üsse düştü ve bu istenmeyen hadisede askerlerimiz can verdi. Ya da MOSSAD hazırladığı bir komplo ile garantör ülkelerin askeri üssüne provokatif bir saldırıda bulundu ve olayda can kaybı oldu. Bu iki muhtemel hadisenin Türkiye kamuoyunda yaratacağı tepkiyi varın siz düşünün. Filistin’i sonuna kadar destekleyen kamuoyu bir anda karşı cepheye geçebilir.

Kısacası bu garantörlük teklifi eğer gerçekleşirse en çok ABD’nin ve korsan İsrail’in işine yarar.

Yazımı noktalamadan AK Parti’nin cumartesi günü İstanbul’da düzenleyeceği Filistin mitingine de kısaca değinmek istiyorum.

Eğer hükümet, ırkçı İsrail’in bu vahşice saldırılarına son vermek istiyorsa, bu gasıp rejime istihbarat desteği veren Kürecik Nato Radar Üssünü derhal kapatmalıdır.

Siyonist rejimle yaptığı ve yapmayı düşündüğü her alandaki tüm anlaşmaları iptal etmelidir.

Unutmayalım ki, aciz iktidarlar miting, muktedir iktidarlar icraat yapar.

Kemal Kemahlı

26.10.2023

Yorumlar